azartesiden beri süren yazı dizimizde önce aşının neden gerekliği olduğunu enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Önder Ergönül'den dinlemiştik. Salı günü aşı yaptırmayı reddeden iki anne, sorularımızı yanıtladı. Dün ise Prof. Dr. Selim Badur aşılara dair eleştirileri yanıtlamış, profesör doktorlar Ahmet Rasim Küçükusta ile Alişan Yıldıran ise aşı programına hangi gerekçelerle itiraz ettiklerini anlatmıştı. Bugün meselenin hukuki boyutunu ele alıyoruz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 4 Mayıs 2015 tarihli ‘aşı kararı’ geçtiğimiz haftalarda gündeme gelmişti. Söz konusu karar, geçen sene Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından, çocuklarına aşı yaptırmadıkları için mahkemeye verilen, Uşak’ta yaşayan bir ailenin Yargıtay’a giden davasıyla ilgiliydi. Uşak’taki aile hakkında açılan ‘sağlık tedbiri’ davası yerel mahkemece reddedilmiş, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü de Yargıtay’a başvurmuştu. Yargıtay’ın bu davayla ilgili aldığı karar, çocuklarına aşı yaptırmayı reddeden ailelerin geçerli bir gerekçe göstermesini zorunlu kılıyor.
Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimleri Kolu Başkanı Dr. Fethi Bozçalı’dan  aldığımız bilgiye göre Aile Hekimliği’ne aşı yaptırmak üzere çağırılan  aileler, aşıyı reddetmeleri durumunda, hekim ve hemşireler tarafından  ikna edilemezlerse bir tutanak formu imzalamaya davet ediliyor. Aile  Hekimliği, bu tutanağı Sağlık Müdürlüğü’ne bildiriyor. Sağlık  Müdürlüğü’nün de aile hakkında dava açma yetkisi bulunuyor.  
“Aile gerekçe göstermiyorsa, aşıda anne-baba rızası aranmaz” yönündeki Yargıtay kararını ise iki ayrı tıp hukuku uzmanına sorduk.
‘GEREKÇEDEN KASIT, BİLİMSEL İSPAT’
Benim  yorumuma göre, Yargıtay tıbbi standartlar hayır demedikçe, zorunlu  takvimde yer alan aşının uygulanmasına cevaz vermiştir. Bilimsel olarak  geldiğimiz noktada koruyucu sağlık anlamında en iyi yöntem aşılamadır.  Sağlık Bakanlığı’nın aşı çalışmalarıyla ülkemizde bebek ve çocuk  ölümleri azalmıştır. Bana göre, Yargıtay’ın kararı da zorunlu aşı  programına ‘onay ve devam’ demiştir. Tıp hukuku açısından da olması  gereken budur.
Yaşamsal öneme haiz aşı konusunu kanunu dar yorumlamak sureti ile  rızaya bırakırsanız insanlar çocuklarına aşı yaptırmaz ve toplum ciddi  bedeller öder, sağlıksız hale gelir. Yargıtay’ın hukuksal anlamda,  ‘gerekçeden’ kastı, ailenin iddiası olan ‘aşı zararlıdır’ türü  görüşlerin, bilimsel olarak ispatlanmasıdır. Dolayısıyla Yargıtay’ın  kararı gereğince aileler çocuklarına aşı yaptırmak zorundadır.
HUKUK, TIP BİLİMİNİN VARDIĞI NOKTAYI DESTEKLER
Aşı  ile ilgisi ispatlanan zarar söz konusu ise bu durumda ailelerin yargı  yoluna müracaatı ayrı bir konudur. Aşı konusunda son kararı tıp bilimi  verecektir; hukuk, tıp biliminin vardığı noktayı ve evrensel  standartları destekleyecektir. Ülkemiz, çocuklarımız açısından da  sağlıklı yaşamak için gerekli olan karar ve uygulamalar  desteklenmelidir.”  
