Gazeteci Yazar Nihat Behram'ın Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay'a köşesinde “işkenceci” ve “tecavüzcü” dediği gerekçesiyle açılan davanın karar duruşması 1 Nisan Salı günü görülecek. Duruşma öncesi YURT'a konuşan Behram'ın avukatlarından TBB Başkan Yardımcısı Başar Yaltı, beraat kararı beklediklerini belirterek “Çıkacak karar, ifade ve düşünce özgürlüğü açısından basını yakından ilgilendirmektedir” dedi
HABER MERKEZİ(Taylan Kesanbilici)-GAZETEMİZ Yazarı Nihat Behram'ın, YURT'ta yayınlanan köşe yazısı nedeniyle Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Sedat Selim Ay'ın, Behram'a açtığı davanın ikinci duruşması, 1 Nisan Salı günü saat 10.30'da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Behram'ın “Ak Terfi Dedikleri Bu Olmalı” başlıklı yazısında geçen, “işkenceci” ve “tecavüzcü” gibi ifadelerden dolayı hakim karşına çıkan Behram, ilk duruşmada “İşkence yaptığına inandığım birine işkenceci demek suç değildir. Beraatimi talep ediyorum” ifadeleriyle savunma vermişti. Bu süreçte Behram'ın, avukatlığını üstlenen isimlerden biri olan Türkiye Barolar Birliği (TTB) Başkan Yardımcısı Avukat Başar Yaltı, dava sürecinde ve sonucunda yaşanabilecek gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Yaltı, ikinci duruşmada davanın sonuçlanabileceğine dikkat çekti.
Gazeteci-yazar Nihat Behram'a açılan davanın konusunu, hatırlatma mahiyetinde, bir de siz anlatabilir misiniz?
Nihat Behram hakkında, 16 Kasım 2013 tarihli, Yurt Gazetesi'nde yayınlanan “Ak Terfi Dedikleri Bu Olmalı” başlıklı köşe yazısında, Sedat Selim Ay’a hakaret edildiği gerekçesiyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. İddianamede, Nihat Behram’ın yazısında, Sedat Selim Ay’a kamuoyu önünde onur, şeref ve haysiyetini zedeleyici mahiyette hakaret ettiği ileri sürülerek TCK 125/1, 4. maddesi gereğince 2 yıl 4 aya kadar hapsi isteniyor. Yazı aslında Sedat Selim Ay’ı hedef alan bir yazı değil. Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere, hükümetin, Emniyet teşkilatındaki tayin-terfi sistemi eleştiriliyor ve örnek olarak birçok isimden söz ediliyor. Yazıda, Sedat Selim Ay örnek gösterilirken “İşkenceci ve tecavüzcü olduğu kanıtlanmış Sedat Selim Ay görevden alınmış ama İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığına terfi ettirilmişti” cümlesine yer verilmiş. Dava bu cümlede kullanılan “işkenceci ve tecavüzcü” sözcükleri nedeniyle açılmış gözüküyor.
Daha önceki duruşma nasıl sonuçlanmıştı? Davanın geldiği aşama nedir?
Davanın ilk duruşması 4 Şubat 2014 tarihinde görüldü. Nihat Behram bu duruşmada savunmasını yaptı. Daha sonra da biz Behram’ın avukatı olarak savunmamızı yaptık. Duruşma Cumhuriyet Savcısı'nın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için 1 Nisan 2014 tarihine ertelendi. Büyük olasılıkla dava bu duruşmada sonuçlanacaktır.
'ZAMAN AŞIMIYLA KURTULDU'
Sedat Selim Ay'ın gerekçe gösterdiği ifadelere dair siz nasıl bir savunma yaptınız?
