Türkiye'de gerçekleşen faciaların boyutları bugüne kadar ilk anlarında halktan hep saklandı. Ölü ve yaralı sayıları halka yanlış ve olduğundan çok daha az aktarıldı, ihmaller saklandı, sorumlular ifşa edilmedi.
Hükümetin halktan tepki toplamamak adına sakladığı ölüm haberleri yandaş medya tarafından desteklendi, halka yaşanan kazalarla ilgili devamlı olarak umut verildi. Kaza ve facialarda sorumlular hiçbir zaman açıklanmadı, onlarca kişinin hayatını kaybettiği olaylar sanki tesadüfen olmuş gibi lanse edildi, ihmallerden bahsedilmedi ve Gensoru önergeleri hep reddedildi. Ama her facianın ardından sonuç yine aynı oldu. Gerçek ölü ve yaralı sayısı açıklanandan katbekat daha fazla ve şoke ediciydi. Resmi makamlardan gelen açıklamaların gecikmesi ve ilk anlarda yanıltıcı bilgiler verilmesi ulusal gazeteleri de zor durumda bıraktı. Böylece vatandaşlar da doğru bilgiye bir türlü ulaşamadı.
İşte bu facialardan bazıları ve yalanın boyutları:
Hızlı tren kazası
22 Temmuz 2004
İstanbul-Ankara arasında başlayan hızlı tren seferlerinde birkaç günün ardından tren Sakarya-Pamukova'da raydan çıktı.
Hızlı tren denilen sistem aslında rayların yenilenip trenlerin aynı kalması olayıydı. Dolayısıyla eski trenler gidilen hıza uyum sağlayamadı. Kazaya yanlızca raylara çıkabilecek ineklerin neden olabileceğini düşünen TCDD 90 memuru 24 saat tren yolunda gözlem yapmak üzere görevlendirmişti. AKP Milletvekili Nusret Bayraktar kaza için "Kem gözlerin nazarı değdi" dedi.
Ulaştırma Bakanı hakkında gensoru verildi fakat reddedildi. Ancak kazanın ardından trenlerin neden yenilenmediği açıklanmadı ve ihmaller göz ardı edilerek suç makinistlere yıkıldı. Kazada 41 insanımız hayatını kaybetti. Ölü sayısı ilk anlarda yine belirsizliğini korurken hemen hemen her kanalda değişik bilgiler yer aldı.
Atlasjet'in 4203 sefer sayılı uçuşu
30 Kasım 2007
Atlasjet’in İstanbul’dan havalanan MD83 tipi uçağı, geceyarısı 1.30’da Isparta’da düştü. Yaklaşma cihazının bozuk olduğu, sola dönmesi gerekirken, tam tersi yöne dönüp, Türbetepe’ye çakıldığı öne sürüldü.
Atlasjet'in World Focus adındaki bir başka şirketten kiraladığı uçak 2005 yılında THY’ye de kiralamıştı. Sık sık arıza yaptığı, buna rağmen uçurulduğu ortaya çıktı.
Hayatını kaybedenler arasında İsviçre CERN’deki deneylere ekibiyle birlikte Türkiye adına katılan Profesör Engin Arık da vardı. Şu an hala mahkemesinin sürdüğü ve sorumlularının açıklanmadığı kazada 50 yolcu ve 7 mürettebatın tamamı hayatını kaybetti. Ancak bu kazada da son ana kadar hiçbir vatandaş kesin ölü sayısını öğrenemedi.
Roboski katliamı
28 Aralık 2011
Irak'tan Türkiye'ye mazot ve sigara getirmek için katırlarla ülkeye giriş yapan Kürt kökenli vatandaşların oluşturduğu bir kaçakçı kafilesi "terörist" diye F16'larla bombalandı.
