VEKALET SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAĞIN TAHSİLİ

~ 15.07.2015, Yeni Yaklaşımlar ~

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2014/9163

K. 2015/1004

T. 22.1.2015

• VEKALET SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAĞIN TAHSİLİ ( İbranameden Sonra Şirkete Hizmet Vermekten Kaynaklı - Davacı Takip Ettiği İşlerde Kullanılmak Üzere İmzalı Boş Belge Aldığından Bunları Nerede Kullandığını Yazılı Belge veya Kesin Delille İspat Edeceği/Mahkemece Bu Husus Araştırıldıktan Sonra Davacının Davalı Şirkete Herhangi Bir Hizmet Verip Vermediği Hususundaki Delillere Göre Karar Verileceği )

• YAZILI BELGE VEYA KESİN DELİLLE İSPAT ( Davacı Takip Ettiği İşlerde Kullanılmak Üzere İmzalı Boş Belge Aldığı - Davacı Vekilin İmzalı Kağıtların Nerelerde Sarf Edildiğini Belge Asıllarının Bulunduğu Yerleri de Bildirmek Suretiyle İade veya İptal Edilmiş İse Davalının da Yer Aldığı Yazılı Bir Belge veya Kesin Delillerle İspatla Mükellef Olduğu/Vekalet Sözleşmesinden Doğan Alacağın Tahsili )

• VEKİLİN HESAP VERME YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Vekalet Sözleşmesinden Doğan Alacağın Tahsili - Davacı Takip Ettiği İşlerde Kullanılmak Üzere İmzalı Boş Belge Aldığından Bunları Nerede Kullandığını Yazılı Belge veya Kesin Delille İspat Yükü Altında Olduğu Gözetileceği )

• İBRANAMEDEN SONRA ŞİRKETE HİZMET VERMEKTEN KAYNAKLI VEKALET ALACAĞININ TAHSİLİ ( Davacının Davalı Şirkete Herhangi Bir Hizmet Verip Vermediği İlgili Yerlerden Sunulacak Deliller Göz Önünde Bulundurularak Belirleneceği ve Hüküm Kurulacağı )

