Reyhanlı saldırılarıyla bağlantılı olduğu sanılan istihbari bilgileri sızdırmakla suçlanan Er Utku Kalı, ikinci duruşmada tahliye edildi.
CEREN BÜYÜKTETİK/BİRGÜN
Reyhanlı saldırılarıyla bağlantılı jandarma istihbarat belgelerini RedHack'e sızdırdığı iddiasıyla yargılanan Er Utku Kalı, ikinci duruşmada delilleri karartma şüphesi olmadığı gerekçesiyle, sağlık durumu ve tutuklu bulunduğu süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi.
Sivas Askeri Cezaevi'nden yarın (12 Kasım) Amasya'daki birliğine teslim edilecek olan Kalı, 1 Ocak 2014'te terhis olacak.
DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
Reyhanlı patlaması ile ilgili jandarma istihbarat belgelerini RedHack'e sızdırdığı iddiasıyla tutuklanan er Utku Kalı, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Adliye'nin tutukluların alındığı kapısının anahtarı bulunamadığı için duruşma gecikmeli olarak başladı. Duruşmada Kalı'yı ablası Ceren Kalı, Özgür Urfa, Efkan Bolaç ve Sevin Yılmaz'ın aralarında bulunduğu 7 avukat savundu. Utku'nun anne ve babasının yanı sıra CHP Milletvekilleri Hüseyin Aygün ve Muharrem Işık da izledi.
SİLAHLI KİŞİLER GÜVENLİK İÇİN!
Duruşma boyunca üç polis salonda bulundu, avukat Bolaç bu duruma itiraz etti. Bunun üzerine hakim "İzleyicinin güvenliği için buradalar, çok takılmayalım" dedi. Avukat Özgür Urfa, Kalı'yaisnat edilen suçun terör suçu olmadığını belirterek, terör suçlarına bakan özel yetkili mahkemenin kendini görevsiz ilan etmesini talep etti. Cumhuriyet savcısı askeri mahkemenin de kendisini görevsiz ilan ettiğini hatırlatarak görev uyuşmazlığına düşmenin sanığın aleyhine olacağı yönünde görüş belirtti. Hakim de bu aşamada görevsizlik kararına gerek olmadığına karar verdi.
HATIRLAMA GÜÇLÜĞÜ ÇEKİYORUM
Daha sonra Utku Kalı'nın savunmasına geçildi. Er Kalı mayıs ayından beri artan dozlarla antidepresan ilaçlar aldığını belirterek hatırlama güçlüğü çektiğini bu nedenle savunmasını yazıya döktüğünü ve buradan okuyacağını belirtti. Kalı ayrıca minisküs probleminden dolayı uzun süre ayakta duramadığı için savunmasını oturarak yaptı.
Turkcell'de teknoloji uzmanı olarak çalıştığını belirten Kalı işlediği iddia edilen suçları reddederek, "Telefonumda bulunduğu iddia edilen mesajları ben atmış olsaydım, telefonu sıfırlamam ve bütün delilleri silmem 2 dakikamı almazdı. Mesleğim dolayısıyla telefonları üst düzey kullanan birisiyim" sözleriyle kendisini savundu.
'GÖREVİM MESAJLARI OKUMAK'
Er Kalı askerlik görevini yaptığı sırada santralde çalışan askerin terhis olması üzerine onun yerinde açılan boşlupu gidermek üzere görevlendirildiğini, santralde mesajların geldiği SEMAÇ adlı cihazı da gececi olarak çalışan arkadaşı Er Kazım Zeycan'dan öğrendiğini belirtti.
Kalı görevinin SEMAÇ üzerinden gelen mesajları komutana vermek, o yoksa da en üst rütbeli kişiden başlayarak dağıtmak olduğunu aktararak, SEMAÇ'a gelen mesajların içeriğini okumadığını ve üzerinde gizli ibaresi varsa gizli kaşesi basıp gerekli işlemleri yaptığını söyledi.
ŞÜPHELİ ARAÇ
Kalı, söz konusu belgelerin geldiği gün de aynı işlemleri yaptığını ifade ederek, "Olay günü santralde rutin işlerimi yapıyordum. Mesajları saat 15.25'te teslim almaya başladım. Daha önce benim yerimde çalışan ve bana işlemleri öğreten Kazım Zeycan gösterdiği şekilde mesaj defterine işleyip, gerekli işlemleri yaparak komutanlara teslim ettim. Sonraki gün rutin işlerimi yaparken cezaevinin dış kapısının açıldığını duydum. Sivil plakalı siyah camlı beyaz bir araç geldi. Aracı kontrol etmek için dışarı çıktım. Arabadakiler dışarıda nöbette olan Cem astsubaya 'Merhaba komutanım' dediler. Daha sonra benden bir gün önce gelen mesajları istediler. Cem astsubayı tanıdıkları için şüphelenmedim ve mesajları verdim. Mesajlara zimmet defterinden beraber baktık ve kendileri seçtiler. Cem astsubay 'Nasıl teslim edeceğiz' diye sordu. Size nasıl veriyorsak zimmet defterine işleyerek aynı şekilde verebiliriz dedim. Mesajları gri bir dosyaya koyup götürdüler. Daha sonra Cem astsubay diğer karakollara da sor bakalım belgeleri almak için gelen olmuş mu dedi. Diğer karakolları aradığımda aynı aracın mesajları teslim aldığını öğrendim" dedi. Utku bu olayın ardından alay komutanının geleceğini öğrenerek askerlere mıntıka temizliği yaptırdığını, ancak bundan sonra durumun farklılaştığını ve gözetim altında tutulmaya başlandığını açıkladı.
