Avukat Fikret İlkiz, yeni infaz kanununu ?panik mevzuatı? olarak tanımladı

~ 03.05.2020, Yeni Yaklaşımlar ~

Avukat Fikret İlkiz, “panik mevzuatı” olarak tanımladığı yeni infaz kanununun ileride Türkiye için bambaşka sorunlar yaratacağını söyledi.

AKP ve MHP’nin ortak hazırladığı 70 maddelik "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", 15 Nisan’da Meclis’te kabul edildi. Düzenleme Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tutuklu gazeteci, yazar, aydın, sanatçı, siyasetçi, insan hakları savunucu, öğrenci, akademisyen ve tüm siyasi tutuklular yasada kapsam dışı tutulurken, hırsızlık, cinayet, gasp, organize suç, tecavüz gibi suçlardan cezaevinde olan binlerce adli tutuklu salıverildi. Bunlardan bazıları serbest kalır kalmaz yeniden suç işledi.

Anayasa’nın “eşitlik” ilkesine aykırı olması nedeniyle toplumun geniş bir kesimi yeni infaz düzenlemesine karşı çıktı. CHP’nin “şekil” yönünden iptal başvurusunda bulunduğu Anayasa Mahkemesi, dosyaya dair ilk incelemesini 6 Mayıs'ta yapacak. Bu nedenle gözler Anayasa Mahkemesi'nde. İnsan hakları savunucuları ve hukukçular ise, düzenlemenin önümüzdeki dönemde insan hakkı ihlalleri, kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi vakaların artmasına neden olacağı endişesi taşıyor.

“PANİK MEVZUATI”

Yasayı değerlendiren Avukat Fikret İlkiz ise, yeni infaz yasasında uygulanmayan “eşitlik ilkesi”nin ceza infaz hukukunda ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’da kabul edilmiş olan temel bir ilke olduğunun altını çizdi. Bu ilkenin cezaevi güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin kuralları düzenlediğini, dolayısıyla ırk, dil, din, mezhep ve diğer toplumsal konuları ayrım gözetmeksizin uygulanması gerektiğini söyleyen İlkiz, ancak bunu karşılamayan kanunun ileride daha çok insan hakları ihlaline neden olabilecek şekilde çıkartıldığını ifade etti.

İlkiz, “Dolayısıyla bu infaz kanununun Türkiye için bambaşka sorunlar yaratacağı fikrindeyim. Örneğin suç ve cezada yeniden bir artışla karşılaşırsınız. Bu ortaya çıkacak olan sorunlardan birisidir. Bu sonuçları ortadan kaldırabilmek için ise yeniden bir mevzuat düzenlemesine gidilmek zorunda kalırsınız. Bunun ceza hukukundaki adı, panik mevzuatıdır. Sonuçları yaşandıkça görülür ve ifade edilen suçlar bakımından da Türkiye’de bir ceza hukuku felsefesinin olmadığının göstergesidir” diye konuştu. 

Eren Keskin fotoğrafı: Cansu Pişkin/EVRENSEL| Fikret İlkiz fotoğrafı: Uluslararası Af Örgütü Youtube videosu ekran görüntüsü.

SUÇ VE CEZA POLİTİKASI

Her siyasal iktidarın bir suç ve ceza politikasının olması gerektiğini belirten İlkiz, ancak bu politikaların insan amaçlı olması gerektiğinin altını çizdi. Dolayısıyla ceza hukukunun en son başvurulacak çarelerden olması gerektiğini vurgulayan İlkiz, “İlk başvurulacak çare haline dönüştürürseniz, araç olarak kullanılması ve siyaseten toplumda farklılıklar ve ayrımcılıklar yaratılmasına neden olur” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Av. Eren Keskin, serbest bırakılan adli tutukluların işledikleri suçlara bakıldığında hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama gibi suçlardan mahkum olduklarına dikkat çekti.

SUÇLULARIN KULLANILMASI

Devlet tarafından şiddetin bu kadar meşrulaştırıldığı bir süreçte, derin devlet geleneği göz önünde bulundurulduğu zaman bu suçluların nasıl kullanabileceği endişesinin ortaya çıktığını söyleyen Keskin, bununla birlikte tartışılması gereken bir diğer konunun şiddetin devlet eliyle meşrulaştırılması olduğunu vurguladı. “İçişleri Bakanı ‘talimatı verdim, yakaladığınızda lime lime edin’ diyorsa, bu devlet eliyle şiddetin meşrulaştırılması anlamına geliyor” diyen Keskin, meşrulaştırılan şiddetten en fazla zarar görecek kesimlerin ise kadınlar ve çocuklar olacağını belirtti.

EŞİTSİZLİK YASADIŞI

Siyasi tutuklulara yönelik her zaman için eşitsiz bir infaz rejimi uygulandığını söyleyen Keskin, “Örneğin adli suçlular aldıkları cezanın 3/2’sini yatarken, siyasi suçlular her zaman için 4/3’ünü yattılar. Bu bugün de devam ediyor. Çıkarılan yasayla adli suçlular için 3/2 oran 1/2’ye indirildi. Yani cezasının yarısını yatan çıkabilecek ama siyasi mahkumların oranı aynı bırakıldı. Biz diyoruz ki suçun ağırlığına göre ceza miktarları tabi ki farklı olacak ama infazda eşitsizlik olamaz. Anayasa’nın 10’uncu maddesi ‘kanun karşısında herkes eşittir’ der. Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler hiç kimseye eşitsizlik yapılamayacağını, ayrıcalık yapılamayacağını yazar. Bu nedenle infaz oranında eşitsizlik bize göre yasadışıdır” dedi. (İstanbul/MA)

https://www.evrensel.net/

Hits: 1437