Adı geçen kişinin kamuoyunda bu özelliği ile tanındığı, Google arama motorunda “Sedat Selim Ay işkence” sözcüklerini yazdığınızda 68 bin 400 sonuçla karşılaşıldığını, “Sedat Selim Ay mahkûm oldu” yazıldığında 2 milyon 700 bin sonuçla karşılaşıldığını, bir köşe yazarının her yazdığı yazıda, acaba bu konuda bir mahkeme kararı var mı? Bu karar kesinleşti mi? diye araştırma yapmasının imkansız olduğunu, kaldı ki aslında adı geçen kişinin suçlamalarla ilgili olarak mahkum olduğunu, ancak zaman aşımı nedeniyle hakkındaki ceza davasının ortadan kaldırılması nedeniyle kurtulduğunu belirttik. Gerek Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin kararlarından, gerekse AİHM kararlarından örneklerle yazı konusunun suç oluşturmayacağını açıkladık. Basının sadece, kanıtlanmış olgu ve olayları yayınlaması halinde hemen hiçbir haber ve olay hakkında yayın yapamayacağı gerçeğine de dikkat çektik.
'AİHM TARAFINDAN MAHKÛM EDİLDİ'
Sedat Selim Ay'ın benzer konulardan ötürü başka kişilere ya da kurumlara açtığı davalar da var. Bunlar arasında haklı bulunduğu herhangi bir mahkeme sonucu mevcut mu?
Savunmamızda, şikayetçi Sedat Selim Ay’ın, aynı konuda yaptığı tüm şikayetlerin reddedildiğini örnekleriyle anlattık. Şikayetçinin, kendisine kötü muamelede bulunduğu bir kişi tarafından AİHM şikayeti üzerine AİHM'nin, Türkiye' yi mahkûm ettiğini vurguladık. Bilindiği üzere, bir yazının veya haberin verilişinde eğer gerçeklik, güncellik ve kamu yararı ölçütleri yerine getiriliyor ve haberin konusu ile yazıda ifade edilenler arasında düşünsel bağlılık bulunuyor ise, söz konusu yazı veya haber hukuka uygun kabul edilmektedir. İsterse bu yazı veya haber; saldırgan, sarsıcı etki yaratan, rahatsız edici bir yazı olsun.
‘KARAR EMSAL TEŞKiL EDEBiLiR’
Davanın nasıl sonuçlanmasını bekliyorsunuz? Eğer Nihat Behram’ın lehine bir sonuç söz konusu olursa karşımıza nasıl bir tablo çıkmış olacak, böyle bir karar hangi açılardan önem taşıyor?
Zaten kısa bir süre önce Anayasa Mahkemesi birinci bölümünün (23.01.2014 tarih ve 2013/2602 sayılı Kararı) benzer bir davada verdiği kararında belirtildiği üzere; “basın yoluyla işlenen hakaret suçlarına ilişkin olarak hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmesi halinde bunun tüm basın üzerinde baskı kurabileceği ve kamuoyunu ilgilendiren konuların tartışılmasından gazetecileri caydırabileceği, böylece bir oto sansür kurumuna dönüşebileceği göz önünde bulundurulmalıdır” denilerek basın özgürlüğünün önemi vurgulanmıştır. Bu dava basını yakından ilgilendiren bir dava. Dava, hem düşünce özgürlüğünün sınırlarını ortaya koyması, hem basının haber verme, kamunun bilgilenme hakkının belirginleşmesi bakımından önem taşımaktadır. Olayımızda Sedat Selim Ay' ın işkenceci olduğu yönünde hakkında bir mahkeme kararıyla mahkûmiyet olmadığı ileri sürülerek, suçsuzluk karinesine sığınılmaktadır. Biz davanın beraatle sonuçlanmasını bekliyor ve umuyoruz. Yasaların özgürlükçü yorumu ve evrensel hukuk ilkeleri bu sonucu gerektiriyor. Aksi durum, Türkiye’nin son yıllarda içine girdiği yargı girdabından henüz kurtulamadığını, Silivri ile anılan “özel görevli mahkeme hukuku ve anlayışı”nın sürdüğünü gösterecektir.
Yurtgazetesi