Yukarıdaki başlığı biz değil, Soma halkı yazdırdı. Acının, kederin, hüznün ve isyanın ete kemiğe bürünmüş bir varlık olarak somutlaştığı Soma’da tek slogan buydu: Soma, Tayyip’e mezar olacak.
AHMET ÇINAR- YURT ekibi olarak Soma’ya girdiğimizde büyük felaketin üzerinden saatler geçmiş, ölü sayısı bizzat Başbakan tarafından 235 olarak açıklanmış, Soma halkı acıdan taşlaşmış bir haldeydi.
Acıya, derin bir kedere ve çaresizliğe dokunulabilen bir kent haline gelmişti Soma.
İnsanlar caddelerde, Devlet Hastanesi’nin bahçesinde, yollarda, polis barikatlarının ardında ve ağızlarını bıçak açmaz bir sessizlikle bekliyorlardı. Bu aynı zamanda korkutucu bir sessizlikti de. Büyük bir patlamanın, patlamak üzere olan bir kasırganın öncesindeki o ürkütücü sessizliğe benziyordu. İnsanlar büyük bir tevazu ile ölümü kabullenmiş, bekliyorlardı.
Tek istekleri, yakınlarının cesetlerine ulaşabilmek ve onları toprağa verebilmekti sanki. “Eşimizin, oğlumuzun, amcamızın, kuzenimizin, yeğenimizin naaşını verin bize” der gibi bakıyorlardı görevlilere.
Diktatör kente girer...
Öğle saatlerine Başbakan geldi Soma’ya. Zırhlı araçlar, yüzlerce polis, özel harekatçılar eşliğinde. Önce madene gitti. Yüzlerce insana mezar olan o yere. Çok kalmadı madende, kalamadı belki de. Yarım saat bile duramadı. Belediyeye geçti. Bir buçuk ay önce o madenci ailelerinin oylarıyla yerel iktidarı yeniden aldıkları AKP’li belediyeye.
Kapalı kapılar ardında, partilileriyle görüştü. Kendisini karşılamak üzere hazırlanmış birkaç yüz kişilik bindirme kuvvetlerin cılız ve utangaç alkışları eşliğinde. Öğleden sonra 16 sularında belediyeden çıktı.
Ve 24 saattir ağzını bıçak açmayan o Soma, o ürkütücü sessizliği koruyan o Soma adeta patladı.
Tek haykırış vardı artık: Soma Tayyip’e mezar olacak!
Bu sloganı atanlar arasında belki de daha bir buçuk ay önce AKP’ye oy verenler de vardır kim bilir! Yumruklar sıkılıydı, haykırışlar devleşmişti.
Ne polis, ne özel güvenlik, ne çevik kuvvet dinliyordu o insanlar.
Acının haykırışı, çaresizliğin patlama sesiydi. “Hükümet istifa” ve “Soma Tayyip’e mezar olacak”tan başka hiçbir ses, hiçbir nefes duyulmuyordu.
Erdoğan'ın unutamayacağı seyahat
Tayyip Erdoğan’ın, yanındaki Beşir Atalay’ın, Bülent Arınç’ın korku dolu gözlerini gördük o sırada. Arınç’ın tekmelenen, pet şişe fırlatılan siyah, zırhlı, ağır makam otomobiline korumalar eşliğinde hızla binmesi. Ardında dizilen otomobillerin tekmelenişi…
Nihat Behram’ın “Haykır acını ey halk” dizeleri belki de ilk kez bu denli somutlaşıyor, bu denli canlanıyordu Soma sokaklarında.
Adını bilmediğim, ağıdını bozmamak için sormaya yanaşamadığım orta yaşlı başörtülü teyzenin iki elini gökyüzüne kaldırıp “Tayyiiiip Tayyip Allah seni bildiği gibi yapsın Tayyip” deyişini ömrümün sonuna kadar unutabileceğimi sanmıyorum.
Gözlerinden sicim gibi süzülen o yaşlarında, birilerini boğulacağını hissedebilmek içinse kahin olmaya gerek yok!
Tayyip Erdoğan ve bakanları büyük ve korkutucu bir sessizlikle girdikleri Soma’dan yuhalanmalar, tekmeler ve istifa sloganları arasında ayrıldı. Tayyip Erdoğan’ın, bu Soma seyahatini unutabileceğini sanmıyorum asla!
yurt