İstanbul Barosu Genel Kurulu’nun da toplanması ile barolarımız, işlevi neredeyse sadece seçim yapmaya indirgenen bir genel kurul dönemini daha tamamladı. Bu yazımda, “Genel kurullarımızda meslek sorunlarına yönelik öncü, yönlendirici ve bağlayıcı kararlar alınabildi mi?” sorusuna yanıt aramayacağım çünkü böyle kararlar alındığını duymadım. Dikkatinize sunmak istediğim, giderek kanıksadığımız ve sayısal artışla birlikte bütün barolarımıza yayılmakta olan toplanma yöntemidir.
Üye sayısı fazla olan barolarımızdan başlayarak yerleşen uygulama ile genel kurullarımız belirlenen ilk toplantı gününde çoğunluk sağlayamıyor ve toplantı ikinci haftaya kalıyor. Bu fiili durum kabullenildiği için ilk toplantı günü dikkate alınmıyor, ertesi hafta genel kurul en fazla onda bir katılımla toplanıyor. Barolarımız aynı uygulamayı genel olarak bu yılda sürdürdü. Meslektaş sayımızdaki hızlı artış kontrol edilemedikçe uygulamanın tüm barolarımızı kapsayacağı da görülüyor.
Önemsenmeyen ve üzerinde düşünülmeyen bu fiili durum mesleğimizin içinde bulunduğu sorunların çok açık bir göstergesidir.
Bu fiili durumun ortaya koyduğu gerçekleri şöylece sıralayabiliriz:
Bu listeyi daha da uzatabiliriz fakat mesleki sorunların çözümünü geciktiremeyiz.
Meslek sorunlarını çözmede, hukuk fakültelerinin açılma ve mezun verme hızlarını geçmek zorundayız.
Mesleğimizi, Avrupa Birliği üyesi ülkeler koşullarına yükseltmek, onlarla rekabet edebilecek kazanımları sağlamak zorundayız.
Böyle bir üstün gayret ve çalışmaya mesleğimizin bugün her zamankinden daha çok gereksinimi vardır.
Baroların örgütlenme modelinden hukuk eğitimine, mesleğe girişin düzenlenmesine, avukat sayısından zorunlu meslek içi eğitime kadar tüm yaşamsal önemdeki mesleki sorunların çözümünde kararlar alıp uygulama sorumluluğu baro yönetimlerimize düşmektedir. Bu sorumluklar yerine getirildiğinde baro genel kurullarımız da gerçek işlevine kavuşacaktır. 7.11.2010