TÜRKİYE’DE İŞÇİ AVUKATLIK                       İstanbul Barosu, İşçi Avukatlar Platformu ve Yargıçlar Sendikası’nın ortaklaşa düzenledikleri ‘Türkiye’de İşçi Avukatlık’ konulu panel 18 Kasım 2014 Salı günü saat 19.30’da Baro Konferans Salonunda yapıldı. Paneli yöneten Av. Işıl Batmaz,  2008 yılından bu yana tartışılan işçi avukatlığın, bugün kavram  tartışmasından çıkarak statüye kavuştuğunu ve işçi avukatların sosyal ve  ekonomik haklarını güvenceye almak için yasal bir düzenlemeye doğru  gidildiğini söyledi. Batmaz, bu çerçevede Türkiye Barolar Birliğince  hazırlanan, Genel Kurulca kabul edilerek yürürlüğe giren, ancak yapılan  itirazlar sonucu Danıştay tarafından yürürlüğü durdurulan Tip  Sözleşme’nin buna bir başlangıç olduğunu bildirdi.  Işıl Batmaz, mazereti nedeniyle konuşmacı olarak toplantıya katılamayan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Başar Yaltı’nın  mesaj gönderdiğini belirtti ve mesajı okudu. Yaltı, mesajında  kendisinin de katkı verdiği Tip Sözleşmenin hazırlık çalışmaları ve daha  sonraki gelişmeler hakkında bilgi verdi.  Yaltı,  avukatlık mesleğinin bir mücadele mesleği olduğunu belirtti ve hiçbir  karamsarlığa kapılmadan işçi avukatların sorunlarını çözünceye kadar  mücadelenin süreceğini hatırlattı. İşçi Avukatlar Platformu adına konuşan Av. Pelin Pınar Kaya,  işçi avukat tanımını başlangıçta kabullenmenin zor olduğunu, bu  avukatların ekonomik ve sosyal hakları için mücadele verdiklerini, bu  mücadelenin sömürü düzeni ve yıkım projelerine karşı da devam ettiğini  bildirdi. Tip Sözleşmenin sorunları tam çözmediğini, ancak önemli  değişiklikler getirdiğine dikkat çeken Kaya, piyasalaşan hukuk  sisteminin mağduru olmak istemediklerini belirterek mücadeleye devam  edeceklerini anlattı.  İstanbul Barosu adına konuşan Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hasan Kılıç da,  baro  yönetiminin bağlı çalışan avukatların sorunlarıyla yakından  ilgilendiğini, Tip Sözleşme çalışmalarının alt yapısının İstanbul  Barosunda hazırlandığını, son aşamada Danıştay’ın yürütmeyi durdurma  engeliyle karşılaşıldığını bildirdi. Buna rağmen geri adım  atmayacaklarının altını çizen Kılıç, avukatları bağlı çalışmaya iten bu  durumun ülkenin ekonomik ve siyasal sistemiyle ilgili olduğunu, “hak, hukuk ve özgürlüklerden söz etmek istiyorsak savunmayı güçlendirmek gerekir”  dedi. Avukatların sosyal ve ekonomik hakları sağlanmadığı zaman  sorunlar çıkacağını, CMK ve Adli Yardım çalışmalarını yürüten  avukatların son zamanlarda hak kaybına uğradıklarını hatırlatan Hasan  Kılıç, “Bir ülkede 122 hukuk  fakültesi, 84 bin avukat, 45 bin hukuk öğrencisi varsa, sorunun  kaynağını başka yerde aramamak gerekir. Avukatın bağımsızlığı  sağlanmadığı, ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmediği takdirde bağlı  çalışan avukat sayısı daha da artacaktır” dedi.   Yargıçlar Sendikası adına konuşan Yargıç Tamer Akgökçe,  ülkede uygulanan vahşi kapitalist sistemde işçi avukatlığın kabul  edilen değil dayatılan bir sistem olduğunu, bu sistem sürdükçe işçi  avukat sayısının ve sorunlarının da artacağını söyledi. Akgökçe, “İşçi  avukatların ekonomik ve sosyal haklarına ilişkin mücadeleyi sürece göre  yapmak lazım. Süreç, işçi avukatları sendikal mücadeleye mecbur  bırakıyor, buna hazır olmak gerekiyor” dedi. Yargıç Akgökçe  konuşmasının ikinci bölümünde YARGISEN’in kuruluş ve kapatılışı,  Yargıçlar Sendikası’nın kuruluş çalışmaları ve faaliyetleri hakkında  bilgi verdi. Tamer Akgökçe, adliyelerde yargısal faaliyetin hâkim,  savcı, avukat üçlüsüyle yapıldığını, iş yeri demokrasisi için bu üçlü  bileşen ve adliyelerdeki emekçilerin oluşturduğu bir kurul tarafından  adliyelerin yönetilmesi görüşünde olduklarını belirtti ve “üreten biziz, yöneten de biz olmalıyız” dedi.   






