 
‘AİLELERDEN AŞIYI REDDETME GEREKÇESİNİ AÇIKLAMASI İSTENİYOR’
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararını                      İstanbul                    Medeniyet Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Tıp Hukuku Araştırmaları Birimi Başkanı Prof. Dr. Hakan Hakeri ise şu şekilde yorumluyor: 
Olayda,  ailenin Sağlık Bakanlığı’nın genişletilmiş bağışıklık programı  çerçevesinde yaptırılması gereken aşıları yaptırmaması nedeniyle, Aile  ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından çocuk hakkında sağlık  tedbiri talebiyle mahkemeye başvurulmuş ancak mahkeme talebi  reddetmiştir. Kurumun temyizi üzerine Yargıtay, tıbbi müdahalelerde rıza  esas ise de çocuğun üstün yararının da gözetilmesi gerektiği nedeniyle,  ailenin hiç bir gerekçe göstermeksizin aşıyı reddetmesinin, çocuğun  menfaatine olmadığına karar vermiştir.
Yargıtay’ın haklı olarak  işaret ettiği husus, ebeveynin tıbbi müdahaleyi reddetmesinin çocuğun  yararına olduğunu ifade etmeleri gerekliliğidir. Gerçekten de tıbbi  müdahaleyi reddin çocuğun menfaatini korumak amacıyla mı yapıldığı yoksa  çocuğun ihmalinin mi söz konusu olduğunun belirlenebilmesi bakımından,  ailenin gerekçe açıklaması gerekir. 
Konu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyla da götürülmüştür. Anayasamız kanuni düzenleme olmadıkça zorla tıbbi müdahale yapılamayacağını öngördüğünden ancak kanunla zorla tıbbi müdahale yapılabilir. Mevzuatımızda ise bakanlığın rutin aşılarıyla ilgili açık bir hüküm yoktur. Sadece çiçek, kuduz vb. aşılarla ilgili zorunlu olduklarına dair düzenleme vardır. Diğer aşılarla ilgili olarak da açıkça böyle bir hüküm olmadıkça zorla yapılmaları hem anayasaya hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olur.
‘YORUMUMA GÖRE AŞILAR HÂLÂ ZORUNLU DEĞİL’
Burada  Aile Bakanlığı haklı olarak ailelerin aşı vurdurmayarak çocuklarını  ihmal edip etmediklerini kontrol ediyor. Mahkeme şimdi diyor ki,  “Aileden gerekçe duymak istiyorum.” Bu gerekçenin haklılığı veya  doğruluğu, bilimselliği önemsiz. Önemli olan şu: Aile çocuğu düşünerek  mi yaptırmıyor aşıyı, yoksa ihmalinden mi yaptırmıyor?
Yorumuma göre  aşılar hâlâ zorunlu değil. Ancak aileler Aile Bakanlığı’nı, aşıyı  yaptırmamalarının nedeninin çocuğun sağlık bakımını yaptırmamak değil,  başka gerekçeler olduğunu, aksine çocuğa zararlı olacağını vs.  düşündükleri için yaptırmadıklarını ortaya koymaları gerekiyor. Aile  Bakanlığı da ikna olursa aileleri zorlamaması gerekir. Zira bunu haklı  gösterecek kanuni bir dayanakları yok. Bakanlık, Çocuk Koruma  Kanunu’ndaki ‘sağlık tedbirine’ dayanarak mahkemeye başvuruyor. Ama o  tedbir, çocuk ölecek veya sakat kalacaksa ve aile çocuğu tedavi  ettirmiyorsa geçerli. Aşıda ise böyle bir aciliyet yok. 
Yani ihmal  yoksa, aile bilinçli bir tercihte bulunuyorsa, aşılamama dışında çocuğun  sağlığıyla ilgili gerekli tedavileri vs. yaptırıyorsa bakanlığın  talebinin reddedilmesi gerekir. Aksi yönde, yani “Yargıtay kararı bozdu,  bundan sonra aşı zorunlu” gibi bir sonuç, bu Yargıtay kararından  çıkmıyor. Aksi uygulama yanlış olur.
