Haziran Kazanacak, Hırsızlar ve Katiller Yargılanacak.

~ 03.06.2015, Av. Özgür URFA ~

“Kaybettiğimiz yiğit gençlerimizin anısına…” 

Büyük insanlığın ayağa kalkışının ikinci yıldönümündeyiz. Her türlü baskıya, yasaklamalara, sömürüye karşı bir halkın topyekün yeter artık diyerek başlattığı bir mücadele öyküsüdür Gezi Direnişi.1 Haziran günü AKM binasına asılan Boyun Eğme pankartıdır halkın kararlılığının ve inancının özeti.

Yıldönümleri geçmişe dönük bir öykünme değil, geleceğe dair beslediğimiz umudun ve inancın tazelenmesi, biriktirdiklerimizin ve eksikliklerimizin görülmesidir. Ve elbette yitirdiğimiz gencecik fidanlarımızın her geçen gün birer çınara dönüşmesidir Taksim Gezi Parkı’nda. Fotoğraflar, anılar, yitirdiklerimiz ve kazandıklarımızla mücadele bayrağını yükseltmeye devam ediyoruz.

Haziran Direnişi’nin yıldönümünde, yaşanan polis şiddeti ve yargılama süreçlerini de unutmamak gerekiyor. Halkın meşru ve haklı mücadelesini bastırmak için siyasi iktidarın uyguladığı terör sonucunda gençlerimiz hayatlarını yitirdi, onlarca kişi gözünü kaybetti, binlerce kişi çeşitli şekillerde yaralandı. Bütün bu süreçte binlerce kişi gözaltına alındı ve haklarında yüzlerle ifade edilen sayıda davalar açıldı.

Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla “destan yazan” polisler henüz yirmi yaşlarındaki gencecik insanların yaşamını yitirmesine sebep oldu. Katillerin bir kısmı açılan davalarda adeta ödüllendirildi, bir kısmı hakkında ise 2 yıl geçmesine rağmen dava bile açılmadı. Ali İsmail’i linç ederek katledenler, Ethem’i güpegündüz öldüren katiller mahkeme salonlarında “darbeyi önledik”  ve “talimatları uyguladık” diye savunma yaptılar. Cinayetlerin sorumlusu belliydi ancak bir kez daha tescillenmişti. Diktatörün talimatını harfiyen yerine getiren katiller elbette korunacaktı ve korundu, göstermelik cezalarla ödüllendirilenler biat etmenin karşılığını aldılar. Adına saray denilen adliye binalarında, kürsüde oturan ve sıfatı hakim olan kişiler tarafından bu siyasi katliamlar aklandı, sorumlular korundu. Abdocan’ın ve Mehmet’in katilleri göstermelik açılan davalarda yargılanır gibi gösterilirken, Ahmet’in ve Berkin’in katilleri hala devlet korumasında saklanmaya devam ediyor.

20’li yaşlardaki gençleri dönemin başbakanının talimatıyla katledenler yargılanmaz veya ödüllendirilirken, ölümleri protesto edenler, siyasi iktidara boyun eğmeyerek mücadele edenler hakkında açılan davaların sayısını dahi tespit edilemiyor. Açılan yüzlerce davada, binlerce kişi yargılandı ve yargılanmaya devam ediyor. Slogan attığı, twitter paylaşımı yaptığı, tencere çaldığı, kitap okuduğu, yürümek istediği, ayakta durduğu, adliyede olduğu için insan katledenlerden daha fazla cezalarla yargılanan insanların davalarına tanıklık ettik. Elbette sadece tanıklık etmedik, sokaklarda “suçlarına” ortaklık ettiğimiz kişilerin, mahkeme salonlarında “savunmalarını” da yaptık.

