Radikal.com.tr -                  Anayasa                Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AYM'nin Balyoz ve Hanefi  Avcı davalarının kararlarının gerekçesine ilişkin konuştu. Kılıç, "Adil  yargılanma hakkı ihlal edilmiştir, bunun giderilmesinin tek yolu,  yargılanmanın yenilenmesidir, başka yolu yok!" dedi. 
Hürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol, Haşim Kılıç'ın Balyoz davası  kararına ilişkin açıklamalarını "Balyoz yeniden" başlığıyla bugünkü  köşesine (20 Haziran 2014) taşıdı: 
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz ve Hanefi Avcı davalarına ilişkin kararlarının gerekçesini Başkan Haşim Kılıç’a sordum. 
Zira açıklanan kararlar çok kısa. Sayın Kılıç’ın verdiği bilgileri okurlarımla paylaşıyorum. 
İKİ ÖNEMLİ TANIK
Açıklanan kısa karara göre, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök  ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın dinlenmemiş olması “adil  yargılanma hakkının ihlali”dir. 
Dosyada dinlenmeyen başka tanıklar da var; bu ikisinin neden önemli olduğunu Sayın Kılıç şöyle anlattı: 
“Mahkeme kararında darbe teşebbüsünün yapıldığı fakat gerçekleşmesini  Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org.  Yalman’ın önlediği açıkça belirtiliyor. Mahkeme bu bilgiyi nereden  öğrenmiş, kanıtları nedir? Dosyada bunu gösteren bir belge yok. Bu  durumda Özkök ve Yalman’ı tanık olarak dinlemek, onlara sormak  gerekirdi. Mahkeme kararında bu kadar önemli oldukları belirtilen Özkök  ve Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi belki de davanın esasını  etkileyecekti. Bu bakımdan, savunma tarafı da istediği halde bu iki  önemli tanığın dinlenilmemiş olmasını, ihlal kabul ettik.” 
Kılıç’ın bu sözleri yorumu gerektirmeyecek kadar açık. 
DİJİTAL DELİLLER
Kılıç’ın sözleri şöyle: 
“Biz dijital deliller geçerlidir veya geçersizdir diye bir inceleme  yapmadık, karar vermedik. Bu konu tamamen Yargıtay’ın yetkisi  dahilindedir, bizim yetkimiz yoktur. Bizim yaptığımız inceleme,  mahkûmiyete esas olacak kadar davada önemli olan dijital delillerin  mahkemede yeterince tartışılmamış, savunmanın yaptığı şikâyetlerin  giderilmemiş olmasıdır.” Yani sadece usul açısından. 
Kılıç, dijital deliller konusunda dosyada çok sayıda teknik rapor  bulunduğunu söyledi: Bunların 4’ü “bilirkişi raporu”, diğerleri  savunmanın mahkemeye sunduğu “uzman raporları”. Aralarında önemli  çelişkiler var. Mahkeme, uzman raporlarına “taraflı, hâkimin yetkisine  müdahale niteliğinde” diyerek itibar etmemiş. Halbuki çelişkileri  gidermek için nihai teknik inceleme yapılması gerekirdi. 
Sayın Kılıç, mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararının gerekçesinde “delillere atıf yapılırken çelişkiler olduğunu” da belirtti. 
YENİDEN YARGILAMA
Sayın Kılıç’ın belirttiği önemli bir husus da şu: “Tanık dinleme ve  delillerin tartışılmasındaki noksanlar, 236 sanığın tamamının durumunu  etkileyebilir niteliktedir.” 
Onun için, dosyanın tümü bakımından “adil yargılanma hakkının ihlali” söz konusudur. 
Bundan sonrası? Sayın Kılıç’ın cevabı: 
“Adil yargılanma hakkı, bu iki noktada ihlal edilmiştir. Bunun  giderilmesinin tek yolu, yargılanmanın yenilenmesidir, başka yolu yok!” 
Onun için “kısa karar” süratle yazıldı, ”ilgili mahkemeye” gönderildi. 
Anayasa Mahkemesi’nin kararı davanın tümünü kapsadığı için, 4. Ağır                  Ceza                Mahkemesi sanıkların tümü için tahliye kararı verdi. 
HANEFİ AVCI
Anayasa Mahkemesi’nin Hanefi Avcı hakkındaki kararının gerekçesi, “uzun  tutukluluk”tur. Dosyası Yargıtay’da bulunan Hanefi Avcı’nın bu kadar  tutuklu bulundurulması “adil yargılanma hakkının ihlali” olarak görüldü.  
Gerçekten, dosya tamamlanmış, Yargıtay’a gelmiş, delilleri karartma söz  konusu olamaz. Hanefi Avcı gibi bir şahsiyet, tahliye edilince yasadışı  eylem mi yapacak?! 
Avcı’nın bugüne kadar tutuklu bulundurulması hata idi. 
EVRENSEL HUKUK
Türkiye                olarak “evrensel hukuk, tarafsız yargı, adil yargılanma  hakkı” gibi yüksek hukuki değerlerin önemini yaşayarak öğreniyoruz. 
Bunda Anayasa Mahkememiz öncü rolü oynamaktadır. Zira 2010  referandumuyla Anayasa Mahkemesi evrensel hukuka göre yapılandı,  kararlarını da AİHM içtihatlarına göre veriyor. Hükümeti sinirlendiren  iptal kararlarını da, bireysel başvuru kararlarını da. 
AİHM ile yapılan mutabakatın süresi dolduğunda, inanıyorum ki, Türk  Anayasa Mahkemesi de Alman, Fransız, İspanyol anayasa mahkemeleri gibi  “Evrensel hukuku uyguluyor” denilerek onurlandırılacaktır. 
Bu Türkiye’nin de onuru olacaktır. 
Tarafsız ve bağımsız yargıyı savunma konusunda herkes Anayasa  Mahkememizi emsal almalıdır, bağımsızlığını hayli zedeletmiş olan HSYK  dahildir buna. 
radikal