On yıllardır kavramların içlerinin boşaltılması, özgürlük, felsefe, bilim, sanat yönünden kavramların yeniden çözümlenmesini gerektirmektedir.
Toplumbilim birikimine bakıldığında etkili düşünsel dönüşümlerin fizik, biyoloji gibi alanlardaki gelişmelerden esinlendikleri; özgürlüğü, bireysel istenci, seçenekler oluşturan ilişki biçimlerini başat dayanak aldıkları; dolayısıyla toplumsal gelişme aşaması olarak da, yeğlenecek yaşam olarak da “cemaat”ten topluma doğru bir yönelişi benimseyip belirledikleri söylenebilir. En “tutucu” sayılan toplumbilimciler bile (örneğin Tönnies) bilimsel ve felsefesel bilgi karşısında toplumun insansal, gelişmiş ve özgürleştirici olduğunu; toplumsal yaşamdan cemaatsal yaşama geçilemeyeceğini yazmışlardır. P. A. Sorokin’e göre, cemaati belirleyen özellikler ortak irade, üyelerin birey olmaması, cemaatin çıkarlarının üstün olması, inanç, din, gelenek ve alışkanlıklar, doğal dayanışma, ortak mülkiyet; toplumu belirleyen dayanaklar ise birey iradesi, üyelerin birey olması, bireylerin çıkarlarının üstünlüğü, öğreti (doktrin), kamuoyu, moda, sözleşmeli dayanışma, özel mülkiyettir.
Bu bağlamda insan yeteneklerini ortaya çıkaran, gelişmesini sağlayan, görece özgür ilişkilerin yaşam alanının cemaat değil, toplum olduğu açık gerçektir.
Postmodernizm olarak adlandırılan, yayılmacılığın kültürel seçimiyle ilerleme düşüncesi yadsınırken, birey özgürlüğünün engellenmesi önemsenmeden, referanslarını geçmişteki eşitsizlik üreten ilişki biçimlerinden alan, eleştiriye kapalı dinsel-budunsal yapılar (ki kimlik siyasası diye de bilinir) yüceltilmiş, saygın sayılmıştır. Samuel P. Huntington ve benzeri tarihçilerce, düşünürlerce söylemsel üstyapısı oluşturulmaya çalışıldı. Ne yazık ki bilimin, nesnelliğin, eleştirelliğin yeri olması gereken üniversiteler bile cemaat övgüsünün kurumlarına dönüşmüştür.
Söz konusu yapay uygulamalarla, “toplum mühendisliği” çabalarıyla yaratılan insanlık dışı dönemden çıkmakta sorumluluk bilinci taşıyan aydınlara önemli görev düşmektedir. Yok edilen, tüm aydınlanma kazanımlarıdır.
Cemaat yapılarının insanlığın kazanımlarını aşındırdığı, bireyin özgürlüğünü engellediği, eşitsizlik ürettiği önsel (a priori) bilgi olarak benimsenmeli ve yeni bilgiler bu temel üzerine eklenmelidir. Çünkü günümüzde dünyanın savaşlarla, kıyımlarla, insanın kanını donduran öldürümlerle dolu bir duruma gelmesinde yukarıda belirtilen cemaat yüceltisinin önemli payı vardır.
GÜNAY GÜNER
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/188617/Toplumbilime_Gore__Cemaat__Olgusu.html