818/m.390

6098/m.506

1136/m.34

ÖZET : Dava, vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili yönündeki takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta davacı vekilin, takip ettiği iş ve işlemlerde kullanılmak üzere 14 imzalı boş belge aldığı yazılı belge ile sabittir. Davacı, vekilin hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde, davalının savunması doğrultusunda, bu imzalı kağıtların nerelerde sarf edildiğini, belge asıllarının bulunduğu yerleri de bildirmek suretiyle, iade veya iptal edilmiş ise davalının da yer aldığı yazılı bir belge veya kesin delillerle ispatla mükelleftir. Mahkemece bu husus araştırıldıktan sonra, tamamının vekalete dayalı olarak kullanıldığı yahut iade/iptal edildiği ispatlanır ise taraflar arasındaki ibranameden sonra davacının davalı şirkete herhangi bir hizmet verip vermediği, ilgili yerlerden sunulacak deliller toplanarak, açığa imzanın kötüye kullanılmasına dair davacı hakkındaki ceza davasının da neticesi beklenip tüm deliller birlikte göz önünde bulundurularak hüküm kurulmalıyken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asil İ. E. geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıların Hazine Müsteşarlığından yatırım teşfiği alınması ile ilgili iş ve işlemlerini vekaletname ile yürüttüğünü, aynı zamanda mali müşavirlik hizmeti de verdiğini, 20/06/2000 tarihli ibraname ile tüm eski cari hesapların karşılıklı olarak feshedilerek ibralaştıklarını, mali müşavirlik hizmetlerinin ise 27/07/2002 tarihine kadar devam ettiğini, dava konusu olan sözleşmelerin şirketin en son antetli kağıdı ile yapıldığını, şirket ve kefil İ. E.'ün 20/04/2002 tarihli sözleşmeden doğan hak ve alacaklarını ödememeleri üzerine İstanbul 9.İcra Müdürlüğünün 2003/2566 esas sayılı dosyası ile 45.000,- TL alacak için icra takibi başlatıldığını, 25/07/2002 tarihinde vekalet görevinden istifa ettiğini, 15/02/2004 tarihli ek protokol imzalandığını, bu akitle İstanbul 9.İcra Müdürlüğünün dosya borcunun davalı şirket ve İ. E. tarafından kabul edildiğini, şirketin protokolden kaynaklanan 28.000,- USD lik borcunu ödememesi üzerine davalılar aleyhine Bakırköy 13.İcra Müdürlüğünün 2009/4145 esas sayılı dosyası ile 45.000,- TL asıl alacak, 69.361,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 114.361,64 TL üzerinden takibe başlandığını, davalıların takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazların haksız ve dayanaksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, 2000 senesindeki ibradan sonra davacı ile herhangi bir münasebetlerinin olmadığını, ilk vekalet ilişkisinin başlangıcında vekalete konu iş ve işlemlerin yürütülmesi için verilen şirket antetli ve salt imza içeren boş kağıtları sözleşme gibi doldurarak takibe koyduğunu, üstelik bu belgelerde hem şirketi hem de gerçek kişi davalıyı borçlu gösterdiğini, takibin kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava, vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili yönündeki takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 8.11.1995 tarihli vekalet ile davacının davalı şirket adına Hazine Müsteşarlığı nezdinde iş ve işlemleri takip için yetkilendirildiği, işlerin yürütülmesi için davalıdan 18.11.1996 tarihli davacı imzası bulunan belge ile 14 adet açığa imzalı kağıt alındığı, 20.6.2000 tarihli ibraname ile tarafların geçmişe şamil iş ilişkileri içerisinde hak ve borçlarının kalmadığını imza altına aldıkları ihtilafsızdır. Davacı, bu tarihten sonra da bir kısım ilişkilerinin devam ettiğini, 20.4.2002 tarihli "iş akdi ve tutanaktır" başlıklı belge ile davalının toplamda 28.000$ borcu olduğunu kabul ederek 31.12.2002 tarihine kadar ödeme yapılacağını taahhüt ettiğini, bu sürede ödenmeyen borç hakkında başlattığı 2003/2566 sayılı takibin itiraz üzerine durduğunu, sonrasında 15.2.2004 tarihli “ek protokol” başlıklı sözleşmeyi imzaladıklarını, buna göre aralarındaki daha önceki ibraların bu sözleşmedeki alacağı bağlamayacağının, borcun kabul edildiğinin imza altına alındığını, bu ek protokole dayalı olarak başlatılan dava konusu takibe ise haksız itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Davalı ise bahsi geçen takiplere dayanak sözleşmelerin gerçek olmadığını, 2000 yılındaki ibra ile tüm alacak borç ilişkilerinin sona erdiğini, buna rağmen davalının vekalet görevi sırasında aldığı boş kağıtları sözleşme gibi doldurup kötüniyetle takiplere konu ettiğini savunmuştur. Mahkemece açığa imzalı belgelerin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Vekilin borçları Borçlar Kanununun 389 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti “sadakat ve özenle” ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34.maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve Avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu'nun 506. ( eski BK. 390.md ) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.

Vekalet sözleşmesi kapsamında vekilin bir diğer yükümlülüğü de “hesap verme borcu” olup, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup; işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Türk Borçlar Kanunu'nun 508. ( eski BK. 392.md ) maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine veya talep olmaksızın yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya mecburdur.

Somut uyuşmazlıkta davacı vekilin, takip ettiği iş ve işlemlerde kullanılmak üzere 14 imzalı boş belge aldığı yazılı belge ile sabittir. Davacı, vekilin hesap verme yükümlülüğü çerçevesinde, davalının savunması doğrultusunda, bu imzalı kağıtların nerelerde sarf edildiğini, belge asıllarının bulunduğu yerleri de bildirmek suretiyle, iade veya iptal edilmiş ise davalının da yer aldığı yazılı bir belge veya kesin delillerle ispatla mükelleftir. Savunmaya göre 15.2.2004 tarihli ek protokolde bu belgelerin sarf edildiğinin yazılı olması davacının iddiasını ispatı için elverişli sayılamaz. Mahkemece bu husus araştırıldıktan sonra, tamamının vekalete dayalı olarak kullanıldığı yahut iade/iptal edildiği ispatlanır ise taraflar arasındaki ibranameden sonra davacının davalı şirkete herhangi bir hizmet verip vermediği, ilgili yerlerden sunulacak deliller toplanarak, açığa imzanın kötüye kullanılmasına dair davacı hakkındaki ceza davasının da neticesi beklenip tüm deliller birlikte göz önünde bulundurularak hüküm kurulmalıyken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 1.954,00 TL. temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Hits: 1852