Afyonkarahisar Barosu üyesi meslektaşlarımızın 3 Ocak 2012 tarihinde “Derdimizi, ortalığı kırıp dökmeden; insanların hava ve su kadar ihtiyacı olan adalet hizmetini aksatmadan ve durdurmadan anlatmanın, gerçekten artık bıçağın kemiğe dayandığına ilgilileri inandırmanın bir yolunu bulmalıydık. Bunun için onurla başucumuza astığımız, bu dünyada en çok değer verdiğimiz üzerine titrediğimiz avukatlık ruhsatnamelerimizi gerekli yerlere göndermekte bulduk çareyi.” açıklaması ile ruhsatnamelerini Adalet Bakanlığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Başkanlığı’na ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na gönderme eylemini gerçekleştirdiklerini öğrendik. Sayın Baro Başkanının konuşması ile de bu eyleme neden olan sorunlarımız dile getirilmiş. (http://www.afyonbaro.org.tr/index.php?go=newsdetail&newsid=380) (http://www.kocatepegazetesi.com/haberdetay.asp?id=51182)
Mesleğimizin içinde bulunduğu sorunlara bir kez daha dikkat çekilmesi arayışları için Afyonkarahisar Barosu yöneticilerini kutluyorum. Daha önce de belirttiğim gibi sorunlarımızın çözümünün doğrudan doğruya bize yani yetmişbin avukatın harekete geçirilmesine ve meslek örgütlerimizin öncülüğüne bağlı olduğuna inanıyorum. (*)
Afyonkarahisar Barosu eyleminde siyasi iktidarı, parlamentoyu ve Türkiye Barolar Birliği’ni muhatap almıştır. Oysa bu muhatapların yaklaşımı bellidir; avukatlık sınavını yasadan çıkaran, avukat olmayanlara arabulucu olma hakkı tanıyan siyasi yaklaşımı biliyoruz, Türkiye Barolar Birliği ise fiziki koşullarda iyileşme sağlamayı radikal kararlar almaya tercih ediyor. Bu nedenle başkalarını harekete geçirmeyi amaçlayan eylemler yerine, radikal kararlar almayı ve bunları uygulamayı tercih etmeliyiz.
Afyonkarahisar Barosu’nun açıklamasında hukuk fakültelerinin ve mezunlarının sayısından şikayet ediliyor. Başka ülkelerin barolarının yaptığı gibi Afyonkarahisar Barosu da akreditasyon uygulaması başlatıp mezunlarını kabul edebileceği hukuk fakültesi ölçütlerini ilan edemez mi? Tekirdağ Barosu’nun yaptığı gibi Genel Kurul kararı ile stajyer sayısını eğitim verebileceği kadarı ile sınırlayamaz mı? Bölgesinin sosyal ve ekonomik olanaklarını değerlendiren bir araştırma yaparak avukat sayısını sınırlayamaz mı?
“Cumuk avukatlığı” sadece ücret sorunu mu yoksa atama ile yapılan avukatlığın mesleğin özüne aykırılığının yarattığı sakıncalar daha önemli değil mi? Asıl sorun ücret ise, görev almak da isteğe bağlı olduğuna göre sonuç getirecek eylem, görevlendirme listelerini boşaltmak değil midir?
Belirttiklerimin yapılmasına hiçbir yasal engel yoktur, tersine bunların yerine getirilmesi Avukatlık Yasası’nın 76 ncı maddesi ile barolara yüklediği görevdir.
Kaldı ki barolarımız görmezden geldikleri Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin “Sürekli Avukatlık Hizmetlerinde Uygulanacak Esaslar”ı düzenleyen on üçüncü bölümünü uygulayarak bankalara, iletişim şirketlerine ve de haksız rekabet içindeki meslektaşlarımıza karşı yasal eylem başlatabilirler.(**)
Sorunlarımızın çözümü meslektaşlarımızın ve barolarımızın edilgen değil etken eylem içinde olmalarına bağlıdır.7.1.2012
(*)http://www.gurselertufan.av.tr/makaleoku.aspx?id=9
http://www.yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=489
http://www.yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=1496
Av. Şamil DEMİR, “Hukuk Fakültelerinin Akreditasyonu” www.samildemir.av.tr
(**)http://www.gurselertufan.av.tr/makaleoku.aspx?id=50
http://www.yeniyaklasimlar.org/m.aspx?id=1801
http://www.gurselertufan.av.tr/makaleoku.aspx?id=71