Davalarda gerek yargılanan yurttaşlar, gerekse avukatlar savunma yapmak yerine siyasi iktidarın suçlarını sıralayıp katledilen gençlerimizi hatırlatarak suçluların, hırsızların ve katillerin iktidarda olduğunu hatırlattılar. “Haziran yargılanamaz” sloganını mahkeme salonlarına taşıyanlar zorbalığa boyun eğmeyeceklerini, polis şiddetiyle, yargılamalarla sinmeyeceklerini bir kez daha göstermiş oldular.

Gezi eylemleriyle ilgili ülkenin dört bir yanında açılan davaların çoğu geçen iki yıllık süreçte sona erdi. Davaların birkaç istisnası hariç tamamına yakını beraat kararıyla sonuçlandı. Hiçbir hukuki gerekçe olmaksızın açılan bu keyfi davaların bu şekilde sonuçlanması sadece kararı veren hakimlerin “hukuki” yaklaşımlarına, savunmaların haklılığına indirgenmesi eksikli ve yanlış olacaktır. 31 Mayıs tarihiyle birlikte ülkemizde bir dönem kapanmış ve geri dönülmeyecek şekilde bir mücadele dönemi başlamıştır. Her türlü haksızlığa, hukuksuzluğa karşı tepki gösteren bir toplumsal bilinç ve süreklileşmiş bir mücadele kültürünün tohumları toprağa atılmıştır. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteren yurttaşların kararlılığı, mücadelesi ve inancı açılan davalarda da etkisini göstermiş, davalar asıl bu nedenle beraat kararlarıyla sonuçlanmıştır.

Yıldönümlerinin geçmişe öykünme değil, geleceğe ışık tutması nedeniyle önemli olmasını adalet mücadelesi açısından da değerlendirmemiz gerekiyor. Gezi sürecindeki seri davaların benzerlerini son 1 yılda özellikle “Hırsız ve Katil” sloganları ve pankartları sebebiyle açılan davalarla yaşayacağımız bir döneme giriyoruz. Hırsızların ve katillerin iktidarda olduğu, ancak “hırsız-katil” sloganı attığı için onlarca insanın yargılandığı bir süreçte adalet mücadelesi önemli bir başlık olarak önümüzde duruyor.

Milyarlarca TL’yi sıfırlayanların, gençlerimizi katledenlerin ve TIRlarla silah kaçakçılığı yaparak savaş suçu işleyenlerin peşini bırakmamamız gerekiyor. Suç işleyenlerin değil, suçlularla mücadele edenlerin yargılanmasını tersine çevirmek için bu davaları halkın adalet mücadelesinde öne çıkartmak, atılan bu sloganların haklılığını ve gerçekliğini hem halkın tamamına anlatmamız, hem de duruşma salonlarında yargılanan yurttaşları yalnız bırakmamamız gerekiyor.

“Katil-Hırsız” sloganı basit bir slogan olmanın ötesinde siyasi iktidarın neredeyse bütün suçlarını somutlaştıran bir slogan olması sebebiyle iktidarı korkutmakta ve bu nedenle onlarca davanın açılmasına sebebiyet vermektedir. Mahkeme salonlarında hırsızlıkların ve cinayetlerin peşini bırakmama iradesini güçlü şekilde ortaya koymak, toplumun bu talebi yükseltmesini sağlamak öncelikle görevimizdir. Siyasi iktidardan korkarak halkın haklı taleplerini cezalandırmak isteyenlerden ise korkumuz yok. Rüzgarın halktan yana eseceği günler geldiğinde verilen cezaların hiçbir hükmü olmayacağına gerek tarihte, gerekse yakın geçmişte defalarca şahit olduk.

Bu nedenle bitirirken tekrar etmekte fayda var;

Haziran kazanacak, Hırsızlar ve Katiller yargılanacak!

ÖZGÜR URFA

http://adaletvesosyalizm.com/haziran-kazanacak-hirsizlar-ve-katiller-yargilanacak/

Av. Özgür URFA | Tüm Yazıları
Hits: 1417