soL gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kemal Okuyan’ın, 29 Ekim mitinginde yaptığı konuşmanın tam metnini yayımlıyoruz.
Dilan, Hasan, adaşım Kemal… Genç bir öğrenci kadın… Genç bir Kürt… Direnişçi bir işçi… Benden önceki konuşmacılardı bunlar.
Burada Aleviler adına da konuşulabilirdi. Bir emekli çıkıp “ben de cumhuriyeti, yeni bir cumhuriyeti savunuyorum” diyebilirdi… Liseliler var, hem de ne çoklar… Onlar da… Aydınlar, akademisyenler, sanatçılar… Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Galatasaraylılar, Karşıyakalılar, Adanademirsporlular, Gençlerbirliği taraftarları…
“Farkımız yok, bu ülkede yaşayan herkesin kalbi cumhuriyet için atıyor…” bunu mu diyeceğiz?
Bizi birçok şey birleştiriyor. Bugün burada cumhuriyetçiliğimizi öne çıkarmak için toplandık. Yurtseveriz. Aydınlanmacıyız, laiklikten, ileri olandan, bilimden yanayız. Doğayı, yaşamı, kültürü, sanatı savunuyoruz.
Ama bizi başka bir şey birleştiriyor. Biz emekçi halkız. Emeği savunuyoruz.
Bizim gibi olmayanlar da bu ülkede malı götürenler!
Ne zaman ki, birileri birlik beraberlikten söz ederse, o işten korkun.
O birileri malı götürüyordur.
Cumhuriyet, evet!
Birilerinin malı götürmesine hayır!
Diktatör her gün millet diyor, 70 milyon diyor, 76 milyon diyor. En saçması da benim milletim diyor. Her şeye sahip çıktığı gibi, millete de sahip çıkıyor. Ne münasebet!
Senin milletin değiliz, senin çiftçin, Ayşe teyzen, emeklin, gencin, kundaktaki bebeğin de değiliz. Dünyalarımız farklı, hayata bakışımız farklı…
Aynı ülkede yaşıyoruz ama sen malı götürenlerin çıkarlarını savunuyorsun, sen karanlığı savunuyorsun, sen yobazlığı savunuyorsun, sen cehaleti savunuyorsun.
Biz insanı, yaşamı, doğayı, aydınlığı, sanatı, bilimi savunuyoruz. Emeği savunuyoruz.
Cumhuriyetlerimiz de farklı.
Seninkisine pek cumhuriyet de denemiyor, utanıyorsun, gücün yetse saltanatı, halifeliği geri getireceksin. Yetmiyor.
Halifelik, saltanat demişken…
Bugün 29 Ekim 2013. 90 yıl önce gerçekleşen bir büyük hamledir. Bağımsız bir ülke fikri, laiklik bu topraklara en etkili bir biçimde o zaman düşmüştür. Bugün, Haziran Direnişi’nde en önde kadınlar varsa, bunda 1920’lerde yaşanan hamlenin büyük payı vardır.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, yoksul halk, aydınlar büyük iş yaptılar.
Küçümseyen küçümsesin, kendi küçülür. Küfreden küfretsin, kendi alçalır.
Biz tarihimizde ileriye doğru gerçekleşen bütün sıçramalara sahip çıkarız.
Peki sonra…
Sorarız. Bu cumhuriyet neden bu hale geldi diye?
İki gün önce gazetemiz soL’da “sömürdüler, semirdiler” yazdık.
Biz Cumhuriyet’i sömürülelim diye kurmadık. 1920’lerde Koç, 30’larda Koç, 40’larda Koç, 50’lerde Koç Holding, bugüne gelmiş. AKP Cumhuriyeti’nde de para basmışlar.
Koç gibi cumhuriyet olmamış, Koç ve benzerleri için cumhuriyet olmuş.
E sonra bu ülke Adnan Menderesl’er, Süleyman Demirel’ler, faşist çeteler, asker, darbeler üretmiş. Yobazlık üretmiş…
En son da AKP’yi üretmiş.
