Ergün  "Kumpas davaları nedeniyle askeri cezaevinde tutulan bir subayın  avukatıyla telefon görüşmesi yapmasını engelleyen Milli Savunma  Bakanlığı'nın bireysel hak ihlali yaptığı gerekçesiyle haksız buldu"  dedi. Ergün ayrıca bir ayrıntıyı paylaşmak istediğini de ifade etti:  "Anayasa mahkemesi bu kararını müvekillim M. Koray Eryaşa cezaevindeyken  onunla telefon görüşmesi yapmamın engellenmesi üzerine benim açtığım  bireysel başvurur davasında verdi. Bu karar hukuk açısından büyük önem  taşımakta. "
İŞTE O KARAR
"Anayasa  Mahkemesi İkinci Bölümü 16/4/2015 tarihinde Mehmet Koray Eryaşa’nın  bireysel başvurusunda (B. No: 2013/6693), hükmen tutuklu olan  başvurucunun avukatı ile telefonla görüşmesine izin verilmemesinin  haberleşme hürriyetini ihlal ettiğine karar vermiştir.
Başvurucu, olay tarihinde 3. Kolordu Komutanlığı Özel Tip Askeri Ceza ve Tutukevinde hükmen tutuklu olarak bulunmaktadır. 
Başvurucu,  3. Kolordu Komutanlığından hakkında devam eden yargılamaya ilişkin  olarak avukatı ile telefonla görüşme talebinde bulunmuştur. Talepte,  avukatın bürosunun İzmir'de  olması nedeniyle cezaevine sürekli gelmesinin mümkün olmadığını ve bu  sebeple avukatı ile telefonla görüşmesinin önemli olduğunu belirtmiştir.  Başvurucunun talebi, hükümlü ve tutukluların telefonla yapacağı tüm  görüşmelerin dinlenip kayda alınırken, avukat ile yapılacakları  görüşmelerin dinlemesinin ve kayıt altına alınmasının yasal olarak  mümkün olmaması ve tutuklunun avukatı ile telefon görüşmesi yapması  konusunda kanunda bir hak tanınmadığı gerekçeleriyle reddedilmiştir.
Başvurucu,  ayrıca Komutanlıktan ziyaretçi kabulü haklarının kısıtlandığını ve  görüş süresinin kaldırılarak tüm ziyaretlerin açık görüş şeklinde  yapılmasını, telefon görüşmelerindeki kişi, gün ve zaman sınırlamasının  kaldırılmasını ve savunma hazırlamak için gerekli olduğunu belirttiği  internete erişiminin sağlanmasını talep etmiştir. Başvurucunun bu  talepleri, Askeri Ceza ve Tutukevlerinin Yönetiminin ve Cezaların  İnfazına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca reddedilmiştir.
İDDİALAR
Başvurucu,  hükmen tutuklu olarak bulunduğu Askeri Cezaevinde, avukatı ve ailesi  ile görüşmesinin kısıtlanması, izlenmesi ve savunma hazırlamak için  gerekli olduğunu belirttiği internete erişiminin engellenmesi nedeniyle  özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini  ileri sürmüştür.
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ 
Anayasa Mahkemesi,  başvurucunun avukatı ile telefonla görüşmesinin engellendiğine dair  iddialar ile ailesi ve diğer kişilerle haberleşmesinin gizliliğinin  ihlal edildiği iddialarını Anayasa’nın 22. maddesinde tanımlanan  haberleşme hürriyeti çerçevesinde, kendisinin istediği zaman  ziyaretçileri ve ailesi ile telefonla ve kapalı veya açık olarak  görüşmesinin kısıtlandığı ve dışarıdan telefon ile aranmasının  engellendiği iddialarını ise Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel  ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı çerçevesinde  incelemiştir.
Anayasa Mahkemesi, hükümlü ve tutukluların,  Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak tutma olarak  değerlendirilebilecek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı dışında temel  hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahip olduklarını  vurgulamıştır. Bununla birlikte cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonucu  olarak suç işlenmesinin önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi düzen ve  güvenliğin teminine yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin  olması durumunda bu hakların sınırlanabileceğini belirtmiştir. Ancak bu  durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik yapılacak  sınırlamaların Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen güvencelere uygun  olması gerektiğini ifade etmiştir.
Anayasa Mahkemesi, yasama  organının temel hak ve özgürlükler alanında, keyfiliğe izin vermeyen,  öngörülebilir düzenlemeler yapma zorunluluğunun bulunduğunu ve idareye  keyfi uygulamalara meydan verebilecek çok geniş bir takdir yetkisi  tanınmasının Anayasa’ya aykırı olabileceğini hatırlatarak temel hak ve  hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin kanunların şeklen var olmasının  yeterli görülemeyeceğini, aynı zamanda bunların niteliğine de bakılması  gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, Anayasa'da temel hak ve özgürlüklerin  sınırlanması gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda,  kanunun, temel esasları, ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması  gerektiğini ve bu şekilde temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve  idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakabileceğini ifade  etmiştir. 
Somut olayda hükmen tutuklu olan başvurucunun avukatı  ile telefonla görüşmesi hususunda yasaklayıcı bir hüküm bulunmamasına  rağmen avukatı ile telefonla görüşmenin mevzuatta düzenlenmemiş olması  gerekçesi ile haberleşme hürriyetinin engellendiğini vurgulayan Mahkeme,  idarenin ortaya koyduğu gerekçenin, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik  Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 114. maddesinin (5) numaralı  fıkrasındaki açık düzenleme karşısında makul olarak  değerlendirilemeyeceğini ve mevcut Kanun hükümleri çerçevesinde hükmen  tutuklu başvurucunun avukatı ile telefon vasıtasıyla görüşmesinin  engellenebilmesi için yeterli bir yasal düzenlemenin bulunmadığını  belirtmiştir. 
Sonuç olarak Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına  alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine, diğer iddialara  yönelik olarak ise bir ihlalin bulunmadığına karar verilmiştir."
 
hurriyet