Dün gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı, 7.5 saatlik uzun bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ana gündem maddesini dershanelere yönelik düzenleme oluşturdu. Toplantı sonrası açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sorular üzerine açıklamasının büyük kısmını dershane konusuna ayırdı.
Arınç, gazetelerin yayınlarını da eleştirerek, Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu için savcılara çağrı yaptı. Oysa 2009 tarihinde, Arınç başta olmak üzere Hükümet kanadı Taraf gazetesinin sözde Balyoz darbe planı haberine üzerine savcıları göreve çağırmıştı. Başbakan Erdoğan ise o dönem ‘Ben bu davanın savcısıyım’ açıklamasıyla dikkat çekmişti. Şimdi yaptığı haberle ‘tutanaklar ve görüşmeler kesinlikle açıklanamaz ve yayınlanamaz’ diye hükümetin hedefinde bulunan Mehmet Baransu, o zamanlar deyim yerindeyse ‘el üstünde’ tutuluyordu.
SAVCILAR BU KEZ BAVUL İÇİN DEĞİL BAVULU AÇAN İÇİN GÖREVE ÇAĞRILDI!
Arınç konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Bir gazete veya bir gazeteci, daha evvelde bu konularda mahir olduğunu bildiğimiz birisi bir kararı yayınladı. Bu bir kararsa MGK Genel Sekreterliği Kanunu’na bakmamız lazım. Kanun diyor ki; ‘tutanaklar ve görüşmeler kesinlikle açıklanamaz ve yayınlanamaz’. Birisi 25.8.2004 tarihli MGK kararını ele geçirmiş ve yayınlıyor; tabi Türk Ceza Kanunu (TCK) 327, 328, 329; MİT Kanunu’nun 27; Basın Kanunu’nun 3’ncü maddesi; RTÜK Kanunu’nun 7’nci maddesi ve diğer maddelerinde ‘sır ve gizlikli içerisinde kalması gereken belgelerin’ yayınlanması halinde de ceza tertibi öngörülmüş. Bunların açıklanması yayınlanması yasak, bunu yapan insan bir ceza sorumluluğuyla karşı karşıya kalabilir. Bunu savcılarımız düşünsünler. Biz bu konuda herhangi bir teşebbüsün içerisinde şu anda değiliz.” dedi.
“ERGENEKON’DA SİZE YARDIM ETTİK”
Fethullah Gülen cemaati ile AKP arasındaki dershane savaşına, Avrupa Zaman’da yayınlanan “Hizmet AK Parti ve Eleştiri Küldürümüz” başlıklı yazı ile ilgili ilginç bir yorum geldi. Kendilerine “Hizmet” diyen cemaatin, AKP iktidarına uzun süre destek verdiği, cemaat desteği sayesinde Türkiye’nin dünyada yıldızı parlayan, sürekli büyüyen bir ülke olduğu öne sürüldü. Ayrıca, bu destek “Darbeci askerlere, Ergenekoncuları ve AK Parti’yi kapatma davasına karşı da Hizmet kendini riske edecek kadar destek verdi” diye açıklandı.
AKP ile cemaatin ters düştüğü iki olay ise şöyle sıralandı;
“Hizmet ile Ak Parti’nin tezada düştüğü ilk ciddi olay Mavi Marmara olayıdır. Hükümetin barış ve diyalog söylemlerine aykırı, dünya dengelerini de hesaba katmayan bu olay sonrasında tırmanan gerilim Hocaefendi’nin ‘izin alınmalıydı’ sözleri ile düşmüş ve bu tavır o gün Bülent Arınç tarafından da doğru bulunmuştu.”
İREM ÇİÇEK: ÇOK ENTERESAN
Yaşanan ‘çelişkiye’ bir tepki de Balyoz davasından hüküm giyen Albay Dursun Çicek’in kızı İrem Çiçek’ten geldi.
Çiçek twitter’dan yaptığı açıklamada “Çünkü o zaman Başbakan’ın ’Ben bu davanın savcısıyım’ diye açıklamaları var. Cemaatin polislerinin yapmış olduğu bir takım belge koyma işlemleri olduğuna dair bizim çokca iddiamız ve bu konuda açtığımız suç duyuruları var. O dönemde subayların tasviyesi için bir ortak adım atılırken, şimdi bu ikilinin çatışması ile tam tersi bir yöne kaydı. Şimdi cemaatin AKP’ye yönelik yine aynı yöntemle o çok enteresan. Çünkü 2009’da yine aynı gazete yine aynı muhabir tarafından yer alan bir haber. 2009 yılından geldik 2013 yılına. Yine aynı gazete, yine aynı gazeteci. Bu sefer tamamen yön değişmiş durumda. Bunu tamamen ikilinin çatışması sonucunda doğan gelişmeye uyarlıyorum. Biz hep herkese bir gün hukuk lazım diyorduk. Bu sözümün bu kadar yakın sürede geleceğini düşünmüyordum” dedi.
sozcü