CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı iken İsmailağa ve Gülen cemaati hakkında kapsamlı soruşturmalar yürütürken Ergenekon örgütü üyeliği iddiası ile makam odası basılmış, önce gözaltına alınmış, ardından da tutuklanmıştı. Hakkında açılan dava Yargıtay’da sürmekte. Dört yıl önce cemaatleri hedef alan soruşturması sırasında başına gelmeyen kalmayan Cihaner ile Emniyet içindeki ‘Gülenci’ yapıya yönelik başlatılan son operasyonu değerlendirdik. Cihaner’in değerlendirmeleri şöyle:
‘Ne adalet, ne hesaplaşma’
“Bir kere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın açıklaması dışında elimizde ciddi veri yok. Suçlamalar belli değil. Ancak şu ana kadar yaşananlardan çıkardığım sonuç şu: Bu yargıda ve güvenlik bürokrasisinde örgütlenmiş olan cemaat yapılanmasının daha önce işledikleri ileri sürülen suçlara yönelik etkin bir soruşturma değil. Bundan ne adalet çıkar ne de geçmişte yapılan haksızlıkların hesabı sorulur.”
‘Hani kumpas iddiaları?’
“İçinde Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Erzurum-Erzincan, Askeri Casusluk KCK davalarında yapılan hukuksuz eylemlere ilişkin bir şey var mı? Yok. O davalardaki usulsüzlükler, haksızlıklarla ilgili yüzlerce delil yıllardır ortada duruyor. Dönüp bakan var mı? Yok. Onlarla ilgili etkin, kamuoyunu tatmin edecek soruşturma yapmadılar, yapmıyorlar. Yerine zorlama bir ‘casusluk’ iddiasıyla götürmeye çalışıyorlar.”
Çete içi kavga
“Bu aslında bir nevi ‘çete içi kavga’. Çete iki fraksiyona ayrıldı. Hükümet şimdi her ikisinin de canını yakacak işlere girmiyor. Onun yerine sadece ucu kendisine dokunan 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları gibi, MİT soruşturması gibi ortaklıklarının bozulduğu döneme ait olayları soruşturuyor.”
‘Hükümete ilişmeyin’ mesajı
“Bu soruşturma ile cemaate ‘hükümete ilişmeyin’ mesajı veriliyor. Bu ülkede askerleri, yargıçları, sendikaları, avukatları, gazetecileri, öğrencileri ve muhalefeti dinleyebilir, bunları servis edebilirsin. Yıllarca içeride yatırabilirsin. Bu yüzden insanlar intihar dahi edebilir. Buna bir şey denmez. Ama iktidarı ve ona yakın insanları dinlemeyeceksin. Verilen mesaj bu. Göstermelik kelepçe takma gibi hareketler de ‘Bize ilişirseniz başınıza gelecek budur’ demekten başka bir şey değil.”
‘Hazin savunmalar’
“Gözaltına alınanların tavırları da hazin. Aynısını birkaç yıl önce onlar da başkalarına yaptı. Şimdi o dönem suçlananların haklı olarak kullandıkları argümanları bunlar kullanıyor. Mesela kelepçe takılmasını, gece yarısı aramayı eleştiriyorlar. Evlerinde dijital materyal konacağından endişe duyuyorlar. Çünkü aynısını onlar yaptılar.”
‘İki taraf da ak değil’
“Bu kavganın her iki tarafı da sütten çıkmış ak kaşık değil. Bir taraf, yani cemaatçi polisler, yapılanların tümünün hırsızlıkları örtmek için yapıldığını ileri sürerken ak değil. Diğer tarafı yani hükümet de, paralel bir yapının tek derdinin hükümeti indirmek olduğunu savunurken ak değiller.”
‘Adil yargılama olmalı’
“Bu kavgada bizler her zaman hukuktan yana duran üçüncü bir bakış açısı ile hareket etmeliyiz. Ben bir hukukçu olarak tabii ki yargıyla muhatap olan herkese adil bir yargılama süreci diliyorum. Türkiye’de yargının sorunlarına bir bütünlük içinde yaklaşmak ve çözmek zorundayız. Böyle yapılmazsa söylenecek her söz bizi ya hükümet ya da cemaatten birini destekler konuma düşürür.
Cemaatin yargıda ve bürokrasideki örgütlenmelerinden, AKP ile ilgili yolsuzluk davalarına kadar tüm süreci bir bütün olarak ele almak en doğru yaklaşım.”
‘Cemaat de arınmalı’
“Sadece bu operasyona bakarak ‘Şu yanlış, bu yanlış’ demek yetmez. Tabii ki yasa kelepçeyi yasaklamışsa, gece aramayı yasaklamışsa ve bu yapılıyorsa yanlış. Ama dünyanın hiçbir yerinde de güvenlik ve yargı bürokrasisi bu boyutta kapalı bir yapının emrine girmez, Polis sahte deliller koymaz. Savcı lehte delil toplanmasını gözetir. Gizli tanıklarla, uyduruk delillerle insanlar yıllarca hapiste çürütülemez. Yani o kanatta da bir arınma, temizlenme ve özeleştiri yaşanması lazım.”
Cumhuriyet