Genç Avukatlardan olan İstanbul Barosu mensubu Av.Erdost Balcı, bugün İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesinde "yürütmeyi durdurma istemli" dava açtı. Avukat Erdost Balcı, Baro Başkanlığı seçimlerinde uygulanan ve Avukatlık Kanunu’nun 90, 96 ve 114. Maddelerinde yer alan 5 yıl, 10 yıl kıdem şartının Anayasamızın 2, 13 ve 135. maddesine aykırı olduğu ve işbu maddelerin gerekçesi ile çeliştiğini ifade etti. İşte Av. Erdost Balcı' nın dilekçesinin tam metni...
Davacı : Av. Erdost BALCI-Avukat/İstanbul Barosu (T.C. No: -------------------) Tercüman Sitesi A-2 Blok Kat:5 Daire:21 Cevizlibağ/İstanbul Davalı : İstanbul Barosu Başkanlığı Davanın Konusu :İstanbul Barosu Başkanlığı’nın kanunen yapılması zorunlu olan 18-19/10/2014 tarihindeki Baro Başkanlığı seçimlerinde uygulanan ve Avukatlık Kanunu’nun 90, 96 ve 114. Maddelerinde yer alan 5 yıl, 10 yıl kıdem şartının Anayasamızın 2, 13 ve 135. maddesine aykırı olduğu ve işbu maddelerin gerekçesi ile çeliştiği iddiası taşıyan “Seçimlerin Yürütmesinin Durdurulması” talepli Anayasaya aykırılık dilekçemdir. Açıklamalar : Olayın Özeti ve Yürütmenin Durdurulması Talebi Hk. Beyanlarım Anayasaya aykırı olduğunu iddia Ettiğim Kanun Maddeleri Anayasaya Aykırılık İddiama İlişkin Gerekçelerim Davaya Konu Maddelerin Gerekçesine İlişkin Beyanım Hukuki Nedenler: T.C Anayasası, Av.K, İ.Y.U.K ve ilgili diğer mevzuat. Deliller : Dilekçe ekleri ve diğer kanuni deliller. Netice’i Talep : Ayrıntılı olarak izah edilen ve re’sen gözetilecek sebeplerle söz konusu kanun maddelerinin uygulanması Seçme ve Seçilme Hakkımı ihlal edeceğinden bu konudaki iddiamı ciddiye alarak; Ekler
İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ’NE
Yürütmeyi Durdurma İstemlidir.
Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sokak No:7 Beyoğlu/İSTANBUL
Davaya Konu İşlem : 15/08/2014 tarihli 58046-58052 sayılı başvurularımın reddine ilişkin
kararlar.
2- İstanbul Barosu kanunen 18-19/10/2014 tarihlerinde seçimli olağan genel kurul yapacaktır. Ben ek-2’de sunduğum dilekçelerden de göreceğiniz üzere “Baro Başkanı” ve “İstanbul Barosu Delegesi” olmak amacıyla bir başvuru yaptım. İstanbul Barosu söz konusu başvuruma karşı Ek-3’de sunduğum cevabı tarafıma gönderdi. Cevapta özetle; başvurunun muhatabının seçimden 15 gün önce kurulacak olan sandık olduğunu ancak bu sandığa başvuru yapsam dahi aşağıda anayasaya aykırılıklarını izah edeceğim kanun maddelerinden dolayı başvurumun kabul edilmeyeceğini zımnen söylemiştir.
3- Anayasa Mahkemesi 2012/128 Esas ve 2013/1 Yürütme Durdurma sayılı kararı ile benzer bir olayda yürütmenin durdurulmasına hükmetmiştir. Devamında ilgili dosyayı esastan görüştüğünde ise işbu davaya benzer pek çok Anayasa maddesine dayanarak ilgili kanun maddelerini de iptal etmiştir. (Ek-4)
4- Söz konusu seçimlerin yürütmesinin durdurulması benim delege ve baro başkanı adayı olmak suretiyle kullandığım “Seçme” ve “Seçilme” hakkım için önemlidir. Şayet mahkemeniz aşağıda gerekçelerini sayacağım Anayasa’ya aykırılık iddialarımı ciddi görür ve konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaksa bu durumda yürütmenin durdurulması kararının verilmesi zorunlu olacaktır.
5- Baro organlarının seçimine ilişkin işlemler ve esaslar Avukatlık Kanunu’nun 90, 96 ve 114. maddesinde düzenlenmiştir.
a. Madde 90: “Yönetim Kurulu üyeleri levhada yazılı ve avukatlıkta en az beş yıl kıdemli olan avukatlar arasından seçilir. Üye sayısı yüzden az olan barolarda beş yıllık kıdem şartı aranmaz.”
b. Madde 96: “Baro başkanı, levhada yazılı ve avukatlıkta en az on yıl kıdemli avukatlar arasından gizli oyla seçilir. Üye sayısı yüzden az olan barolarda kıdem şartı aranmaz.”
c. Madde 114: “Türkiye Barolar Birliğinin en yüksek organı Genel Kuruldur. (Değişik: 2/5/2001 - 4667/61 md.) Genel Kurul, baroların avukatlıkta en az on yıl kıdemi olan üyeleri arasından gizli oyla seçecekleri ikişer delege ile kurulur” demektedir.
Özetleyecek olursam; şu anki yasal mevzuata göre Baro Başkanı veya Baro Delegesi olmak için avukatlıkta geçecek 10 yıllık kıdem; Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu üyesi olmak için 5 yıllık kıdem şartı aranmaktadır.
6- Ülkemizdeki sınav ve üniversite sistemine baktığımızda bir öğrenci ancak 18 yaşında hukuk fakültesini kazanır ve hiç dönemini uzatmadan tüm derslerini başarı ile tamamladığında 22 yaşında hukuk fakültesinden mezun olabilir. 1 senelik avukatlık stajından sonra en erken 23-24 yaşında avukat olmaya hak kazanır.
