Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Davut Dursun’un bilgi notuyla , CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtladı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Davut Dursun’un bilgi notuyla , CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtladı. Gezi eylemleri sırasında çeşitli gerekçelerle direnişi ekranlarına taşıyan kanallara cezalar verilmesine karşın Arınç, kanallara, “Gezi Parkı eylemini yayınladıkları gerekçesiyle herhangi bir müeyyide uygulanmadığını” söyledi.
Arınç’ın bu açıklamalarına karşın, Gezi eylemleri sırasında, gelişmeleri ekranlarına taşıyan bazı TV kanallarının, doğrudan eylemleri yayınladıkları için değil ancak “Yayın hizmetleri, şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz” gibi gerekçelerle ceza almıştı. Bu konuyu açıklayan Arınç, kanallara verilen cezaların Gezi eylemlerini görüntüledikleri için değil, “Yayın hizmetleri tarafsız olmadıkları” gerekçesiyle verildiğini öne sürdü. Arınç, Halk TV ve Gezi eylemlerini ekrana taşıyan diğer kanallara verilen para cezalarıyla ilgili olarak şu savunmayı yaptı:
BAHANE GEREKÇELER
“8/l-ı maddesinde yer alan, ‘Yayın hizmetleri tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz’, 8/1-m maddesinde yer alan, ‘Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez’. 8/1 -ş maddesinde yer alan ‘Yayın hizmetleri, şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz’. Hükümlerini ihlal ettikleri gerekçesiyle; Halk TV, Cem TV ve Em TV’ye 1’er kez uyarı, 1’er kez idari para cezası; Ulusal TV’ye ise 2 kez idari para cezası müeyyidesi uygulanmasına karar verildiğini söyledi.”
***
‘Sansür, özgürlük krizini derinleştirir’
Merkezi New York’ta bulunan Gazetecileri Koruma Derneği’ne (CPJ) yeni internet yasa tasarısının, Türkiye’deki basın özgürlüğü krizini daha da derinleştirebileceğini söyledi.
CPJ’in Gözetim Koordinatörü Geoffrey King’in kaleme aldığı raporda, TBMM’nin yeni yasa tasarısını onaylaması durumunda internete “radikal sansür düzenlemesini oylamış olacağını” yazıyor. King, yeni düzenlemelerin, Hükümet’e web adreslerini erişime kapatma, internet kullanıcılarının kayıtlarını iki yıl boyunca saklama ve erişim sağlayıcıları özel bir kurum altında kontrol etme yetkisi tanıyacağını hatırlatıyor.
‘YOLSUZLUK’ VURGUSU
Yazıda, yeni internet düzenlemelerinin, zaten “dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi olan” Türkiye’deki basın özgürlüğü krizine yeni sorunlar ekleyeceği belirtiliyor ve düzenlemelerin özellikle 17 Aralık’taki rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının hemen ardından gündeme getirildiğine dikkat çekiliyor. King, yeni yasa tasarısının, internet özgürlüğünün istikrarlı bir şekilde azaldığı Türkiye’de çok sürpriz olmadığını belirtiyor. Yazıda, Hükümet’in geçen yılın ilk altı ayında 1673 içerik kaldırma başvurusu yaptığı, bunun diğer ülkelerin üç katı fazla başvuru olduğu kaydediliyor.