YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/28866 
KARAR: 2014/4162
Taraflar  arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda  yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen  hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya  incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacılar avukat  olduklarını, davalı Melahat'ın 21.03.2011 tarihinde verdiği  vekaletnameyle eşine karşı boşanma ve 50.000 TL değerinde mal paylaşımı  davası açtıklarını, aralarında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığını,  davalının eşiyle barışarak yaşamını birlikte sürdürmeye başladığını,  açılan davaların tarafların sulh olması nedeniyle sona erdiğini, davalı  Melahat'ın kendilerini haksız olarak 07.04.2011 tarihinde azlettiğini,  hak ettikleri ücretin ödenmediğini, davalı ile eşi arasında zımni  uzlaşma olduğu için hak ettikleri vekalet ücretinden her iki davalının  birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, vekalet ücretinin tahsili için  girişilen icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini  ileri sürerek  itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar  verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, açılan davanın yersiz  olduğunu, davacılarla avukatlık ücret sözleşmesi düzenlemediklerini,  sunulmayan hizmetin karşılığının talep edildiğini ve borçlarının  olmadığını savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulü ve borç  miktarının 10.000 TL olarak tespitine, bu miktara vaki itirazın iptaline  karar verilmiş; hüküm, davalı İbrahim... tarafından temyiz  edilmiştir.    
Davacılar haksız olarak azledildiklerini ve taraflar  arasında zımni uzlaşma olması nedeniyle vekalet ücretinden davalıların  birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek eldeki davayı  açmışlardır. Davalılar, verilmeyen hizmetin karşılığının talep  edildiğini ve borçlarının olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece,  davacıların haksız azil edildiği ve davalıların vekalet ücretinden  Avukatlık Kanunu  gereğince müteselsilen sorumlu oldukları ve  davacıların 13.900.00 TL vekalet ücretini hak ettikleri gerekçesiyle  davanın kabulüne karar verilmiştir.         
Davacıların davalı  Melahat'ı boşanma ve mal paylaşımı davalarında avukat olarak temsil  ettikleri, açılan bu davada taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir  konulmasına karar verildiği, davalı Melahat'ın görülen lüzum üzerine  07.04.2011 tarihinde davacıları azlettiği, 18.05.2011 tarihinde yapılan  duruşmaya tarafların katılmaması nedeniyle davanın işlemden  kaldırılmasına ve 14.09.2011 tarihinde ise yenilenmediği için davanın  HMUK 409 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği dosya  kapsamından anlaşıldığı gibi taraflar arasında da bu yön ihtilafsızdır.  Davalı Melahat davacıları görülen lüzum üzerine azletmiş olup bilirkişi  raporunda tespit edildiği üzere davacıların görevlerini tam olarak  yaptıkları ve azlin haksız olduğu mahkemenin de kabulündedir. Açılan  boşanma davasında davacı Melahat'ın davasından feragat ettiğine veya  tarafların sulh olduğuna dair dosyada hiçbir delil mevut değildir.  Davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına  karar verilmesi halinde davacının davasından feragat ettiğinin veya  tarafların sulh olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu yönde dosyada  herhangi bir delilde mevcut değildir. 
Boşanma davasının özelliği  gereği tarafların boşanmaya zorlanması mümkün değildir. Aksine yasalar  gereği hakimin tarafları evlilik birliğini devam ettirmeye davet etmesi  gerekir. Davalıların anlaşıp yuvalarını kurtardıklarını beyan etmeleri  hukuki anlamıyla sulh olduklarının kabulünü gerektirmez. Avukatlık  Kanununun 165 maddesinde “sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf  avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen  sorumludurlar.” hükmü mevcut olup az yukarıda açıklanan nedenlerle dava  konusu avukatlık ücretinden davalı İbrahim'in bu yasa maddesi gereği  sorumlu tutulması mümkün değildir. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı   İbrahim hakkında açılan davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine  karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirmeyle bu davalı hakkında da  davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı  olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda  açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,  peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi  uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.2.2014 gününde  oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dosyadaki  yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici  nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik  bulunmamasına göre usul  ve  yasaya uygun olan hükmün onanması gerektiği  kanaatindeyiz.
kararara.com