Ankara’da bir araya gelen sanatçılar ve hukukçular, güçbirliği protokolü imzaladı; “İktidar baskısına direneceğiz” dedi. Sanatın sürgün edilemeyeceğini söyleyen sanatçılar, sanat örgütlerinin hukuksal alanda daha sağlam çalışma yapacağının altını çizdi.
Çiydem Dağdeviren - soL
Sanat üzerindeki devlet baskısına karşı mücadele için Sanatçılar Girişimi, Tiyatro Platformu ve TOBAV ile Türkiye Barolar Birliği dün Ankara’da bir araya geldi. Sanatçı ve hukukçular, ortak güçbirliği deklarasyonu okuyarak işbirliği protokolü imzaladı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yaptı. Feyzioğlu, “Yolsuzluk, hukuksuzluk gibi birçok sorun varken bu sanat işi nereden çıktı diye soranlara cevap olarak siz burnunuzun ucunu göremeyenler, sanatın ne kadar önemli olduğunu görmediniz diyoruz. Küçük hesaplar peşinde olan sizlerin, bu konuyu görmemezlikten gelmek kolayına gitti” dedi. Feyzioğlu, özgür düşünceye sahip olan toplumların ekonomi, bilim, sanatta kuşkusuz her alanda ilerlediğini söyleyerek durağanlaşan toplumların da yok olduğunu ekledi; “Sanatın yüzüne tükürürüm diyenler, kendi yüzüne tükürür” diyerek, sanatı küçümseyenlere tepki gösterdi.
Baskıya karşıyız
Feyzioğlu konuşmasında, Nejat İşler ve Berkin Elvan’a da yer verirken Nâzım Hikmet’in “Piraye İçin Yazılmış Saat 21 Şiirleri-6 Aralık 1945” şiirini de okudu. “Kişi, sanatçı olduğu için başkaldırmaz, başkaldırdığı için sanatçıdır” diyen Feyzioğlu, hukuk-sanat alanındaki güçbirliğinin, sanata yapılan baskılara karşı mücadele olduğunu belirtti.
Feyzioğlu’nun konuşmasının ardından Sanatçılar Girişimi’nden Ataol Behramoğlu söz alarak “Kamusal sanat alanını yok ederek sanatı meta haline dönüştüren, sanata her alanda hakaret edip pasif kullar yetiştiren ve hain plana yönelen siyasi iktidara geçit vermeyeceğiz” dedi.
Türkiye Tiyatro Platformu adına konuşan Ragıp Yavuz ise “Çağdaş ve uygar devlet, sanatın özgürlüğünü sağlar ancak nasıl olması gerektiğine karar veremez” diye konuştu.
12 ay geçerli imza
TOBAV’ı temsilen konuşan Tamer Levent de yapılan işbirliği protokolünün, eski bir hukukun yeniden canlandırılması olduğunu söyledi. Levent, devletin uyguladığı baskıya değinerek “İktidar, sanatçıların yaptığı grevi durduramadı. Bu nedenle onları 657 nolu kanun ile devlete bağlama düşüncesinde. Kanun, özgürlüğü kısıtlayıp entellektüel faaliyetleri durduran bir kanundur” dedi.
Programın yönetmeni Orhan Aydın da okuduğu deklarasyonda, “Sanatın sürgün edilmesine izin vermeyeceğiz” diyerek hukuksal mücadeleye dikkat çekti; tüm sanat örgütlerinin hukuksal alanda daha sağlam çalışma yapacağını söyledi. Taraflar daha sonra, imza tarihinden itibaren 12 ay geçerli olacak protokolü imzaladı.
Etkinlikte Levent Üzümcü ve Barış Atay da yer aldı. Atay, “Sanatta hayal gücü sınırsızdır. Devletin hayal gücü de sınırsız. İktidar, omurgasız, bir fikri olmayan kişileri, halka ‘bu sizin sanatçınız’ diye yutturuyor” dedi.
solhaber