Önce Kenan Evren, daha sonra Tahsin Şahinkaya hayatını kaybetti. 12 Eylül Darbesi'nin mimarlarının hayatını kaybetmesi, 12 Eylül Davası'nı bitirdi mi? Gelinen noktada yargısal süreç nasıl işleyecek? Darbecilerin yargılandığı dava sonuç alınamadan noktalandı mı? Avukat Cahit Özkan, son yazısında bu soruların yanıtını verdi. Kanunda yer alan ilgili maddeleri hatırlattı ve dikkat çeken bir tespitte bulundu. İşte o yazı...
Darbeler, tarihimizin en büyük hukuksuzluklarının yaşandığı süreçler olarak kayıtlara geçmiştir. Bu süreçlerde yaşanan hukuksuzluklar ve zorbalıklar, aynı zamanda yargıya güveni ortadan kaldıran hukuku itibarsızlaştıran süreçlerdir. Demokratik hukuk devletinin inşası ve hukukun üstünlüğü için darbecilerin yargı önünde hesap vermesi ve mağdurlarla yüzleşmeleri şarttır. Bu bağlamda 2010 Anayasa referandumu ile darbecilere yargı bağışıklığı zırhı ortadan kaldırılmış ve 1982 darbecileri hakkında da yargısal süreç başlamıştı.
1980 darbesinin üzerinden 30 yıl geçti, 2010 anayasa referandumu üzerinden 5 yıl geçti. Pek çok mağdur ve/veya yakınları hayatını kaybetti. Ancak vicdanlar yargının darbecilerden hesap sormasını bekledi. Yargısal süreç 5 yılını tamamladı. 9 Mayıs 2015 tarihinde Kenan Evren, 10 Temmuz 2015 tarihinde Tahsin Şahinkaya hayatını kaybetti. Kenan Evren’in 98 yıllık ömrü, Tahsin Şahinkaya’nın 90 yıllık ömrü yargılanmaları için gerekli süreye yetmedi. Maalesef yargı, üzerine düşeni yapamadı, yargılayamadı, yüzleştiremedi, vicdanları rahatlatamadı…
Gelinen noktada yargısal süreç nasıl şekillenecek? Ceza Kanunu 64. Maddesine göre, sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Bu düzenlemeye göre artık ne önce ölenler, ne Kenan Evren ne de Tahsin Şahinkaya için bir cezai müeyyide söz konusu olamayacak. Ancak yine mağdurların vicdanlarının rahatlaması için hala yargının elinde bir fırsat var. Evet, ölüm kamu davasını ortadan kaldırır. Ancak ölüme rağmen Ceza Kanunu’nun 64. Maddesi, “niteliği itibariyle müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunabileceğini” düzenlemektedir.
Kanunun ifade ettiği müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatlerin ne olduğunu tespit etmek ve müsadereye karar vermek yargının görevidir. Burada “maddi menfaatler” ifadesinden maksat, suçun işlenişi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan, ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatlerdir.
Bu durumda darbecilerden Tahsin Şahinkaya'nın 1980 sonrası F-16 alımlarında edindiği 20 milyar dolar serveti olduğu iddia ediliyor. Gelmiş geçmiş en zengin asker kişi olarak tanınan Şahinkaya’nın bu servetini maaşıyla kazanmasının mümkün olamayacağı da açıktır. Şahinkaya hakkında bu iddiaları inceleyerek ve darbe suçundan elde ettiği (cürüm mahsulü) bir maddi menfaat varsa bunların müsaderesine karar vermek, hukukun üstünlüğü ve vicdanların tatmini için yargının üzerine düşen son görev ve sorumluluktur.