7- Mevcut avukatlık kanunu sistematiği avukatlığa münhasır kılınan işlerin hiçbirini belli bir kıdem şartına bağlamamıştır.
24 yaşında avukat olan bir kişinin kanunen Danıştay’da, Yargıtay’da veya Ağır Ceza Mahkemelerinde davaları takip etmesinde veya diğer avukatlığa münhasır kılınmış işleri yapmasında hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. 24 yaşında avukat olan bir kişi 1-2 sene içerisinde belki 10 yıllık kıdemi olan avukattan daha fazla “avukatlık” yapıyor iken iş baro seçimlerine geldiğinde “5 yıllık, 10 yıllık” kıdem şartı aranması demokratik hukuk devleti ve eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
8- Söz konusu maddelerin amacı “tecrübe, deneyim vs” şartlar olarak görünse de; 1 yıllık avukatlık stajını bitiren fakat fiilen 10-15 yıl hiç avukatlık yapmamış kişilerin Baro Başkanı/Yönetim Kurulu Üyesi/Delege olması sıkça rastlanılan bir durumdur.
9- Ülkemizde parlamentoda halkı temsil için milletvekili olma yaşı 25 iken baro başkanı/delegesi olma yaşının 34; Yönetim/Denetim/Disiplin Kurulu üyesi olma yaşının 29 olması Seçme ve seçilme hakkımı ihlal etmektedir.
10- Davaya konu Avukatlık kanunu maddeleri ile bu Anayasa hükmü birlikte düşünüldüğü zaman çıkacak olan sonuç “25 yaşında ve baro seçimine aday olma yeterliliğine sahip bir kişi: milletvekili olup Yasama faaliyetine katılabilir hatta Avukatlık Kanunu’nun değiştirilmesine ilişkin teklifin altına imza atabilir hatta bu konuda oy kullanabilir ancak 34 yaşından önce baro başkanı olamaz.”
Şüphesiz ki bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi Anayasada düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin de özüne dokunmaktadır.
11- Anayasa Mahkemesi 2012/128 Esas ve 2013/1 Yürütme Durdurma sayılı kararı ile benzer bir olayda yürütmenin durdurulmasına hükmetmiştir. Devamında ilgili dosyayı esastan görüştüğünde ise işbu davaya benzer pek çok kanun maddesini şu gerekçelerle iptal etmiştir:
· Demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır. Demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür, genel, eşit ve gizli oya dayalı, hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır. Bu şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup, buna ilişkin yasaklar “demokratik hukuk devleti ilkesi”yle bağdaşmaz.” · Anayasamızın 135. Maddesine göre meslek kuruluşlarının kuruluş ve işleyişlerinin demokratik esaslara uygun olması amaçlanmıştır. Demokratik devlet ilkesinin ise olmazsa olmaz koşulu hiç kuşkusuz seçimlerdir.
· … gibi görevlere “seçilme hakkı” demokratik bir haktır. İptali istenen kurallarla, Anayasa’nın 135. maddesinde öngörülmeyen ve madde gerekçesiyle çelişen, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün değildir.(Bkz. dilekçemin 12. maddesi)
· Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. (Anayasa Md. 13)
· Hukuk devletinde kanun koyucunun, yalnız kanunların anayasaya değil evrensel hukuku ilkelerine uygun olmasını sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır. … hukuk devleti; hak ve özgürlükleri güvenceye alan devlettir. Kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfi davranmaması gerekir.(Anayasa Md.2) · Kamu kurumu niteliğinde olsa da sivil toplum örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından Anayasa’ya aykırılık oluşturur.” Demiş, bir kısım üyeler ise bu karara farklı gerekçeler ile katılmışlardır.
· Anayasa’nın 135. maddesinde öngörülen düzenleme uyarınca, oda ve borsa organlarında başkanlık yapacakların, kanunda gösterilen usullere göre seçilecekleri açıktır. Ancak bu yetki, seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup, seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemektedir. Kanunla seçim konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik hukuk devletiyle bağdaşır olması gerekir. (Anayasa Mahkemesi 2012/128 E. 2013/7 K.) (Ek-4)
Gerekçede bahsedilen ‘Mer’i kanun olan 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nun maddelerine ve gerekçesine bakıldığında ise yürürlükteki kanunda mevcut olan 5 ve 10 yıllık kıdem şartlarının aranmadığı görülecektir.
Özetle 1136 sayılı kanunun gerekçesi ile maddesi çelişmektedir. Mer’i kanun ile aynı denmesine rağmen seçme ve seçilme hakkını kısıtlayıcı hükümler mevcuttur.
· Davalı idare tarafından başvurum üzerine verilen … sayılı red işlemlerinin öncelikle Anayasamıza aykırı olması sebebiyle iptalini, yukarıda saydığım ve re’sen gözetilecek kanun maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu iddiamın ön mesele olarak Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasını,
· Bu süre zarfında zımni red kararının seçimlere ilişkin tüm işlemlerin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINI, · Delegelik ve Yönetim Kurulu adaylığı başvurularımın bağlantı sebebiyle aynı dosya kapsamında görülmesini,
· Seçimlerin 18-19/10/2014 tarihlerinde olması nedeniyle YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararının ivedilikle görüşülmesini talep ederim. 15.10.2014.
Av. Erdost Balcı
Ek-1: Kimlik Fotokopim
Ek-2: Adaylık Başvuru Dilekçem
Ek-3: Baronun Cevabı
Ek-4: Anayasa Mahkemesi’nin Emsal Kararı