Başbakan Erdoğan’ın da sahibi olduğu ileri sürülen Urla villaları hakkında dava açan avukatlar yaptıkları keşiften dönerken jandarmalarca alıkonuldu. Av. Hande Atay süreci BirGün’e anlattı
DOĞU EROĞLU
Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde 1. Derece doğal Sit alanı olan bölgeye usulsüz şekilde yaptırıldığı iddia edilen Urla villaları hakkında suç duyurusunda bulunan avukatlar bölgede inceleme yapınca jandarma tarafından “fiili olarak” gözaltına alındı. Yolsuzluk tapelerinde, işadamı Latif Topbaş ile alanın Sit koruma statüsünün kaldırılması talebini değerlendiren bilirkişi heyetine rüşvet verileceği hakkında konuştuğu ileri sürülen Oğuzhan Boyacı tarafından durdurulan avukatlar küfürlerle sözlü tacize uğradı. Daha sonra Jandarma tarafından yaklaşık 2 saat “konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri” iddiasıyla alıkonan avukatlar, fiili gözaltının sonrasında 1 saat de jandarma-trafik ekipleri tarafından bekletildiler. Araştırmayı önlemek için verilen gözdağını, olayı yaşayan İzmir Barosu avukatlarından Hande Atay BirGün’e anlattı.
'KENDİNİZ DURMUŞSUNUZ!'
Başbakan Erdoğan’ın nüfuzunu kullanarak Urla’daki villalarla ilgili usulsüzlüğe sebebiyet verdiği iddiaları, basında yer alan ses kayıtları ardından gündeme gelmişti. Kayıtlarda işadamı Latif Topbaş ile yardımcısı olduğu iddia edilen Oğuzhan Boyacı adlı şahıs, villaların yapılacağı alanın Sit koruma statüsünün kaldırılması talebini değerlendiren bilirkişi heyetine rüşvet verileceği hakkında konuşuyorlardı. Topbaş’ın özel girişimde bulunduğu villaların Başbakan Erdoğan için yaptırıldığı ileri sürülmüştü. Olayla ilgili suç duyurusunda bulunan İzmirli yurttaşların savunuculuğunu yapan avukatların, İzmir Seferihisar’da düzenlenen Türkiye Barolar Birliği Kent ve Çevre Komisyonu toplantısı sonrasında bölgede keşif yapmak istemeleri Urla Skandalı’nı farklı bir boyuta taşıdı. Villaların olduğu Zeytineli Köyü’ne giden ve keşif yapmak isteyen avukatlar, yol üzerine kurulmuş dev demir kapılar yüzünden villaların olduğu bölgeye yaklaşamadı. Otomobilleriyle alandan ayrılan 18 avukat çok geçmeden Oğuzhan Boyacı yönetimindeki aracın taciziyle karşılaştılar. El hareketleri ve küfürlerin ardından araçlarını durduran avukatlar, Boyacı’nın, “Nereye gittiniz, orada ne işiniz vardı?” gibi sorularıyla karşılaştılar. Urla İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı ekipler kısa süre içinde olay yerine gelirken, görgü tanıklarına göre avukatlarla tartışan Boyacı jandarmaya “Tutun bunları” şeklinde talimat verdi. Jandarma ekipleri “konut dokunulmazlığını ihlal ettikleri” gerekçesiyle haklarında şikâyet olduğunu belirterek avukatların olay yerinden ayrılmasına izin vermedi ve fiili olarak gözaltı işlemi yaptı. Avukatlık mesleği icra edilirken yapılmak istenen gözaltı işlemleri için savcı izni gerektiğinden, jandarma ilgili savcıyla iletişime geçti ve avukatları alıkoydu. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ali Arabacı, İzmir Barosu yöneticisi Ayşegül Altınbaş, Bursa Barosu yöneticisi Eralp Atabek ile avukatlar Erol Çiçek, Bora Sarıca, Bülent Kaçar, Cem Altıparmak, Safiye Yüksel, Berrin Esin Kaya, Tuncay Koç, Ömer Erlat, Berna Babaoğlu Ulutaş, Bedrettin Kalın, Hande Atay, Emre Baturay Altınok, Arif Alı Cangı, Bülent Tokuçoğlu ve Şehrazat Mercan 2 saat boyunca jandarma tarafından bekletildi.
