Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na "edepsiz" demesiyle başlayan tartışma sürüyor. Erdoğan bugün Afyon'daki AKP kampında bir adım daha ileri giderek; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamlarına "evet" oyu verenlerin arasında Metin Feyzioğlu'nun dedesi Turan Feyzioğlu'nun da olduğunu hatırlattı. Erdoğan; "Bu idam kararlarını veren kim? Bu konuşanın dede-babası da bu imzayı atanların içinde. O üç tane idamla ilgili Turan Feyzioğlu’nun da orada ismi var. O zaman ki heyetin içinde o da var. Sen önce bunun hesabını ver ya. Türkiye’ye bu acıları yaşatan, genel başkanlığına özendiğin parti işte CHP’dir. Bu CHP zihniyetidir, pişkinliktir" dedi. Başbakan Erdoğan, dün yaşanan tartışmanın ardından Metin Feyzioğlu'nu, dedesinin aldığı bir kararla yargıladı. ERDOĞAN’IN DEDESİ Erdoğan bilmiyor olabilir… Ne modern hukukta ne de İslam hukukunda insanlar akrabalarının yaptıklarından sorumlu olmaz. Hata, suç, günah bireyseldir. Bakınız, psikiyatrist Cemal Dindar, "Bi'at ve Öfke" kitabında Recep Tayyip Erdoğan'ın psikobiyografisini incelemiş ve kitabında Başbakan Erdoğan'ın büyük dedelerinden Bakatoğlu Ahmet'in, oğlu tarafından öldürülmesine yer vermişti. Bugüne kadar Erdoğan’ın dedelerinin işlediği bu suçun siyaset malzemesi yapıldığını duydunuz mu? Zaten “senin deden” diye başlayan bir konuşmaya şahit oldunuz mu? İyi ki duymadık… Ancak Erdoğan’ın oğluyla “evdeki paraları sıfırla” konuşması yaptığını, işadamlarından oğlunun paralar topladığını, Erdoğan’ın bu işe aracılık ettiğini, diğer oğlunun babası sayesinde ballı krediyle gemi aldığını duyduk. Feyzioğlu’na “hesabını ver” diyen Erdoğan’ın önce bunların hesabını vermesi gerekmez mi? Gelelim asıl konumuza… ERDOĞAN’IN ARKADAŞLARININ OYU Turhan Feyzioğlu'nun Denizler'in idamı için verdiği "Evet" oyu tarihi bir utançtır. Kuşkusuz bu utancı tarih ve Gezmiş’i kıymetli bilenler unutmayacaklar. Ancak Başbakan’ın belli ki bilmediği bir şey var. Birincisi, Gezmiş’in idamından çok önce CHP ile Feyzioğlu’nun yolları ayrılmış, Turhan Feyzioğlu Güven Partisi’yle yoluna devam etmişti. İkincisi, mesele torunlar, babalar, dedeler meselesi değildir. Önemli olan o dönemden bu zamana kadar gelen zihniyet ve anlayıştır. Siyasi gelenekler, siyasi temsillerdir. Ancak bunlar üzerinden tartışılabilir. Şimdi Denizler'in idamı için yapılan oylamaya; 10 Mart 1972 tarihine gidelim... 12 Mart darbesinden sonra 20 Mayıs 1971’de kapatılan Necmettin Erbakan genel başkanlığındaki Milli Nizam Partisi'nin milletvekilleri haklarında hiçbir yasal işlem yapılmadığı için TBMM’ye bağımsız milletvekili olarak gidip geliyordu. Kısacası MNP, yani Erdoğan’In siyasi hareketi o gün Meclis’teydi. Erbakan'ın katılmadığı Denizler'in idamı için yapılan oylamada MNP’nin diğer iki milletvekili, Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu ve Tokat milletvekili Hüseyin Abbas idama “evet” dedi. Feyzioğlu’na dedesinin verdiği oyu gösterip “hesabını ver” diyen Başbakan kendi siyasi geleneğinin “evet”inin hesabını verdi mi? Ayrıca; Deniz'lerin idamına evet oyu veren AP milletvekili Sadettin Bilgiç'in oğlu Süreyya Sadi Bilgiç ise AKP Isparta milletvekili olarak görev yapıyor. CHP İDAMA KARŞI ÇALIŞTI Üçüncüsü, Başbakan’ın eleştirdiği CHP o gün ne yapmıştı? İsmet İnönü idama karşı büyük bir mücadele verdi. Bülent Ecevit, Kamil Kırıkoğlu, Cahit Angın, Celal Kargılı, Mehmet Ali Aybar, Orhan Eyüpoğlu, Orhan Kabibay, Necdet Uğur, Şeref Bakşık, Mustafa Üstündağ, Nermin Neftçi, Mustafa Timisi, İsmail Hakkı Birler, Abdullah Baştürk gibi çoğunluğunu CHP’lilerin oluşturduğu 63 milletvekili idamlara hayır dedi. Yetmedi, Gezmiş’e idam çıkınca CHP, konuyu Başbakan’ın bugün kızdığı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme idamı usul yönünden bozdu. Ancak idam ikinci kez Meclis’ten geçti. Kısacası CHP idama karşı mücadele etti. BİLİRLER AMA İŞLERİNE GELMEZ Peki tüm bunları Erdoğan ya da danışmanları bilmez mi? Bilmez olurlar mı? Ancak işlerine gelmez. Daha önce İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Prof. Dr. Büşra Ersanlı için “Büşra Ersanlı Profesör Hanımefendi’nin 80 öncesi gençlik yıllarına bir yolculuk yapmanızı tavsiye derim değerli arkadaşlar. Hangi suçtan, hangi komünizan faaliyetten mahkum olduğunu, cezaevinde yattığını, akrabalarının kim olduğunu, bir başka sevdanın yolcusu olduğunu araştırırsanız görürsünüz” dememiş miydi? Büşra Ersanlı’nın kız kardeşinin 40 yıl önce Doğu Perinçek ile evlenip boşanmış olmasını siyaset konusu yapmamış mıydı? Mesele belden aşağı vurmak olunca AKP’nin eli hiç de korkak olmuyor. Ancak yine de söyleyelim. Hesabı vermesi gereken biri varsa dedelere gitmeye gerek yok, bugünkü yolsuzluklardan başlayabiliriz. Sinem Çalışkan Odatv.com