Hükümet Torba Yasa ile Avukatlık Sınavını Engellemeye Çalışıyor.

~ 19.06.2014, Yeni Yaklaşımlar ~

SİYASAL İKTİDAR – AVUKAT – TORBA YASA

İstanbul Barosu olarak; siyasal iktidarın avukatlara bakış açısı konusunda hiçbir zaman yanılmadık. Zaman zaman, bazı meslektaşlarımızı bu temeldeki düşüncelerimiz konusunda inandırmakta güçlük çeksek bile, iktidarın mesleğimize yeni bakış açıları geliştirirken gündeme getirdikleri , bizim için hiçbir zaman sürpriz olmadı.

12.06.2014 günü (dün) de, yine hiç de sürpriz olmayan bir başka gelişme daha yaşandı.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen ve alt komisyona havale edilen;  özü itibariyle Soma faciasının yaralarının sarılması amacıyla gündeme gelen “torba tasarı” niteliğindeki “İş Kanunu ile Bazı KHK’lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”na eklenen iki madde ile iktidar, avukatlara ilişkin bakış açısını bir kez daha somutlaştırmış oldu.

Bu tasarının dün gece tamamlanan görüşmeleri sonucunda; (a) Avukatlık Yasasının 182. Maddesi değiştirilmek suretiyle, yönetmelikle sınav getirilmesi engellenirken, diğer yandan da (b) Sosyal Güvenlik Kurumunun vekalet pullarından muaf olduğu düzenlemeleri getirilmektedir.

Gece yarısı, ilgisiz bir yasal düzenlemenin yapıldığı sırada, tümüyle “rövanş” duygusuyla getirilen bu türden iki yeni değişiklik, sadece kapsadığı alanla ilgili olmakla kalmayan, onun ötesinde de anlamlar taşıyan, tipik bir “torbasal” işlemdir:

a.    Bilindiği üzere, 2005 yılında sınav yapılmasına dair yasa hükmünün yine bir gece yarısı yasa metninden çıkarılmasından sonra, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gündeme gelmiş ve Hükümete “sınav” içeren bir düzenleme yapılması için de 1 yıllık süre verilmişti. Anayasa Mahkemesinin öngördüğü süre içinde, Hükümet tarafından bu düzenlemeler yapılmadığı gibi, tüm Baroların (o arada siyasal iktidara yakın Baroların da) ortak düşüncesi olarak talep edilen bu değişiklik, başka değişikliklerin dayatılması şartına bağlı olarak kabul edilmiş gibi pazarlık konusu yapılmıştı. Özellikle de Baroların Adalet Bakanlığı vesayetine tabi olduğu, avukatlığın da ticari bir mesleğe dönüştüğü yeni bir tasarıyı dayatan Bakanlık, sınavı da 4-5 yıl sonra yapmayı planlamış, ancak bu tasarı çok ciddi tepkilerle karşılanmıştı.

 

Tepkilerin yoğunlaşması ve esasen TBMM takviminin de müsait olmaması nedeniyle “şimdilik” kaydıyla tasarı gündemden çıkarılmıştı.

 

Bu arada Türkiye Barolar Birliği, yasa taslağı hazırlıklarından önce başlattığı bir çalışma ile Avukatlık Yasasının 182. Maddesinin açık hükmünün verdiği yetkiye dayanarak, Staj Yönetmeliğinde değişiklik yapmak suretiyle, avukatlığa kabul koşullarını yeniden düzenlemişti. SMM ve YMM Odalarının geçmişte yaptığı uygulamayı örnek alan bu çalışma, Yasamızın 182. Maddesi gereğince onaylanmış sayılarak yürürlüğe girmesi gerekirken, Bakanlıkça resmi gazete yayımlanmamış, bunun üzerine TBB tarafından açılan davada da yürütmenin durdurulması kararı verilmişti.

 

Şimdi hükümet tarafından torba yasaya eklenen bir madde ile yasamızın 182. Maddesine bir fıkra eklenmekte ve “Ancak yönetmelikle veya düzenleyici bir işlemle avukatlık stajına kabulde, staj döneminde ve avukatlık mesleğine kabulde sınav veya benzeri bir rejim düzenlenemez” hükmü getirilmektedir.

 

Bu yaklaşım açık bir dayatmadır. Hükümet, mesleğimiz için elzem olduğunu bildiği sınavı, ancak ve yalnız kendi dayatmalarının diyeti olarak kendisinin vereceğini , bu hakkı elde etmenin başka yollarını da yasa ile tıkayacağını ilan etmektedir.

 

Yürütme yetkisinin, yasama üzerinde “hukuk dışı” olarak kullanımının daha özgün bir örneği yaratılmaz. Bu örnek, açık bir biçimde, bir mahkemede görülmekte olan davanın konusunu teşkil eden yasayı değiştirerek, kararı değiştirmekten başka bir anlam taşımaz. Yasa değişikliği ile mahkeme kararı değiştirilmektedir.

 

Siyasal iktidarın muktedir olma algısını, yasamadaki çoğunluk iradesine bağlı olarak tatmin etmesi ve bunu “hukuk dışına” çıkarak, “kanun yapma yetkisine” dayalı olarak gerçekleştirmesi, asla kabul edilemez.

 

Sadece bu örnek, iktidarın hukuk algısını ortaya koymak için yeterlidir.

 

b.    Torba yasa ile getirilen bir başka düzenleme de, Sosyal Güvenlik Kurumunun vekalet pulundan muaf olduğuna dair düzenlemedir. Bu düzenleme yasalaşırsa, staj kredileri, stajyerlerin sosyal güvenlik primi ödemeleri, munzam emeklilik ve sağlık yardımı tehlikeye girecektir.

Avukatların kendi olanakları ile yarattıkları kaynağa ve o kaynağın kendi sosyal ihtiyaçları için harcanmasına iktidar tarafından müdahale edilmektedir. Hiçbir devlet katkısı barındırmayan böyle bir kaynağın harcama yöntemine müdahale, “iktidar” kavramıyla ifade edilen gücün sınırları içinde değerlendirilebilmektedir.

Bir süre önce TMMOB Yasasında yapılan değişiklik ile Odaları mâli güçten yoksun bırakan iktidar, şimdi de avukatları hedef almış ve onların “daha kaliteli ve güvenceli” bir yaşam sürmelerini sağlayan düzenlemeleri engellemeyi “muktedir” olmanın gereği saymıştır. Bu olanakları kendisi sağlayamayan iktidar, avukatların kendi olanakları ile kurdukları kurumsallıkları dağıtmayı planlamaktadır.

Gelinen bu son nokta, siyasal iktidarın mesleğimize ve meslektaşlarımıza bakışını simgeleyen ve “rövanş” duygularından beslenen ayrıştırma siyasetlerinin yeni ve somut örneklerinden birisidir.

Bu örnekler de İstanbul Barosu olarak bizi şaşırtmadı.

İktidar; avukatların gücünü sınadıkça, daha çok şaşıracaktır.

İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI

Hits: 1376