KİMLİK TESPİTİ YAPANA KADAR DEVAM
Olaylı akşamın detaylarını, İzmir Barosu avukatı Hande Atay BirGün’e anlattı. Keşif için bölgeye gittiklerinde sahile inen tek yolun demir kapılarla kapatılmış olduğunu gördüklerini ve geri döndüklerini ifade eden Atay, “Araçlarımıza binip geri döndüğümüz sırada sonradan Oğuzhan Boyacı olduğunu öğrendiğimiz kişinin kontrolünde ve içinde iki kişi daha olan bir araç bizi durdurdu. Ne yaptığımızı sorunca inceleme yaptığımız söyleyip oradan ayrıldık. Ancak Boyacı diğer bir arabadaki meslektaşlarımızla tartışmaya başladı ve çok geçmeden avukat arkadaşlarımızı taşıyan araca taş attı. Bu olayın hemen ardından başka bir noktada jandarma ekibi tarafından durdurulduk ve Boyacı’nın hakkımızda ‘konut dokunulmazlığı ihlal’ gerekçesiyle şikâyette bulunduğunu öğrendik. Avukatlık faaliyeti yaptığımızı, ilgili konuta yaklaşamadığımızı belirterek kimlik tespiti yaptırmadık ve ifade vermedik. En sonunda olay yerine Urla İlçe Jandarma Komutanı gelmek zorunda kaldı ve ‘Biz sizi durdurmadık, kendiniz durmuşsunuz’ gibi ifadeler kullanarak Boyacı’nın kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle Avukat Bülent Tokuçoğlu’ndan şikâyetçi olduğunu belirtti” diye konuştu. İzmir Barosu Başkanı Avukat Ercan Demir de olay yerine geldikten sonra jandarma ve avukatlar tespit tutanakları tuttu. Avukatlar daha sonra olay yerinden araçlarına binerek ayrıldılar ancak olaylar bununla sınırlı kalmadı. Bir süre sonra jandarma-trafik ekipleri tarafından durdurulduklarını belirten Atay, “Jandarma-trafik ekipleri önce bir meslektaşımızın sürdüğü aracı durdurup isimlerimizi sordular. Avukat arkadaşımız isimlerimizi söylemeyince tüm araçları durdurup kimlik tespiti yapabilmek amacıyla ehliyet ve ruhsatlarımızı kontrol ettiler” açıklamasını yaptı. 3 saat özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını söyleyen Atay, olaya karışan kamu görevlileri hakkındaki adli ve idari işlemlerin bundan sonra Türkiye Barolar Birliği tarafından takip edileceğini ifade etti.
DAVA NEDEN ÖNEMLİ?
12 yurttaşın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hakkında yaptığı ve avukatlığını Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları (ÇEHAV) üyesi hukukçuların üstlendiği suç duyurusunda, Urla Zeytineli Köyü’nde doğal SİT alanı içerisine yapılan villaların inşasına izin veren Bakanlık kararının iptali isteniyor. 1995 yılında 1. Derece doğal Sit alanı olarak tescil edilen bölge, İzmir 1. Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma ve Bölge Komisyonu’nun 28 Kasım 2013 tarihinde aldığı kararla koruma statüsünden çıkarılmıştı. Komisyon bölgenin Sit alanı statüsünü iptal etmiş, alan “sürdürülebilir koruma ve kullanma alanı” olarak tescillenmişti. Böylelikle alanın imara açılması sağlanmıştı. ÇEHAV üyesi avukatların savunuculuğunu yaptığı davada, Komisyonun aldığı bu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali isteniyor. İzmir İdare Mahkemesi Başkanlığı’na geçtiğimiz haftalarda yapılan suç duyurusu hakkında henüz bir karar verilmedi.
birgün