SAVCI AYYAYLA BİR ‘AŞI SAVUNMASI’ DAHA HAZIRLIYOR
Ordu Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayyayla’nın  adını basında ‘İkiz bebeklerine aşı yaptırmayan savcının hukuk zaferi’  sözleri eşliğinde duyduk, geçtiğimiz haftalarda. Savcı Ayyayla, ikiz  bebeklerine, içeriğindeki zararlı maddelerden dolayı güvenilir bulmadığı  aşıları yaptırmayı reddedince Aile ve Sosyal Politikalar İl  Müdürlüğü’nce mahkemeye verilmişti.
Ayyayla,  yerel mahkemeye ‘çocuklarına neden aşı yaptırmak istemediğini’  bildirdiği sekiz sayfalık bir savunma sunmuş ve mahkeme bu savunmayı  yerinde bularak Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün sağlık  tedbiri talebini reddetmişti. Şimdi Aile ve Sosyal Politikalar İl  Müdürlüğü, yerel mahkemenin kararını temyiz etti. Aldığımız bilgiye  göre, Ayyayla şimdi de Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün  temyiz talebine karşı detaylı bir cevap dilekçesi hazırlıyor.  Yargıtay’ın son kararında belirttiği gibi gerekçelerini sunacağı için de  beklentisi Yargıtay’ın yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı onaması  yönünde.
Savcı Ayyayla’nın yakın çevresinden öğrendiğimize göre,  Ayyayla ailesi Yargıtay’ın kararı bozması durumunda, hak ihlali  gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne, iç hukuk yolları tükenirse de Avrupa  İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeyi düşünüyor.
AŞI YAPTIRMAMA GEREKÇESİ NEYDİ?
Peki Ayyayla’nın  ve eşinin ikiz bebeklerine aşı yaptırmama gerekçesi neydi? Ayyayla daha  önce basında yer alan haberlerde, aşıların içindeki civa ve alüminyum  içeriği gibi koruyucu maddelerin dikkat eksikliği ve hiperaktivite  bozukluğu, epilepsi, otizm gibi hastalıklara neden olduğu yönündeki  iddialar uyarınca sağlıklı bebeklerine bu tıbbi müdahaleyi  yaptırmayacağını belirtmişti. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Çocuk Sağlığı  Beslenme ve Metabolizma ABD eski başkanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Dr.  Cem Kınacı’nın kaleme aldığı ‘Otizme Çözüm Var’ isimli kitap başta olmak  üzere çeşitli kaynaklardan derlediği bilgilere savunmasında da yer  vermişti. Ayyayla ayrıca, Türkiye’ye dışarıdan ithal edilen aşıların,  büyük ilaç firmalarından bu aşıların patentini almamış olan genetiği  değiştirilmiş mikroplarla aşı üretimi yapan lisanssız firmalardan ithal  edildiği ve bu aşıların güvenli olmadığı kanısında.
Ayyayla yazılı  savunmasında, 12 yaşındaki oğlunun dikkat eksikliği ve hiperaktivite  bozukluğu teşhisi nedeniyle beş senedir ağır antidepresan (strattera  rileptid) ilaçlar kullandığını ifade etmiş ve oğlunun rahatsızlığının en  büyük sebebinin daha önce olduğu aşılar olduğunu düşündüğünü  belirtmişti.
 
ENDİŞELERİ GİDERİLMEDİĞİ SÜRECE AŞI YAPTIRMAYACAKLAR
Aldığımız  bilgiye göre Ayyayla cephesinde son durum şu: Ayyayla ve öğretmen eşi  gereksiz tıbbi müdahale ve ilaç kullanımına karşı. Sağlık kontrollerini  aksatmadıkları ikiz bebeklerine de Sağlık Bakanlığı tarafından, aşılarla  ilgili kafalarındaki endişeleri gidermediği takdirde aşı  yaptırmayacaklar. Çiftin çocuklarının hastalıklardan korunmak için doğal  ve alternatif tıp yollarını kullandıkları, tıbbi zorunluluk olması  halinde ise modern tıp yöntemlerinden de istifade etmeyi reddetmedikleri  bilgilerine ulaştık.
 
http://www.radikal.com.tr/hayat/yargitayin_asi_karari_ne_anlama_geliyor-1397955