Kaçakçılık yapan grubun aslında ülkeye giriş çıkışları detaylı bir şekilde biliniyordu ancak buna rağmen hatalı istihbaratı kimin verdiği belirlenmedi. 2 yılı aşkın süre operasyon emrini veren kişinin kim olduğu tartışıldı fakat hala bir yanıt alınamadı. Olayın ardından yaklaşık 14 saat sessiz kalan medyaya ayrıca vatandaşların haber alma özgürlüğü engellenerek yayın yasağı getirildi. İnsanlar olayları sosyal medyadan takip etmek zorunda kaldı, bu nedenle yaralı ve ölü sayısı saatlerce öğrenilemedi.
Yandaş medyanın durmaksızın "talihsizlik" başlığıyla sunduğu olayda, 35 kişi hayatını kaybetti, bir kişi yaralı olarak kurtuldu.
Olayın ardından İnsan Hakları Derneği ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği ortak bir heyet oluşturarak bölgede incelemede bulundu. İnsan hakları heyeti, Uludere'de 35 insanın öldürülmesini "yargısız infaz" olarak değerlendirdi ve olayın "toplu katliam" olduğu görüşüne vardıklarını söyledi.
Reyhanlı patlamaları
11 Mayıs 2013
Reyhanlı, Hatay'da düzenlenen iki ayrı bombalı terör saldırısının ardından haber medyada yayıldıktan sonra yaralananların durumlarının sorulması üzerine sağlık bakanı Müezzinoğlu, bölgeye sağlık ekibi takviyesi gerekmediğini, gerekenlerin patlamaların ardından ilk iki saat içerisinde yapıldığını bildirdi. Ölü ve yaralananların toplam sayısı medyaya uzun bir süre 4 olarak sunuldu. Derhal yayın yasağı getirildi. İnsanlar haberleri hastane kaynaklı iddialardan takip etmek zorunda kaldı.
Patlamanın ardından failler açıklandı ama bu failler saat başı değiştirildi. Ortada kanıt ve tanık olmadan önce bazı terör örgütlerinin adı geçti sonra CHP'ye yüklendi. Redhack'in Jandarma İstihbarat Dairesi'ni hacklemesinin ardından El Kaide'ye bağlı El Nusra Cephesi'nin Suriye'den Türkiye'ye 3 adet bomba yüklü araç soktuğu anlaşıldı. Sınır kapılarımız ardına kadar açık olduğu ve içeri giren mülteci sayısı belli olmadığı için bu çok da beklenmeyen bir durum değildi.
Gazete ve televizyonlarda açıklanan rakamlar defalarca yalanlandı ve tarafsız medya "gerçekleri çarpıtmak" ile suçlandı. Olayların ardından gerçekte saldırıda 52 kişinin öldüğü, 146 kişi yaralandığı öğrenildi.
Soma kömür madeni faciası
13 Mayıs 2014
Cumhuriyet.com.tr olayın ilk anlarında madem altındaki işçi sayısını 700 olarak bildirmişti. Ancak diğer internet siteleri sayıyı 200-300 olarak duyurmuştu. AFAD'tan akşam saatlerinde yapılan açıklamada ölü sayısının 15 olduğunu bildirdi.
Sonrasında Taner Yıldız Manisa Belediye Başkanının "157 ölü var" açıklamasını yalanlamadan saat 01:30'da açıklama yapacağını söyledi. Yıldız saat 01:45'de kameralar karşısına geçerek ölü sayısının 151 olduğunu duyurdu ve sabah saatlerinde ölü 201'e çıktı. Son olarak şu an ölü sayısı 205'e ulaştı.
CHP'nin sadece 20 gün önce verdiği Soma madenleri ile ilgili önerge AKP oyları ile reddedilmişti.
Peki yapılmaya çalışılan ne?
Kaza ve faciaların ardından ölü ve yaralı sayısı az tutularak, insanların akıllarında ilk rakamların kalması sağlanıyor. Bakan ve vekiller olay yerine mümkün olduğunca geç gönderilerek olaylar önemsiz kılınıyor.
cumhuriyet