Mahkeme, Kadıköy’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında gözaltına alınıp haklarında dava açılan 16 kişiden 15’i için beraat kararı verdi. ABD vatandaşı olan 16’ncı sanığın dosyası ise ifadesi alınamadığı için ayrıldı.
19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin tüm sanıklar için verdiği beraat kararının gerekçesinde, benzer olaylarda sıkça karşılaşılan “İzinsiz Gösteri”, “Polis Müdahalesi”, “Göstercilerdeki Gaz Maskeleri” kavramlarını tartışmaya açacak türden saptamalara yer verildi.
Kadıköy’de 2013 yılı Eylül ayında Gezi Parkı eylemleri sırasında çıkan olaylarla ilgili 1’i ABD vatandaşı 16 kişi hakkında açılan davada 15 sanık beraat etti. Amerika’da bulunan Sarah Elizabeth hakkındaki dosya ise ifadesi alınamadığı gerekçesiyle ayrıldı.
15 SANIĞA BERAAT, 1 SANIK HAKKINDA YARGILAMA DEVAM EDECEK
19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında mahkeme, sanıklar hakkında “Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama”, “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” suçlarından dava açıldığını ve yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçesiyle 15 sanığın beraatına karar verdi. Sanıklardan Sarah Elizabeth’in savunmasının alınamamış olduğunu ifade eden mahkeme, Elizabeth hakkındaki davanın başka bir esas üzerinden devam edilmesine hükmetti.
“HERKES, İZİN ALMADAN YÜRÜYÜŞ DÜZENLEME HAKKINA SAHİPTİR”
19. Asliye Ceza Mahkemesi davaya ilişkin gerekçeli kararında ise Toplantı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararlarına yer verdi. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Özgürlüğü Hakkının, Demokratik Hukuk Devletinin en temel unsurlarından birisini teşkil ettiğini belirten mahkeme gerekçeli kararında, “Toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkı, Anayasamızın 34. maddesinde güvence altına alınmış durumdadır. Bu hükme göre, ‘Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.’ denilmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkının hangi hallerde serbestçe kullanılabileceği ve hangi hallerde bu özgürlüğe müdahale edilebileceğini tayin etmek için Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na bakmak yeterli değildir. Bunun için, iç hukukumuzun parçası olup, kanunlarımızın üstünde bir konumda olan A.İ.H.S. ve bu sözleşmeyi yorumlayan A.İ.H.M. kararlarına bakmak zorunludur” cümlelerine yer verdi.
“DEMOKRATİK HUKUK TOPLUMUNDA YAŞAYAN HER BİREY…”
“Bir toplantı ve gösteri yürüyüşü için önceden izin alınmamış ya da bildirimde de bulunulmamış olması, ilgili gösteriye müdahale etmek için asla yeterli değildir” denilen kararda, “Yani böylesi bir durum, ilgili gösteriyi tek başına ‘Kanunsuz’ hale getirmemektedir. Demokratik hukuk toplumunda yaşayan her birey, hoşnutsuzluğunu, itirazını ve taleplerini; toplanarak, gösteri ve yürüyüş yaparak, bu şekilde kamuoyuna sesini duyurarak, cebir ve şiddete, tehdit yöntemlerine başvurmadan, korku ve baskı ile gizlenip hukuka aykırı faaliyetlere kalkışma ihtiyacı duymadan dile getirebilmelidir” şeklinde ifadelere yer verildi.
“SİLAHA BAŞVURMAMALI, BİREYİN GÜVENLİĞİNİ GÖZETECEK ŞEKİLDE BEKLENMELİ”
Toplantı ve gösteri sırasında istenmeyen bazı hadiseler gerçekleşmesi halinde kolluk gücünün, gerekli önlemleri almaları gerektiğine dikkat çekilen kararda, “Fakat silahsız olan ve saldırı amacı taşımayan insanlara karşı güç, yani zor kullanmamalı, özellikle de silaha başvurmamalı, bireyin can ve mal güvenliğini gözetecek şekilde beklemelidir. Somut olayda sanıkların bir kısmının gösteri katıldığını,ancak şiddet içeren bir eylemde bulunmadıklarını savunurken bir kısmı ise gösterinin ilçe merkezinde olup kendilerinin gösterinin ortasında kaldıklarını,gösteriye katılmadıklarını savundukları anlaşılmıştır” denildi.
“GAZA KARŞI KORUNMAK İÇİN TEDBİR ALINMASI NORMAL”
Eyleme bin 500 kişinin katıldığı ve içlerinden 16’sının sanık haline getirildiği belirtilen kararda, “Kolluk gücünün şüphelileri bu kadar kalabalık arasında teşhiş ederek grubun dağıtılması sırasında tespit ettikleri kişileri yanılmadan gözaltına almalarının hayatın olağan seyrine uygun olmadığı, birkaç sanıkta baret ve maske ele geçmesinin de isnat edilen suça tek başına delil teşkil etmeyeceği, insanların yoğun gösterilerin olduğu bir dönemde kendilerini atılan gaza karşı korumak için bu şekilde tedbir almasının normal olduğu nazara alındığında; Her ne kadar sanıklar hakkında “Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama”, “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” suçlarından dolayı cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de,üzerilerine atılı eylemleri işlediklerine dair, mahkumiyetlerine yeter, tüm kuşkulardan uzak, kesin ve inandırıcı delillerin elde edilmediği” sanıklara yakıştırılan eylemlerin sabit olmadığı kanısına varıldığından beraatlerine karar verilmiştir” cümlelerine yer verildi.
İDDİANAMEDEN
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 5 sayfalık iddianamede, Taksim Gezi olayları kapsamında sosyal medya üzerinden 12 Eylül’de saat 21.00 sıralarında Kadıköy Altıyol Boğa Heykeli önü ve Söğütlüçeşme metrobüs durağında toplanılacağı, toplanan grupların AK parti Kadıköy ilçe binası önüne yürüyeceği ve ilerleyen günlerde iskele polis karakolunun yanında bulunan parka çadır kurulacağının planlandığı anlatıldı. İddianamede 2 bin kişiye yakın bir grubun polisin ihtar ve zor kullanmasına rağmen direndikleri ve cebir kullandıkları, güvenlik güçlerine karşı görevlerini yaptırmamak için direndikleri kaydedildi. ABD vatandaşı Sarah Elizabeth Perrich’in de aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında “Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silahsız Katılarak İhtara Rağmen Kendiliğinden Dağılmama”, “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme” suçlarından, 1’er yıl 2’şer aydan 7’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. (DHA)