Önce, Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan, Pazartesi günü siteye konulan bir duyurudan bahsedeyim. "Ek ilan" başlığında.
İlan metni avukatlık mesleğinden idari yargı hakim adaylığına ve adli yargı hakim ve savcı adaylığına geçmek isteyenler için bu ay içinde yapılacak yazılı sınavların ertelendiğinden bahsediyor. Her iki sınav Aralık ayının sonuna ertelenmiş.
Metinde sınavlara başvuruda bulunanların haklarının saklı olduğu, bunun yanında yeni başvuruların da alınacağından bahsediliyor.
Peki, var olan hakim ve savcı kadrolarından bir türlü istediği "verimi” alamayan, bunun için kendi "teşkilat yöneticilerini” avukatlıktan hakim ve savcılığa taşıyan, böylece kadrolaşmasını tamamlamak isteyen AKP neden sınav erteliyor? Bunda bir gariplik yok mu?
Ek ilan metnini okuduğunuzda, yeni başvuruların yolunun açıldığını da anlıyorsunuz. Ama bunun için sınav ertelenmesine gerek var mı? Kontenjanı artırırsınız, sorun çözülebilir.
O zaman bu sınav ertelemesi neden?
Bunun yanıtını şu anda TBMM gündeminde bulunan bir kanun teklifinde bulabiliyoruz: Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi.
Kanun teklifinin bir yanı Yargıda Birlik Platformu'nun HSYK seçim sürecinde dillendirdiği taahhütlerini yerine getirmek için hazırlanmış. Vaat edilen hakim ve savcı maaş zammı ile disiplin affı bu teklifte yer alıyor.
Ancak hedeflenen çok başka.
Kanun teklifinin 10. maddesi sınavın neden ertelendiğini bize açık olarak gösteriyor. Avukatlıktan, hakim ve savcılığa geçiş için avukatların en az beş yıl fiilen çalışmış olma koşulu iki yıla indiriliyor. Meclis gündemine geliş tarihi ise 14 Ekim 2014. HSYK seçimlerinden hemen iki gün sonra.
Görünen o ki, AKP yargıda cüretkar bir kadrolaşmaya gidecek.
Aynı kanun teklifinin diğer bir yanı ise yeni dönemin "yasal" hazırlıklarının önemli bir ayağı. "İç Güvenlik Reformu" olarak sunulan bu hazırlıklar sıkıyönetim halinin sürekleşeceğinin işaretlerini veriyor.
Aramalarda "kuvvetli şüphe"den "makul şüphe"ye geri dönüş, iletişimin dinlenmesi kararlarının verilmesinin ağır ceza mahkemelerinden sulh ceza hakimliklerine devri, avukatın savcılık aşamasında dosya incelemesinin kısıtlanması, katalog suçların yeniden düzenlenmesi de bu kanun teklifinde yer alıyor.
Teklifte yer alan, savcıların bir kez daha asliye ceza mahkemelerinden çıkarılmasına yönelik düzenleme ise, sanki yapılanlar için zerre kadar hukuki bir gerekçe ve gerçeklik aranmadığına yönelik bir örnek gibi konulmuş.
Sulh ceza hakimliklerinin oluşturulmasını bu döneme dair yasal düzenlemelerin başlangıcı olarak alabiliriz. Geçtiğimiz haftalarda HSYK seçimlerini kazanan AKP önemli bir virajı da almış oldu. Şimdi "iç güvenlik reformu" adını verdikleri düzenlemeler ile "sivil sıkıyönetimin" yasal zeminini hazırlıyorlar.
Yeni hakim ve savcılar ise bu düzenlemelerin tereddütsüz uygulayıcısı olacaklardır. Tabi yeni HSYK'nın gözetim ve kollaması altında.