İran’da eylemler sırasında gözünden vurulan hukuk öğrencisi Gazal Ranjkesh, gözünü kaybetmeden önce hatırladığı son anın onu vuranın gülümseyişi olduğunu söylüyor.
Haftalardır süren direnişin sistemin sahiplerinde ve figüranlarında yarattığı öfke,hınç.
Dün İranlı kadınlar yine başörtülerini çıkararak sokaklara çıktı. Katlediliyorlar,yaralanıyorlar, tutuklanıyorlar.Vazgeçmiyorlar, yaşamları pahasına direniyorlar.
Dünyaya sesleniyorlar. Sesimizi duyuyor musunuz?
Sesinizi duyuyoruz. Sesinizi o kadar güçlü duyuyoruz, o kadar güçlü hissediyoruz ki.
Sizin topraklarınızda yazılan o tarihi yaşadık, yaşıyoruz biz.
***
Neoliberal ve muhazakar ittifak, sistemin krizinin derinleştiği günlerde sistemin sahiplerinin imdadına yetişti.Yıkılmaz sandıkları kalelerinde gedikler açan kadınları tarih boyunca yaptıkları gibi hedef gösterdiler. Bu kutsal ittifakın görevi baskıyı, otoriteyi hakim kılmak, yaşama dair ne varsa piyasalaştırmak, satılığa çıkarmaktı.
Kadınlar en az üç çocuk doğurmalıydı çünkü patronlar için ucuz iş gücü gerekiyordu.Kadınların kariyeri annelikti, okullarda, iş yerlerinde,kamusal yaşamda olmamalıydılar. Çünkü tüm eşitsizlikleri olağanlaştırmanın, zora, güce itaatin yolu evlerden başlıyordu, özel olan politikti.
***
Mısır, Tunus, Irak, Afganistan, İran, Türkiye… Siyasal islam rejiminin yaşandığı tüm ülkelerde kadınlar aynı hikayeyi yaşadı,yaşıyor. Kadınların çalışma hakkı, eğitim hakkı, kamusal alanda var olma, eşit yurttaşlık hakkı, karma eğitim kadınların özgürleşme mücadelesinde kazandıkları önemli mevzilerdi. Siyasal islamın iktidar olduğu ya da güç kazandığı her yerde kadınlar onlarca bedelle kazandıklarını kaybettiler.
Liberallerin unutulmaz katkılarıyla ‘ılımlı islam’ teziyle servis edilen kapitalizm dostu Türkiye modeli, ülkemizde, siyasal islâmın yaşandığı her yerde yaptığını yaptı. Kadınların, kız çocuklarının özgürlüklerini, haklarını hedef aldı.
Yarın 25 Kasım. Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü...
Diyanet’in “Feminizm ahlaksızlıktır” diyerek fetvalar verdiği, siyasal islamcıların kadın düşmanı söylem ve politikalarının dozunu her gün yükseltmeye devam ettiği, onlar konuştukça memleketin kadın katliamları ülkesine dönüştüğü, olası referandumun ve son yirmi yılın her gününün kadınları, kadın bedenini hedef aldığı bir gerçeklikte laiklik demeden bir kadın mücadelesi vermek mümkün mü?
