Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Murat Arslan, HSYK değişiklik teklifinin yasalaşması durumunda, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin rafa kalkacağını, yargı sistemi felç olacağını, meslektaşları nezdinde telafisi imkansız hayal kırıklıklarına yol açılacağını belirtti.
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Murat Arslan, HSYK değişiklik teklifinin yasalaşması durumunda, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkelerinin rafa kalkacağını, yargı sistemi felç olacağını, meslektaşları nezdinde telafisi imkansız hayal kırıklıklarına yol açılacağını belirtti.
Arslan, yaptığı açıklamada, yargı kurullarının, “hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri olan yargı bağımsızlığı ilkesini etkili bir biçimde hayata geçirme, yargıç güvencesini sağlama, adaletin etkinliğini ve kalitesini teşvik etme, yargı sistemine toplumun güvenini tesis etmeye yardımcı olma” amacıyla oluşturulmuş kurumlar olduğunu dile getirdi. Bu niteliğinden dolayı yargı yüksek kurullarının, hemen hemen tüm ülkelerde anayasal düzeyde güvence altına alındığına dikkat çeken Arslan, şunları ifade etti:
“Yasalarla bu kurulların yapısıyla sürekli oynamak kabul edilemez. HSYK değişiklik teklifi, siyasal iktidarın içine düştüğü son derece zor durum nedeniyle panik halinde, refleksif olarak, pragmatik kaygılarla bir siyasal manevra olarak gündeme getirilmiştir. Amaç yargı içerisindeki paralel yapı ile mücadele etmekse bu şekilde olmayacağı çok açıktır. Getirilmek istenen düzenleme yeni bir paralel yapının sinyallerini vermektedir. Görülüyor ki, hukukla bağını hızlı üretim yasa, yönetmelik ve genelgelerle kurduğunu sanan, on yılların birikimini bir kalemde silip oluşturduğu ‘yeni’ye ilişkin de bütünlük kaygısı taşımayan bir yönetim anlayışı, her anlamda bir dağılma ve çözülmeye yüz tutmuştur. Bu ülkeyi kuran değerler üzerindeki ‘vandalizm’in faillerindeki telaş ve panik toplumun gözünden kaçmamaktadır. Yaşananlar ışığında yargının araç, değilse hedef aksında olmasından daha doğal bir durum bulunmamaktadır.”
“SİYASAL İKTİDAR TAM BAĞIMLI BİR YARGI YARATMAK İSTİYOR”
Siyasal iktidarın, HSYK değişikliğiyle yeni durumda yürütmenin yargı üzerindeki tahakküm ruh ve bilincini tüm yargıya egemen kılmayı, tam bağımlı bir yargı yaratmak istediğini vurgulayan Arslan, “Yargı ile son dönemdeki yaşanan gerilimler, yargı tabanının önemli kısmında siyasal iktidara, özellikle Başbakan ve yakın çalışma ekibine karşı rahatsızlık duyulmasına yol açmıştır. Meslektaşlarımızın yargı ile ilgili tüm sosyal medya platformlarındaki görüş ve düşünce açıklamalarında, anketlerde, bu durum rahatlıkla görülebilmektedir” dedi.
Arslan, gündelik ve siyasal basit çıkarların gereği olan yasal düzenlemelerle ilgili kısa sürelerde yaşanan zikzakların, artık mizah konusu olarak değerlendirildiğine dikkat çekerek, şunları ekledi:
“Şu aşamada asgari ölçüde ciddiye alınırlığını ve meşruiyetini yitirmiş, kendini kurtarma kaygısına düşmüş bir aktörün öncülüğündeki yasa değişikliği süreci, yaşamsal değerdeki yargı kurumlarımız açısından olumlu sonuç vermeyecektir. Yargının bütüncül olarak ele alınmadığı, takaslarla acil gereksinim olan kısmın eğilip bükülmesine yönelik olan bu süreç, sislerin dağılacağı kısa süre sonrasında ‘hukuksuzlukları, yolsuzlukları örtme çabası’ olarak etiketlenecek, süreç paydaşları açısından maliyeti ağır olacaktır. Bu teklif ile YARSAV olarak sürekli dile getirdiğimiz; yürütme organı temsilcisi olan Adalet Bakanı’nın ve hakim-savcı sınıfından gelse de müsteşarın kurul yapılanmasında yer almasının, ülkemizin kendine özgü koşullarında, yargı bağımsızlığını sınırlayıcı ve zedeleyici etki yapacağı konusundaki düşüncelerimizin ne kadar haklı olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. 2010 yılında gerçekleştirilen HSYK seçimi sırasında gerçekleşen kimi olaylar ve seçim sonucunda oluşan kurulun yapısı da unutulmamalıdır. Adeta siyasi iktidar temsilcileri gibi davranan kimi bakanlık bürokratları ile uzmanlık ve saygınlıkları ile değil de, siyasi iktidara yakınlıkları itibarıyla seçilen kimi üyelerin varlığı, kurulun bağımsız davranma, düşünme ve karar alma mekanizmalarını ciddi olarak etkilemiş görünmektedir. Dolayısıyla HSYK yapısında illa ki bir değişiklik olacaksa ilk yapılacak iş Kurul’da Adalet Bakanı ve Müsteşar’ın varlığına mutlaka son verilmesi ve tüm işlemlerine karşı yargı yolunun açılmasıdır.”
TEKLİFİN YASALAŞMASI DURUMUNDA
Arslan, YARSAV’ın var olduğu koşulların ülke içindeki zorluklarına inat, uluslararası ilişkileri ile saygın, ciddiye alınan ve takdir gören bir aktör halini aldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Yalnızca Avrupa değil, onun da parçası olduğu tüm dünyadaki yargı meslek örgütleri ile yargının ortak sorunlarına çözüm platformlarının vazgeçilmez paydaşı olmuştur. Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü, YARSAV’ın varoluşsal değerleridir. Bu değerleri savunmanın olası bedellerini ve ağır faturalarını en etkili ve tüm meşru olanakları kullanarak uygar dünyanın gündemine taşıdık ve taşımaya devam edeceğiz. Derneğimizin girişimiyle, uluslararası yargı örgütleri aracılığıyla Türkiye’deki yargının içinde bulunduğu durum tüm dünya kamuoyuna taşınmıştır. Dolayısıyla içerdeki yapı imha edici misyon sahiplerine, şeffaflık çağında artık hiçbir şeyin gizlenemediği ve ulusal sınırlar içinde tutulamadığı, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı noktasında aynı kaygıları paylaşan birçok uluslararası aktörün var olduğu, haksızlık ve hukuksuzlukların bu aktörlerin objektif gözlem ve tespitleri ile yine ortaya konacağı gerçeğini hatırlatıyoruz. Teklif’in yasalaşması durumunda, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı ilkeleri rafa kalkacak, yargı sistemi felç olacak, meslektaşlarımız nezdinde de telafisi imkansız hayal kırıklıklarına yol açılacaktır.”
(anka)