Ergenekon'a Yüce Divan yolu

~ 09.03.2014, Yeni Yaklaşımlar ~

Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ’un tahliyesini sağlayan kararında davanın Yüce Divan’da görülmesine işaret etmesi üzerine gözler Yargıtay’a çevrildi. Temyiz mercii Yargıtay’ın dava dosyasına ilişkin vereceği kararda AYM’nin kararını dikkate alması halinde, Ergenekon Davası sil baştan Yüce Divan’da görülecek.

Selin Asker- soL

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “özgürlükten yoksun bırakıldığı” ve “kişi hürriyetinin ihlal edildiği” kararı üzerine tahliye talebinde bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un geçtiğimiz gün İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilmesi sonrası davanın akıbeti tartışılıyor. AYM’nin Başbuğ kararında yargılamanın Yüce Divan’da yapılması yönündeki görüşü dikkat çekti.

AYM, Baş-buğ’la ilgili kararının gerekçesinde “Başbuğ’u yargılama görevinin Yüce Divan’a ait olduğuna ilişkin itiraz ve iddialarının objektif olarak dayanaktan yoksun olmadığı görülmektedir. Başvurucunun kendisi hakkında karar veren mahkemenin görevli olmadığı, yargılama görevinin Yüce Divan’a ait olduğu yönündeki itirazının özgürlükten yoksun bırakmanın hukukiliğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. İsnat edilen suçlara ilişkin eylemlerin nitelendirilmesinin, davanın Yüce Divan’da görülmesi gerektiği iddiasıyla doğrudan ilgili olduğu, bu çerçevede yargılama merciinin görevli olmadığıyla ve eylemlerin nitelendirilmesiyle ilgili itirazların temyiz merciince resen dikkate alınacağı açıktır” ifadelerine yer verdi.

Ergenekon Davası’nın gerekçeli kararının açıklanmasının ardından dosyayı inceleyecek olan Yargıtay’ın, Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılama yapılmasına ilişkin itirazına işaret eden AYM’nin kararını dikkate alması halinde Başbuğ’la birlikte davanın sil baştan Yüce Divan’da görülmesine başlanacak. Ayrıca Başbuğ’un da sanık olduğu İnternet Andıcı Davası ile İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası’nın da Yüce Divan’da görülmesi gündeme gelecek.

‘İstisnai olan sanıkları ayırmak’
Ergenekon Davası’nın Yüce Divan’da görülmesinin ne anlama geleceğini dava avukatları soL’a değerlendirdi. Avukat Celal Ülgen, gerekçeli kararın Yargıtay tarafından incelenmesi sonrasında yaşanacak süreci şöyle anlattı: “Örneğin, bir davada çocuklar ve büyükler varsa çocukları çocuk mahkemelerinde büyükleri de başka yerde yargılamak üzere davalarını ayırıyorlar. Burada özel hüküm vardır. Aslolan sanıklardan birisi hangi statüdeyse sanıklar da o statüyle yargılanır. Yargıtay’ın karar vermesi halinde İlker Başbuğ’la birlikte diğer tüm sanıklar da Yüce Divan’da yargılanır. Yüce Divan’da yargılanmak daha avantajlıdır. Çünkü mahkemeler yükseldikçe bu, sanık lehine yorumlanır.”

Avukat Hüseyin Ersöz de soL’a yaptığı açıklamada, AYM’nin kararını değerlendirerek “AYM’nin Yüce Divan’da yargılama yapılmasına ilişkin görüşü çok önemli bir gelişmedir. Başbuğ’la birlikte tüm sanıkların AYM’de (Yüce Divan’da) yargılanmalarının önü açıldı. Yargıtay, AYM’nin kararını göz önüne alırsa yargılamanın Yüce Divan’da yapılması gerektiği yönünde dosyayı iade eder. Başbuğ nerede yargılanıyorsa diğer sanıklar da orada yargılanır” dedi.

Tahliye engeli kalmadı
AYM kararında bir diğer önemli gelişme ise Başbuğ’un “tutuklu” olarak değerlendirilmesi oldu. Uzun tutukluluk sürelerini 5 yıla çeken yasal düzenlemede, Ergenekon Davası sanıkları hakkında Yargıtay kararı olmasa da “yerel mahkemede hüküm kurulduğu” gerekçesiyle “hükümlü” nitelendirilmesi yapılarak tahliyelerinin önüne geçilmişti. AYM’nin davaya ilişkin Yargıtay kararı olmadığı için Başbuğ’u “tutuklu” olarak değerlendirmesi, sanıkların “hükümlü” olarak kabul edilemeyeceğini gösterdi. Böylece tutukluğu 5 yıldan uzun olan tüm Ergenekon Davası sanıklarının tahliye edilmesinin önünde hukuki bir engel kalmadı.

