Olayın gerçek yüzünü açıklayayım.
Aslında Arkadaş'ın, yakın çevresiyle ön görüşmesi şöyle gelişti:
-Ben daha önce söylemiştim. Bu sosyal medya bir beladır. Halletmemiz, bitirmemiz, yok etmemiz lazım.
-Ama efendim uluslararası camia var. Onların geçmişte iktidara gelirken bize çok desteği oldu.
-Bak siz böyle diye diye iş nereye vardı. Ne hırsızlığımız ne arsızlığımız kaldı! Uluslararası camia şöyle der, böyle der hiç beni ilgilendirmiyor. Twitter mivitter hepsinin kökünü kazıyacağız.
-Ama efendim, tam seçim öncesi böyle bir şey uygun düşer mi? Muhaliflerimiz, gazete televizyon kapatılması gibi bir şey derler. Siz bilirsiniz ama...
-Canım hiç mi gazete, televizyon yayınını durdurmadık? Bir sürü gazeteciyi içeri tıktık bir şey mi oldu? 3 gün konuşurlar geçer.
Yahu Bülent Bey kardeşim bir çalışma yapın bana getirin, onu uygulayalım.
-Nasıl bir çalışma efendim?
- Yahu şu twitter’i, facebook’u, youtube mu ne boksa bu kurumları toptan hükümete, senin bakanlığına bağlayalım. Bu böyle olmaz!
-Efendim bunların merkezi yurt dışında.
-Yahu kardeşim, herkesin bir fiyatı vardır? Yapmadığımız şey mi? Verin 3-5 kuruş basından sorumlu bakan olarak sana bağlayalım.
-Basına, kapattık, yasakladık demeyelim, ”erişimi engelledik” diyelim, daha şık olur.
-Yahu ne fark eder, kapatmakla engellemek aynı şey değil mi?
-Aynı da, kelime oyunu hani. Ben hep böyle yapıyorum. Uluslararası tepki oluyor da.
-Yahu bırakın uluslararası lafını, uluslararası komplolar bu işin içinde zaten.
-Sadece Çin’de varmış böyle uygulama.
-Çin’in de önüne geçeceğiz. Biz Osmanlı’nın bakiyesiyiz. Her konuda birinci olacağız. En doğrusu Twitter’ı da diğerlerini de Devlet Bakanlığı'na bağlamak. Bülent Bey, sen nazlanıyorsan, çekiniyorsan Binali Bey’e bağlarım.
Yahu korkmayın, cesur olun cesur. Adamlar anamızı ağlatıyor, çember daralıyor. Son barutumuzu kullanmayacak mıyız? Korkmayın. Yargı, mahkeme kimin; bizim. Hakimler kimin; bizim. TİB, MİT, Genelkurmay kimin; bizim. Hak-İş, Türk-İş yönetimlerini hükümete bağlamadık mı? Solcu geçinen liberalleri yıllarca hükümete bağlamadık mı? Asimile etmedik mi, Akil diyerek propoganda timimize dahil etmedik mi?
Alo Fatih’e, Alo Barlas’a, Alo Oral’lara, ”alo” deyin, bu olayı kamuoyuna yasak, engelleme filan demesinler, bunu hep bir ağızdan, ”hükümetin twitter açılımı”, ”sosyal medya açılımı” diye sunsunlar.
-Çok zekisiniz efendim.
-Ne sandın ya, sen otur, zırt vırt ağla, başka işe yaramıyorsun!
HALK NE SORUYOR, O NE KONUŞUYOR?
Evlerde, kahvelerde, sokaklarda halk ne konuşuyor, ne soruyor, Başbakan mitinglerde hangi yanıtı veriyor? Sorular belli. Başbakan’ın bu sorulara yanıtını sadece Ankara mitingindeki konuşmasından seçtim.
-Ne Bilal, ne bakanlar ve çocukları neden yargılanmıyorlar?
RTE - Korkma sönmez bu şafaklarda al bayrak.
-Milyon dolarlarla suçüstü yakalandılar, neden hesap veren yok?
-Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
-Rüşvet vererek bakanları satın alan Reza Zarraaf bile serbest, olacak iş mi?
-Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.
-Adam 700 milyonluk rüşvet saatla dolaşıyor.
-Yaradılanı severiz, yaratandan ötürü.
-Twitter’ı bile yasaklıyorlar, bu ne ilkellik? Bunu ancak diktatörler yapar.
-Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.