Adını koyacağız. Sermaye, para babaları Cumhuriyet’i çürütmüş.
Bizim yolumuz ayrı. Artık Koç için, Sabancı için, Topbaşlar için, Tayyip’in gemicikleri için, yandaş yeşil sermaye için cumhuriyet istemiyoruz.
Biz halkın cumhuriyetini istiyoruz.
Halkın Cumhuriyeti’ne nasıl ulaşacağız?
Haziran ayında bunun mümkün olduğunu gördük. Halkın cumhuriyeti için halk gerekir. Türkiye’de halk var, hem de muhteşem bir halk var.
Bu halk örgütlenmeli. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez çünkü!
Nasıl örgütlenecek?
Birkaç yol var. AKP’den demokrasi bekleyerek, yetmez ama evet diyerek, Tayyip’le mesajlaşarak, kahvaltılara giderek, sonra onu parti kongrelerine davet ederek… Buradan halk için hiçbir şey çıkmaz. Ne özgürlük, ne demokrasi, ne cumhuriyet… Bu AKP Cumhuriyeti’nin ya da cumhuriyetin yıkılışının kabullenilmesi olur!
İşçilerle patronlar milli çıkarlar için birleşsinler denerek de olmaz. Bizim çıkarlarımız ortak değil. Kıçı Amerika’da başı Avrupa’da olan patronların millisi olmaz zaten. Onlar milliyetçiliği kullanırlar, uyutmak, bölmek için.
Milliyetçilik fenadır, çok fena. Biz yurtseveriz. Ülkemizi severiz, emperyalizme karşı mücadele ederiz, bağımsızlık isteriz. Başka ülkelere saygı gösteririz. Başka halklardan üstün olduğumuzu düşünmeyiz.
Kuracağımız Cumhuriyet ulusların birbirlerine üstünlüğünü değil, eşitliğini savunacak.
Milliyetçi olmadığımız için Suriye’de haksız bir politikaya karşı durduk, Suriye halkını savunduk, savaşa izin vermeyeceğimizi söyledik. Ülkemizi seviyorsak, ülkemizi haksızlıklardan arındıracağız dedik.
Türkiye’nin çıkarları, emekçi halkın çıkarlarıdır. Ulusal birlik safsataları, milli birlik projeleri, solla MHP’yi milliyetçilikte birleştirme çabaları, bunların hepsi halkı uyutma planlarıdır.
Bağımsız bir ülke… Bağımsız bir emekçi siyasetiyle mümkün.
Nasıl olacak?
Korkmayacağız. Türkiyede insanları sosyalizmden, komünizmden korkuttular. Korka korka bu hale geldik. Aydınlanma mı istiyorsun, karar ver. Koçlarla, Sabancılarla aydınlanma bu kadar! Bağımsızlık mı istiyorsun? NATO’cu generalerle bağımsızlık bu kadar! Egemenlik mi istiyorsun ABD yalakalığı ile sözüm ona batı ittifakıya bu kadar.
Cumhuriyetin, laikliğin, bağımsızlığın ayağa kalkamasının tek koşulu kaldı: Sosyalizm.
Bunu yayacağız. Şimdi değilse ne zaman? Bu daha başlangıç mücadeleye devam dedik, ne için mücadele edeceğiz?
Çok yaygın bir kesim var. Sosyalizme inanıyor, istiyor, tam zamanı.
Büyüyoruz, yayılıyoruz. Her yerde dostlarımız var. Haklısınız diyorlar. Cepheleşeceğiz. Yakındır. Solun cephesi geliyor. Gazetemiz var. Okurları örgütleniyor.
Sol geliyor. Yeni bir cumhuriyet için kolları sıvayan işçiler, gençler, aydınlar...
Bugün burada bir kutlama yapmıyoruz. Kutlanacak bir cumhuriyet bırakmadılar. Ama karalar da bağlamadık. Çünkü bu diktatörlük gidecek.
Yaşasın cumhuriyet
Yaşasın sosyalizm