Berkin ve "Masumların Katli"

~ 12.03.2014, Yeni Yaklaşımlar ~

Kurtarıcı beklemeyelim, kendi kendimizi kurtaracak olan bizleriz. Berkin’in elindeki ekmeğe sıkıca sarılmakla başlayalım, sonrasını onun için getiririz.

Tayyip Erdoğan ile milattan önceki devirlerde hükmetmiş bir despotun bir alakası olabilir mi?

Herod, M.Ö. 1. yüzyılın sonlarında Romalılarca atanmış Judea kralıdır. Bugünkü tabiri kullanmak gerekirse mevkii ve makamını Roma İmparatorluğu’nun destek ve onayına borçlu olan bir “taşerondur” aslında. Kimi tarihçilerce “Büyük Herod” diye anılsa da esas itibariyle despotik yönetimi, iktidar hırsını tatmin için her yolu mubah görmesiyle hatırlanır. Herod ilk “gizli polis” sistemini kuranlardan biridir. Kendisine bağlı yaygın hafiye ağıyla tebaasının her hareketini kontrol eder, en ufak itaatsizlik belirtisini büyük bir şiddetle ezmekten çekinmez. Bir de Herod, giriştiği büyük inşaat projeleriyle anılır. Kaleler, gösterişli saraylar, devasa tapınaklar Herod zamanında ahaliye yüklenen ağır vergiler pahasına ardı arkasına inşa edilir.

Ancak Herod’un adı, esas olarak Yeni Ahit’te geçen “masumların katli” hadisesi dolayısıyla lanetlenmiştir. Matta İncil’ine göre İsa doğunca Kral Herod’un danışmanları ona, “Yahudilerin kralının doğmuş olduğuna” dair rivayetleri aktarırlar. Müneccimleri, devrin büyük din adamları ona “seçilmiş olanın”, yani Mesih’in dünyaya gelmiş olduğunu bildirirler. Herod bu söylentiler karşısında tahtını kaybedeceği korkusuna kapılır. İsa’nın ne pahasına olursa olsun bulunmasını emreder. Yeni doğmuş bir bebeği bulmak güç olunca da Beytüllahim’de iki yaşın altındaki bütün çocukların öldürülmesi emrini verir. Bu toplu cinayet “masumların katli” olarak adlandırılır ve Herod adı, asırlar boyunca “çocuk katli” ile birlikte anılır.

Herod Erdoğan’a, Erdoğan Herod’a ne çok benziyor değil mi?

Birbirinden binlerce yılla ayrılan bu iki siyasal “kariyer”, (iki devrin birbirinden apayrı karakterini bir an için gözardı edersek) sanki hık demiş birbirinin burnundan düşmüş. Üstelik Erdoğan, Herod’un en çok hatırlandığı konuda da bir hayli mesafe katetmiş durumda. Onun devr-i saltanatında sadece Berkin’i kaybetmedik. Uğur Kaymaz’ı, Ceylan Önkol’u hatırlıyoruz. Ya başına gaz bombası isabet eden 18 aylık Mehmet Uytun’u, polisin attığı biber gazından kaçarken yoldan geçen arabanın altında kalan yedi yaşındaki Umut Furkan Akçil’i, polis zırhlısının çarptığı 14 yaşındaki Birem Basan’ı, polis kurşunuyla ölen sekiz yaşındaki Enes Ata’yı, yine kafasına isabet eden polis kurşunuyla yaşamını yitiren üç yaşındaki Fatih Tekin’i hatırlıyor muyuz peki?

Erdoğan’ın hiç yüksünmeden “talimatı ben verdim” dediği, “destan yazdılar” diye böbürlendiği güvenlik güçlerince öldürülen daha onca çocuğu hatırlıyor muyuz? Kutsal kitaplara konu olmasa da gözümüzün önünde bir başka “masumların katli” vakasının cereyan ettiği açık değil mi? Bunca kan modern bir Herod’dan başka kime “yakışır”?   

Belli ki Erdoğan’ın sonu da Herod’a benzeyecek. Tarihçilere göre Herod hayatı boyunca paranoyadan mustaripti. Herod, öldüğünde kimsenin ona üzülmeyeceğine, halkının onun yasını tutmayacağından öylesine emindi ki, öldüğü zaman onlar da öldürülsünler diye ülkenin en önemli ailelerine mensup çok sayıda kişiyi sarayına hapsetmişti. Böylece ahali Herod’a değilse de hiç olmazsa onunla öldürülenleri üzülecek, yas tutacaktı. Erdoğan’ın da bu hızla sürerse düşüşüne kimse üzülmeyecek. En yakınındakiler bile. Onu var eden adi çıkar ortaklığı çözülmeye başladığında onu ilk en yakınındakiler, hem de büyük bir hevesle,  uçurumun dibine itecek. O bunun farkında ve bu yüzden de ayakta kalmak için her gün daha da zorbaca davranmak zorunda olan müstebitlere benziyor.

Herod, Mesih’in gelişini katliamla, çocukların katliyle engelleyememişti. Erdoğan da önleyemeyecek. Ancak bu kez müstebit “kolektif” bir Mesih’le karşı karşıya. Gezi direnişiyle ayağa kalkan o kolektif irade, sadece Erdoğan’ın değil, başımıza bunca zamandır musallat olmuş bütün Herod türevlerinin çanına ot tıkayacak, onların bu çürümüş krallığını tuzla buz edecek, zorbalığın tarihine son verecek bir Mesih’e çoktan dönüştü. Yeter ki hepimiz, olduğumuz şeyin farkına varalım. Kurtarıcı beklemeyelim, kendi kendimizi kurtaracak olan bizleriz. Berkin’in elindeki ekmeğe sıkıca sarılmakla başlayalım, sonrasını onun için getiririz. (FB/HK)

(Bu yazıya bilmeden de olsa esin verdiği için Sinan Birdal’a teşekkürler.)

FOTİ BENLİSOY YAZDI

bianet

 

Hits: 837