Kalı, "2 rütbeli santrale geçerek oturdu. Kazım da giyinik şekilde santralde oturuyordu. Karakolda görevli uzman jandarma Kazım Yeşilkaş bilgisayardan birden fazla çıktı alıp karakollar adına imza attı. Beni bir odaya götürdüler. Bu sırada santralde güvenlik araması yapıldı. Biri beni takip ediyordu ve hiçbir şey yapmama izin vermiyorlardı. bu sırada bilgisayara bir program yüklediler. Odaya karakol alay komutanı Halil Şen, bir albay, kıdemli başçavuş ve uzman girdi. Astsubayın elinde bir defter vardı ve bana sürekli sorular soruyordu. Annemin, babamın, ablamın, eniştemin ne iş yaptığını,nerede oturduklarını, telefon numaralarını filan sordular. Daha sonra albay beni yanına çağırdı elinde bir dosya vardı. Dosyada yan yana iki mesaj vardı. İkisi de aynıydı. Bunlar mesaj dedim, para için mi yaptın diye sordular. Dışarı çıkarttılar ve daha sonra jandarma ile astsubay başka bir odaya aldılar. Jandarma beni darp etti "Belki senden fazlasını biliyorumdur, intikam soğuk yenen bir yemektir. Senin a... koyucaz o. Çocuğu, vatan haini" gibi küfürler ettiler." dedi. Kalı daha sonraki süreçte cezaevine götürüldüğünü belirterek bu esnada kendisine hiçbir bilgi verilmediğini ve avukatını arama hakkının bile tanınmadığını söyledi. Kalı defalarca çıplak aramaya maruz kaldığını da belirterek çıplak aramanın işkence olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi. Kalı üzerine atılı suçları kabul etmeyerek, yargılamanın tutuksuz sürdürülmesini talep etti. Kalı "Bu suçu işlemiş olsam telefonumu iki dakikada sıfırlayabilirim. Bütün delilleri silebilirim" diyerek kendini savundu. Kalı ayrıca santralde birçok askerin telefon bulundurduğunu ancak arama sırasında sadece kendi telefonunun ele geçirildiğini söyledi.
TANIK ZEYCAN: UTKU'NUN SIZDIRDIĞINA DAİR BİLGİM YOK
Tanık Er Kazım Zeycan ise ifadesinde "Gizli olduğu iddia edilen belgeleri Utku'nun sızdırdığına dair bilgim yok. Bu mesajları görmedim. SEMAÇ'ı daha önce kullanan kişi gidince Engin başçavuş Utku'nun kullanabileceğini belirterek ona anlatmamı istedi. Cihazı gece ben, gündüz Utku kullandı. Defterine not aldı anlattıklarımı. 1-2 ay beraber çalıştık. Mesajları zimmet defterine kaydediyoruz. İçeriği gizli mesajları gönderilmeden önce merkezden gizli mesaj gönderileceği bildirilir. Üzerinde gizli mesaj ibaresi vardır. Mesajı çıkarınca görme şansımız vardır. Zimmet defterine hangi kişiye ibraz ettiğimizi yazıyoruz. Mesajı verdiğimiz komutanın da mesajı silip silmediğini mesajdan kontrol etmesini istiyoruz. Komutanlarımız cihazın nasıl kullanıldığını bilmedikleri için biz gösteririz o şekilde silerler. "
Utku benim cep telefonumu akşam Kazım kullanmıştı dediğini sordu hakim, Zeycan "Telefonu geceleri kullanıyordum, ancak suç tarihinden 1 hafta öncesine kadar kullanmadım. Mesajları hiç görmedim ve benim göndermiş olmam söz konusu olamaz" dedi. Zeycan'a cumhuriyet savcısı diğer asker arkadaşlarınızla telefonlarınızı santral odasında mı şarj ediyordu, başkaları şarj için içeriye giriyor muydu diye sordu “Ben geceleri çalışıyordum. Utku'ya da söylüyordum buraya bizden başka askerleri alma diye. Cep telefonlarımızı ayrı bir yerde şarj ediyorduk" dedi. Ancak santral odasına başka askerlerin girip çıkma ihtimali olduğunu belirtti.
Mahkeme heyeti, Utku Kalı'nın tahliyesine karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Radikal