“Bir AKP projesi olarak pazarlanan Aile Avukatlığı Merkezi ile şiddet, istismar ve taciz mağduru kadın ve çocukların şiddet uygulayıcısı erkekle barıştırılması, gerekirse şiddet uygulayan erkeğin biraz daha ehlileştirilmesi ve böylelikle kutsal aile bekasının korunması hedeflenmektedir.”
Önce Bakanlığın adının, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı” olarak değiştirilmesi ile ilan ettiler kadının bağımsız birey olarak var olmasına karşı olduklarını. Sonra, 6284 Sayılı Kanun’un hazırlık süreci ve yürürlüğe girmesi ile ayrımcı ve gerici zihniyetin pekiştiğini gördük hep birlikte. Cumhuriyet tarihi boyunca kadının en fazla aşağılandığı, şiddet, taciz vakıalarının yaygınlaştığı ve kanıksandığı, kadın cinayetleri oranında muazzam bir sıçrama gerçekleştiği yakın tarihimizde, uygulanan politikaların gerekçesi hep Türkiye’de boşanma oranlarının giderek yükselmesi ve aile kurumunun gelecekte çözülme tehdidi içinde olduğu paranoyasıydı.
Ve kadınlara bayram hediyesi olarak şapkadan yeni bir tavşan daha çıkardılar. Geçtiğimiz haftalarda cep telefonlarımıza gelen bir mesajla Aile Avukatlığı Projesi’nin sessiz sedasız(!) uygulanmaya başlandığından haberdar olduk. AKP’ye yakınlığı ile bilinen Adalet ve Hukuk Derneği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in katılımı ile projenin açılışını yaptığını avukatlara duyurmuş oldu.
Proje kapsamında açılan Aile Avukatlığı Merkezi, İstanbul’da pilot bölge olarak belirlenen Bağcılar İlçesi’nde faaliyete başlayacakmış. Yürütücüleri arasında Bağcılar Kaymakamlığı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nin de yer aldığı, destekçileri arasında din ve emniyet görevlilerinin bulunduğu projenin tanıtım spotlarına baktığımızda, özellikle şiddet mağduru kadın ve çocukların ücretsiz hukuk yardımı alacakları izlenimi ağır basmakta. Basında yer alan haberler ve sosyal medya tanıtımlarına1 biraz daha detaylı göz gezdirdiğimizde ise işin rengi daha net bir şekilde ortaya çıkmakta. Bir AKP projesi olarak pazarlanan Aile Avukatlığı Merkezi ile şiddet, istismar ve taciz mağduru kadın ve çocukların şiddet uygulayıcısı erkekle barıştırılması, gerekirse şiddet uygulayan erkeğin biraz daha ehlileştirilmesi ve böylelikle kutsal aile bekasının korunmasını hedeflemektedir.
Örneğin, Derneğin Genel Sekreteri Av. Selami Kurt, Twitter’dan “Yasaklarla bir yere varılamaz. Boşanmanın yegâne çare olmadığını avukattan duymak hiç de fena olmaz” diyebilirken, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı, kurulan merkezin “boşanma ya da huzursuzluk gibi sorunlara sebep olmayacağını” belirtmektedir.
Aile Avukatlığı Merkezi’nin Facebook hesabında, “Toplumumuzun temel taşı aile güçleniyor. Aile bireyleri sorunlarına çözümü adliyelerde değil yuvasında buluyor” mesajı yer almakta. Yani aldatılan, dayak yiyen, hakarete uğrayan, kısacası cinsel, ekonomik, fiziksel ve psikolojik şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlara, evlilikte çeşitli sürtüşmelerin, uyuşmazlıkların yaşanabileceği, bu tür durumların her ailenin başına gelebileceğinin anlatılacağı, kadınlara kocalarıyla iyi geçinmeleri 'tavsiyelerinin' salık verileceği ve şiddet mağdurunun evine geri gönderileceği bir projeyle karşı karşıyayız.
Peki, çözüm adliye değil ev ise avukatların bu projede ne işi var?
Uzun yıllardır barolar aracılığıyla Türkiye’nin birçok bölgesinde, kamucu ve ilerici bir hizmet olarak ücretsiz verilen CMK ve adli yardım hizmetlerinin de konjonktüre uygun olarak etkisinin azaltılması ile birlikte yargının özelleştirilmesi ve çok hukuklu bir sistemin yerleştirilmesi hedeflenmekte.
AKP döneminde yargı giderlerinin artırılması, önceden peyderpey verilen yargı giderlerinin artık davanın açıldığı esnada tamamının ödenmesi gibi nedenlerden dolayı, bireylerin hak arama özgürlüğü sekteye uğramış ve halkın adalete erişimi büyük ölçüde engellenmiştir. Adalet sistemindeki sorunların giderilmesi amacıyla yargı dışı çözüm yolu olarak getirilen arabuluculuk sistemi ile çok hukuklu bir yargı sistemi yürürlüğe girmiştir. Aile avukatlığı ise arabuluculuk uygulamasının bir benzeri olarak uygulanacaktır.
İlke olarak aile mahkemeleri önünde kadın ve erkek toplumsal konumlarından bağımsız olarak eşit unsurlar olarak yer almaktadır. Yine de mahkemelerde yaşanan ayrımcı ve hukuksuz uygulamalara, kadınlar özellikle avukatları aracılığıyla itiraz edebiliyor ve savunma makamının güvencesi ile adalete erişim sağlanabiliyordu. Aile avukatlığı uygulamasında ise taraflar arasındaki eşitsiz konumların devam edeceği ve uyuşmazlığın çözümünün arabulucu avukatların siyasi, dini, kişisel görüşleri ile şekilleneceği çok açıktır. Erkekten daha güçsüz konumda olan, en azından kendini öyle hisseden bir kadın, çare bulmak amacıyla kapısından girdiği Aile Avukatlığı Merkezi'nden şiddet ve istismara maruz kaldığı evine geri dönmek zorunda kalacaktır.
Başta kadınlar olmak üzere toplumun, avukatların ve tarihsel olarak ilerici miraslarını koruyan baroların bu projeye kolay ikna olmayacaklarını şimdiden söyleyebiliriz. Bu tür projelerle avukatlara biçilen rolün, avukatlık mesleğinin prensipleri ile de uyuşması zaten mümkün görünmemektedir.
Adalet ve Sosyalizm.org
Av. Özgü Türk
Projeye destek sunan Bağcılar Müftülüğü’nden kadın din görevlileri…
İşbirliklerini esirgemeyen, hevesli Bağcılar İlçesi muhtarları…
1 Basın ve sosyal medya için bkz: http://haber.sol.org.tr/kadinin-gunlugu/aile-avukatligi-siddet-magdurunu-evinde-kalmaya-ikna-etme-projesi-haberi-81003, https://www.facebook.com/pages/Aile-Avukatl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-Merkezi/499385943484274