Carlos Latuff… Ben bu ismi, Che ‘nin o meşhur fotoğrafını kefiyeyle tasvir ettiği zaman duymuştum
SÖYLEŞİ: SELÇUK ÖZBEK
Carlos Latuff… Ben bu ismi, Che ‘nin o meşhur fotoğrafını kefiyeyle tasvir ettiği zaman duymuştum. İkinci İntifada’nın 2. yılıydı, sene 2002’ydi. Latuff’tan çok Che’nin kefiyeli hali dikkatimizi çekmişti. Latuff, ilerleyen yıllarda da çok önemli karikatürlere imza attı. Şimdi adı her ne kadar Filistin’le ilgili çizgileriyle gündeme gelse de, Tahrir’den Gezi’ye, Tamillerden Kürtlere, Obama’dan kafasına ayakkabı atılırken tasvir edilmiş ‘Padişah Erdoğan’a kadar pek çok konuyu işliyor.
Karikatürlerinde savaşa, şiddete dikkat çeken ve barış, kardeşlik gibi mesajlar veren Latuff, Uluslararası Holokost Karikatür Yarışması’nda ikinci olan eserinde, yaşlı bir Filistinliyi toplama kampı kıyafeti içinde tasvir edince Siyonistlerin hedefi haline gelmişti. Karikatürleri yaygınlaştıkça işin rengi değişti ve Bahreyn, Mısır gibi ülkelerden bile ölümle tehdit edenler oldu. Zira Latuff’un çizgileri, Siyonizm karşıtlığını olduğu kadar antiemperyalizm, antikapitalizm ve işbirlikçi iktidarlara olan karşıtlığı da içeriyor.
30 Kasım 1968’de Brezilya’da Rio de Janerio’da doğan Latuff, daha çocukken sanatçı olmayı hayal ediyormuş. Bütün vaktini, 2000’lerin başına kadar vaktini TV başında geçiren çocukların anımsayacağı Hanna Barbera çizgi filmleri izleyerek geçirirmiş. Latuff’un diğer hayali ise karikatürlerini direnenlere miras olarak bırakmakmış. Bu nedenle birçok yere çizmekle birlikte her çizgisi için ücret almıyor, yalnızca geçimini sağlamaya yetecek kadar kazanıyor Latuff. “Eserlerini kullanabilir miyiz?” diye sorduğumda, “İstediğin her karikatürümü kullanabilirsin” diye yanıtlıyor. Kendisi bu sıralar gerçekten çok yoğun olduğu için teklifimi kırmamak adına sorularımın yalnızca bir kısmını yanıtlayabileceğini söyledi. 5 soru olsa da yanıtladığı için teşekkür ediyorum. Kendi adıma daha uzun bir röportaj yapma sözü vererek röportajı okurun ilgisine sunuyorum.
» Dünyanın bir ucundan diğer ucunda yaşanan olayları çiziyorsun. Latuff’un çizgilerini kendi ülkesinin dışına taşıran duygu nedir?
Lübnan’da bulunan bir Filistin Mülteci Kampı’na gitmiştim. Oraya girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey Brezilya’daki gecekondu mahalleleriyle benzerliğiydi. Bunu görünce, farklı ülkelerde, farklı diller, dinler ve kültürler içinde yaşasak da düşmanlarımızın aynı olduğunu fark ettim. Brezilya’daki işçileri sömüren şirketler Afrika ve Asya’da da aynı sömürüyü uyguluyor. Yerli halklar Brezilya’da da, Şili’de de kötü muamele görüyor. Kürtler, Tamiller, Rohingyalar farklı ülkelerde benzer şiddete maruz kalıyor. Bu yüzden halklarla enternasyonalist bir dayanışmaya inanıyorum.
» Politik karikatürün doğası gereği karikatürlerinde tespit ve sonuçlar da yer alıyor. Yalancı Medyanın hâkimiyeti de ortada. Bu uzak ülkelerle ilgili karikatür yaparken ne tür kaynaklara başvuruyorsun?
İnternet sayesinde inanılmaz boyutlarda bilgiye erişebiliyorum, ancak bunları filtrelemem gerekiyor. Bütün kaynakları dinler, değerlendirir ve satır aralarına bakarım. Sosyal medya sayesinde hareketin göbeğinde veya cephede yer alan insanlara erişip doğrudan bilgi alma imkânım da arttı. Bu sayede daha iyi ve hatasız bir perspektif geliştirebiliyorum.
» Uluslararası Holokost Karikatür yarışmasında ikinci olan çalışman nedeniyle Holokost’u inkar etmekle suçlandın. Hem Holokost’u eleştirmek hem de İsrail’in Filistin’de yürüttüğü vahşeti ve mekân-kırımı eleştirmek mümkün değil mi?
Nazilerin milyonlarca insanı öldürdüğüne inanmakta herhangi bir zorluk çekmiyorum. Örneğin Rusya’da yaptıklarına bakın. Benim için Nazilerin Holokost’u gerçekleştirdiği tarihsel bir olgudur. Benim karşı çıktığım şey ise Holokost’un, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip İsrail tarafından manipüle edilerek, sonsuz mağduru oynamalarını sağlayan bir araç haline getirilmesi. Bu sayede kendilerini kötü, çirkin Araplara karşı savundukları imajını yaratıyorlar. Benim ödül alan karikatürümde toplama kampı üniforması giyen yaşlı bir Filistinli vardı. Ben bu karikatürle hem Holokost’un varlığını bir kere daha onaylıyor, hem de Filistinlilerin maruz kaldığı katliam ile paralelliğini gösteriyorum.
» Diktatörlerle ilgili ne düşünüyorsun? Özellikle Türkiyeli olanla ilgili fikrini merak ediyorum.
Günümüzün en başarılı diktatörleri, sahte demokrasi rejimlerindeki diktatörlerdir. Örneğin Türkiye’de, anladığım kadarıyla, seçimlerin varlığı gösterilerek demokrasinin olduğu söyleniyor. Demokrasinin varlığını ölçmede en büyük kriter olarak sandık kullanılıyor. Bu mantığa göre Beşar Esad da bir demokratik lider, zira Suriye’de seçimler var. Siyasi partilerin kapatıldığı, gazetecilerin hapiste olduğu, internetin sansürlendiği, F tipi hapishanelerin olduğu Türkiye’ye nasıl demokratik dendiğini anlayamıyorum.
» Geçimini sağlamak dışında maddi bir çıkar beklemeksizin çiziyorsun. Çıkarları için iktidarlarla iyi ilişkiler kuran sanatçılarla ilgili fikrin nedir?
Her meslekte rüşvetçi kişiler olabilir ama itiraf etmeliyim ki en sık rastlandığı meslek siyasetçilerdir.
Çeviren: Onur Erem