Gaziantep’te aynı aileden üçü kadın dört kişiyi döven ve yakın mesafeden biber gazı sıkan polislerin yargılandığı davada, hakim insan hakları dersi gibi karar verdi. Hakim gerekçeli kararında, polisin kişileri birer “nesne” gibi dört saat boyunca bir alanda tutamayacağını dile getirdi.
Radikal’den İsmail SAYMAZ’ın haberine göre; “Gaziantep’te, iki yıl önce bir trafik kazasına karışan M.K., iddiaya göre polislerle tartıştı. Tartışma büyüyünce 20 polis, M.K. ve ailenin diğer üyelerini tartakladı. Aileye biber gazı sıkılırken, baba M.K. da elleri kelepçelenerek gözaltına alındı. Şahinbey Polis Merkezi’ne götürülen aile fertleri burada dövülürken, iddiaya göre, teşhis odasına eli arkadan kelepçeli şekilde konulan M.K.’nın yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkıldı. Arabanın kaputundaki kan izleri, darp bulguları ve polis merkezinin kamera görüntüleri üzerine sekiz polis hakkında “yaralama ve hakaret” iddiasıyla, aile için de “memura direnme” suçundan dava açıldı.
DOSYAYI AĞIR CEZAYA GÖNDERDİ
Gaziantep 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Hâkim Orhangazi Ertekin, polislerin bu eylemlerinin TCK’nın 94. maddesi kapsamındaki işkence suçuna girebileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek, dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi.
Hakim Ertekin, 29 Mayıs’ta tamamladığı gerekçeli kararında, M.K.’nın müdahaleyi gerektirecek suç işlediği iddiasının tartışmalı olduğunu belirterek, “Kamu görevlisi sanıkların beyanları kabul edildiği taktirde, müdahale edilen olayda mağdur olduğu belirtilen şahıs hakkında kimlik tespitiyle beyan ve şikayetlerinin alınması gerektiği ve toplanacak delillerin de adliyeye taşınmasının zorunlu olduğu açıktır. Polis memurları bunu yapmamışlardır” dedi.
İşkence suçu ile toplumun kamu görevlileri karşısındaki güvenlik duygusunun ve resmi şiddete karşı koruma talebinin güvence altına alındığını kaydeden Ertekin, şöyle dedi: “Bir kamu görevlisinin, görevini kişiselleştirmesi, adalet ve ödev duygusunun yerini kolaylıkla şiddete kadar taşınabilecek bir kişisel husumet ve hınç duygusuna bırakmasına yol açabilir ve yurttaşların gözaltına alınmasından karakola kadar uzanan önü alınamaz bir şiddet zincirinin doğmasını tetikleyebilir. Belirli ve standart bir adalet ve ödev duygusunun yerini sürekli olarak daha da yoğunlaşan ve birbirini besleyen fiziksel ve manevi şiddetin alması hem görevli polis memurlarını hem de yurttaşları artık kontrol edilemez şiddet sürecinin hem faili hem de mağduru haline getireceği gibi toplumun güvenlik duygusunun da darmadağın olmasına yol açacaktır.”
ONUR KIRICI VE AŞAĞILAYICI
Bu durumun M.K.’nın göz altına alınması, kelepçelenmesi ve zorla karakola kadar götürülmesi bakımından da geçerli olduğunu ifade eden Hakim Ertekin, “M.K.’nın hakareti karşısında derhal tutanak tutularak adli mercilere gönderilmesi yerine zorla kelepçelenmesi ve araca bindirilmesi de kamu görevinin aşılması niteliğinde değerlendirilebileceği gibi aynı zamanda kamu görevinin kişiselleştirilmesi ve bir tür ‘peşin hesap sorma ve infaz’ eğilimi içinde yürütüldüğü şüphesini ortaya çıkaran önemli noktalardan bir başkasıdır. Kelepçelenerek ve zorla göz altına alınan kişinin avukat olması da yaşadığı olayın onur kırıcı ve aşağılayıcı niteliğini daha da artırmaktadır” dedi.
M.K. ve ailesinin karakola girer girmez taşkınlık çıkardığı iddiasının şüphe uyandırdığını kaydeden Hakim Ertekin, aile fertlerinden Yasemin’in zorla telefonunun alındığını, telefonunu geri isteyen kadına ellerin kaldırılması suretiyle hareket edildiğini, yüzüne vurulduğunu ve saçlarının çekildiğini, kadının da yalvararak karşılık verdiğini belirtti. M.K.’nın de elleri kelepçeli haldeyken kamera kaydı olmayan bir odaya konmasının ise “kamu görevlilerinin onur kırıcı ve aşağılayıcı davranış içinde olduğuna dair” şüphe yarattığını belirtti. Ayrıca elleri kelepçeli M.K.’nın odada biber gazına maruz kaldığı, hırpalanmış ve gömleği yırtılmış halde olduğuna işaret eden Ertekin, “Polis M. Emin’in, M. Mahir’in kendisine zarar vermemesi için biber gazı kullandığı savunması ikna edici bir nitelik taşımamaktadır” dedi ve bunun da insanlık dışı ve onur kırıcı olduğunu kaydetti. Hakim Ertekin, dört ayrı kişinin ayrı noktalarda yaşadığı şiddetin sistematik olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Onur kırıcı fiillerin birbirinden farklı yer ve mekanlarda, birbiriyle bağlantılı olarak ve birbirinden farklı kişilere yönelik uygulanması, hakaret, kasten yaralama, tehdit ve biber gazı sıkma gibi birbirinden farklı fiiller olarak zuhur etmesi, 4 saatten fazla bir süreye yayılması ise sistematik ve uygulamaya dönüşen bir hal aldığı şüphesini akla getirmektedir. Bu şiddetin birbiriyle bağlantılı olarak ve farklı mekanlarda aynı şiddet düzeyi devam ettirilerek geliştirilmesi, bu suretle hukuksal prosedür ve muamelelerden yoksun bırakılmaları, hak sahibi yurttaşlar olmaktan çıkarılmak suretiyle adeta birer “nesne” olarak bu dört saat boyunca hukuk dışı bir alanda terkedilmeleri de bu sistematik durumun bir başka maddi göstergesi olarak değerlendirilebilir.”
“YAKIN MESAFEDEN GAZ SIKILMAZ”
Hakim Ertekin, kararında biber gazı kullanımı konusunda polislerin ölçüsüz bir inisiyatif kullanamayacağını, yakın mesafeden gaz sıkamayacağını, Toraks Derneği verilerine göre sağlık bakımından kalıcı hasara yol açtığını belirterek, şunları kaydetti: “Bu noktada, biber gazı kullanımının TCK 94. maddesinde “…bedensel ve ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine..” şeklinde tanımlanan suçun unsurlarını taşıdığı değerlendirmesi yapılabileceği kabul edilmelidir. Biber gazının yersiz, orantısız kullanımının, hem yarattığı maddi sağlık sorunları hem de manevi olarak onur kırıcı niteliği gereği, TCK’nın işkence suçuna ilişkin sistematik ve tanıma uygun düşecek bir görev ve faaliyet biçimi olarak öne çıkan fiillerden olabileceği hususu da ilgili mahkemece değerlendirilmelidir.”
Haber Kaynağı: Radikal/İsmail SAYMAZ-26.06.2014