Roma - Dante Alighieri’nin ülkesi İtalya’dayım...
Floransa’dan bindiğim tren Roma garına girerken aklımdan “İlahi Komedya”nın giriş dizeleri geçiyordu...
O, karanlık bir ormanda yolunu yitirdiğinde yaşam yolunun yarısındaydı...
Ben, Roma’ya girerken onun hesabına göre yaşam yolunu tamamlamış olmalıyım...
Cahit Sıtkı “Otuz Beş Yaş...”ında Dante’yi izlemiş, fakat hesap tutmamıştı...
Benim için hesap tutar mı tutmaz mı, tam bıçak sırtında olduğum için, bir şey söylemek için henüz erken...
***
İtalya’ya bu yolculuğum, 10 Mayıs Cumartesi günü, Venedik’le başladı.
Aynı gün ve ertesi gün, Venedik Şiir Festivali’nde, İtalya’da yayımlanan şiir kitabım tanıtıldı.
İki yıl kadar önce gezip gördüğüm bu olağandışı şehri bu kez daha bir sevdim.
(Özellikle olağanüstü demiyorum, olağanüstü değil belki, ama kesinlikle olağandışı, benzersiz, biricik.)
Venedik’ten yine kitabım için (Dante’nin, Erasmus’un, Kopernik’in eğitim gördüğü, Avrupa’nın en eski üniversitesi)
Bolonya Üniversitesi’nde düzenlenen tanıtım toplantısına katılmak üzere birkaç saatliğine Bolonya’ya geçtim...
Ardından bir gece Floransa’da kalıp bugün (14 Mayıs) Roma’ya ayak bastım...
Yarın “Casa Dele Leterature”de bu toplantıların en büyüğü, sanırım en geniş katılımlısı yapılacak.
Bunları ve bu yolculuğa ilişkin başkaca izlenimlerimi önümüzdeki haftanın pazar söyleşisinde ayrıntılarıyla anlatmayı tasarladığım için burada ayrıntıya girmiyorum...
1265-1320 yılları arasında yaşamış Dante’nin mezarının Floransa’da olduğunu orada öğrendim.
Bir saygı ziyareti için bu yolculukta vakit yetmediyse de ünlü resminden daha genç bir Dante anıtı önünde fotoğraf çektirebildim...
Başlı başına bir tarih olan Floransa’yı gezip tanımaya tek bir gün kuşkusuz ki yetmez...
***
Floransa’da uyanıp interneti açtığımda Soma cehenneminin haberleriyle karşılaştım...
2005’te özelleştirilen işletmedeki katliamın sorumlularına ve onların da ardındaki asıl sorumlulara ben de “twit”lerimle lanetlerimi gönderdim...
Epeyce yıl önce Soma’daki bir dinletimizin ardından yazdığım “Soma Ne Kadar Uzak” başlıklı yazımda, Soma’daki denetimsiz kömür üretiminin yarattığı hava kirliliğinin ürkütücü sonuçlarını rakamlarla sıralamıştım...
(Bu yazı Cumhuriyet sitesinde ya da “Yurdu Teninde Duymak” adlı kitabımda bulunup okunabilir.)
Bu bahtsız kentimiz bugün büyük bir faciayla, bir cehennemle karşı karşıya...
Baş sorumlular, devleti tümüyle ortadan kaldırarak ülkeyi kendileri için bir rant cennetine, emekçiler ve bütün bir toplum için denetimsiz, dizginsiz bir sömürü cehennemine çevirenlerdir...
***
Yine epeyce yıl önce sevgili ve saygın dostum Rekin Teksoy’un olağanüstü güzel çevirisinden “İlahi Komedya”yı okurken, genişletilip kitap olabilecek kapsamda notlar almıştım...
Ölümsüz yapıtının “Araf” bölümünde ülkesine“Ey köle İtalya, acılar ülkesi/ Fırtınada kaptansız gemi” dizeleriyle seslenen büyük şair,
“Cehennem”deki gezisinde “ağır suçlular” arasında gördüklerinden bazılarını, sanki bugünleri, günümüz Türkiye’sindeki cehennemlikleri de görüyormuş gibi “din sömürücüleri, rüşvet yiyenler, ikiyüzlüler, bölücüler, vatanlarına ihanet edenler...” diye sıralıyor...
Fazlası yok, eksiği var... “Rantçılar, holdingciler, para sıfırlayıcılar, yalancılar, ahlaksızlar, soyguncular, emek düşmanları, savaş kışkırtıcıları...” diyerek listeye biz de katkıda bulunalım...