O hakimleri HSYK’ya şikayet etti
Ergenekon Davası’nda Tuncay Özkan ve Levent Göktaş’ın avukatlığını yapan Hüseyin Ersöz, davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikayet etti. Ersöz, şikayet dilekçesinde 7 aydır gerekçeli kararı yazmayan mahkeme heyetinin “hürriyeti tahdit” ve “görevi kötüye kullanma” suçları işlediğini belirtti.

Ergenekon Davası’na bakan heyetin başkanı Hasan Hüseyin Özese ve üyeler Sami Haşıloğlu, Hüsnü Çalmuk, Mehmet Fatih Uslu, Nihat Topal, Ercan Fırat ile duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel hakkında soruşturma başlatılmasını isteyen Ersöz, AYM’nin İlker Başbuğ’la ilgili kararına da atıfta bulunarak şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi’nin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı çerçevesinde vermiş olduğu ihlal kararının gerekçesini, ‘Özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından etkili bir şekilde incelenmeden reddedilmesi, mahkumiyete ilişkin gerekçeli kararın açıklanmamasından dolayı Yargıtay’ın önüne götürülememiş olması oluşturmaktadır.’ Anayasa Mahkemesi tarafından ortaya konulan bu gerekçeler sadece temel bir hakkın ihlal edilmesine ilişkin olmayıp, aynı zamanda şikayet edilen mahkeme başkanı ile üye hakimlerin ‘Hürriyeti tahdit suçunu’ işlediklerinin tespiti anlamına da gelmektedir.”
Ersöz şikayet dilekçesinde, mahkeme heyetinin yargılama sürecinde Ceza Muhakemeleri Kanunu’na da aykırı davrandığını belirtti.

Soruşturma açılmıştı
Mahkeme heyeti hakkında İlker Bağbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in şikayeti üzerine Ocak ayında soruşturma başlatılmış ve inceleme için 17. Ağır Ceza Mahkemesi görevlendirilmişti. Av. İlkay Sezer, heyeti 5 Ekim 2012’de HSYK’ya şikayet ettiklerini belirtmiş ve başlatılan incelemeyi “göstermelik” olarak nitelemişti. Sezer, konuyla ilgili şunları söylemişti: “Geçen yıl (2012) yaptığım avukatlarla sanıkların görüşmelerinin engellendiği şikayetli başvuru üzerine bu izin verildi. Ancak HSYK ana konuları hukukun katledildiği itirazlarımızı katetti. Daha önce Ergenekon Davası’nda hakimlerin ‘dezenformasyon’ yaptığı gerekçesiyle yaptığım bir şikayet ‘somut delil yok’ diye reddedilmişti. Oysa mahkeme kayıtlarıyla delillerimizi sunmuştuk. Aslında bu izne bakınca somut delili olan adil yargılamayı etkileyen birçok husus dururken, bu konuda inceleme izni verilmesi düşündürücü.”

Zirve katliamı zanlıları da serbest
Tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yasanın çıkmasıyla, Malatya’daki Zirve Yayınevi bürosunda üç kişinin boğazını keserek öldürdüğü suçlamasıyla yargılanan 5 zanlı da serbest kaldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tutukluluk süresini 5 yılla sınırlandıran yasayı onaylaması nedeniyle Zirve katliamının tutuklu 5 sanığı da serbest kaldı. 18 Nisan 2007’de Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde Alman vatandaşı Tilman Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel’i boğazlarını keserek öldürdükleri suçlamasıyla yargılanan Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Salih Gürler, 7 yıldır tutuklu olarak bulundukları Malatya E Tipi Cezaevi’nden önceki gece bırakıldı. Savcı sanıklar hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etmişti.

Başbuğ ‘Sessiz Çığlık’ eyleminde
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, dün Beşiktaş’ta “Sessiz Çığlık” eylemine katıldı. Vardiya Bizde grubunun her cumartesi düzenlediği eylemin 76’ıncısı dün gerçekleştirildi. Alana İlker Başbuğ’un gelmesiyle birlikte izdiham yaşandı ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları atıldı.
Başbuğ eylemde yaptığı konuşmada, “Benim çıkışım bir başlangıçtır, bunun devamı gelecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne en büyük darbe Balyoz’la vurulmuştur” dedi. Şu anda cezaevlerinde tutuklu bulunan yüzlerce arkadaşının en yakın zamanda özgürlüğe kavuşacağına yürekten inandığını söyleyen Başbuğ, tutuklu MHP milletvekili Engin Alan’ın hâlâ cezaevinde olmasından TBMM’yi sorumlu tuttu.
Başbuğ’nun kürsüden inmesinden sonra alanda bulunanlar, “yandaş basın dışarı” sloganlarıyla bazı televizyon kanalları ve gazeteleri alanın dışına davet etti.
Beşiktaş’taki eylemin ardından Levent’teki bir alışveriş merkezinde düzenlenen imza gününe geçen Başbuğ, burada “Er Mektubu Görülmüştür” kitabını imzaladı. Etkinliğe vatandaşların ilgisi çok yoğundu.

Hits: 1159