SOLUKLAŞAN DEVLET SURİYE (II)
Suriye Ulusal Konseyi (SUK):
Süreç içerisinde Suriye’deki muhalif/silahlı grupları temsil eden bir siyasal yapılanmaya gidilmiş ve “Suriye Ulusal Konseyi” kurulmuştur1. Merkezi İstanbul’da bulunan SUK’un amacı, Suriye’deki mevcut rejimi devirmek suretiyle yerine modern, demokratik ve milli/sivil bir devlet kurmaktır2.
SUK tarafından özellikle “Sivil ve Demokratik Suriye” vurgusu yapılmaktadır.
Ancak, kuruluşundan bir yıl sonra özellikle batılı ülkeler bu siyasi/askeri yapılanmanın Suriye’deki muhalif güçleri temsil bakımından yeterli olmadığı şeklinde bir kanaate varmışlardır3.
Süreç içerisinde “Demokratik Değişim İçin Suriye Ulusal Koordinasyon Konseyi” (DDSUKK) adı altında bir başka teşkilat kurulmuş olmasına karşılık, bu yapılanmanın Suriye Devlet’inin kendi unsurları tarafından kurulduğu şeklinde yaygın bir anlayış mevcuttur. DDSUKK Suriye’deki sorunun “görüşmeler yoluyla” çözümlenmesini savunmaktadır.
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO):
Süreç içerisinde Suriye’de önce bir yarı-askeri yapılanmaya gidilerek “Özgür Suriye Ordusu” (ÖSO) kurulmuş ve devlet/rejim karşıtı unsurların bu teşkilat içerisinde faaliyet göstermesi istikametinde adımlar atılmıştır. Ancak, Suriye içerisinde halen bu teşkilat içerisinde bulunmayan ve kontrol dışı olarak çatışmalara katılan silahlı unsurlar da bulunmaktadır.
ÖSO özellikle Suriye ordusundan ayrılan/kaçak durumuna düşen askerlerin katılımı ile Ağustos 2011 ayı içerisinde kurulmuştur4. Basın ve yayın organlarından gelen bilgiler çerçevesinde de komuta merkezinin Türkiye sınırları içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. 2012 yılı sonlarında daha önce Tuğgeneral olan Salim İdris sorumluluğu, yine daha önce Suriye Hava Kuvvetleri’nde Albay rütbesiyle görev yapan Riyad al-Assad’dan devralmıştır.
Başlangıçta İdlib Eyaleti’nde faaliyet gösteren ÖSO, giderek çatışma alanını Humus ile Hama içerisine ve Şam yakınlarına kadar genişletmiştir5. Kurulduğu tarihten itibaren Türkiye-Ürdün sınırı arasındaki Suriye’nin ana ekseni üzerinde hakimiyet kurma ve nüfuz alanı oluşturma gayreti gösteren ÖSO, bazı zamanlar kazanımlar elde etmekte ve bazı zamanlar da geri çekilmektedir6.
Son dönemde Suriye kuzeydoğusundaki Kürt unsurları temsil eden DBP/PYD ile ÖSO (ve al-Nusra Cephesi) unsurları arasında çatışmalar olmaktadır.
Kısa zaman içerisinde Suriye Devlet güçlerine karşı bir üstünlük sağlaması ise mümkün görülmemektedir7.
Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu (SDMGUK, Suriye Ulusal Koalisyonu-SUKOA):
ÖSO da dahil olmak üzere Suriye içerisinde faaliyet gösteren diğer bütün silahlı gurupları temsil ettiği öne sürülen SUK’un geçen zaman içerisinde somut bir sonuca ulaşamaması üzerine ve uluslararası toplumun da baskısı ile kurulmuştur8.
Merkezi İstanbul’da/Kahire’de bulunan SUKOA’nın siyasi maksadı; Esad rejiminin değiştirilmesini, istihbarat ve güvenlik birimlerinin etkisiz kılınmasını, Suriyelilerin öldürülmesine ve (zor kullanarak/zorlayarak) yer değiştirmelerine neden olan sorumlulardan hesap sorulmasını sağlamaktır9.
Ancak, SUKOA kurulduktan sonra da olumlu ve olumsuz gelişmeler gözlenmiştir. Bu siyasal yapılanmanın uluslararası alanda tanınması istikametinde önemli gelişmeler olurken, Suriye’deki bazı siyasi/askeri yapılanmalar tarafından hoşnutsuzluk dile getiren eleştiriler de olduğu dikkat çekmiştir10.
SUKOA kurulduktan sonra tanınmışlık bakımından uluslararası alanda oldukça hızlı bir gelişme yaşanmıştır11. “SUKOA Genel Kurulu” İstanbul’da toplanarak geçici hükümetin başbakanını seçmiştir12. Ancak, teşkilat içerisindeki görüş ayrılıkları nedeniyle başbakan seçildikten 5 ay sonra istifa etmek zorunda kalmıştır.
Uluslararası alanda tanınmış olma bakımından geniş bir destek almasına rağmen SUKOA kurulduktan sonra da Suriye’deki muhalif unsurlar arasında bir birlik sağlandığı konusunda güçlü bir kanaat henüz ortaya çıkmamıştır.
Demokratik Birlik Partisi (DBP/PYD):
Bölgesel yönetimler içerisinde Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiği ve çok konuşulduğu için DBP üzerinde durmamızın uygun olacağını düşünüyoruz.
Öncelikle Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede nasıl bir siyasi ve askeri yapılanma olduğunu anlamakta fayda bulunmaktadır. Bölgede iki ayrı ve ancak ortak hareket eden Kürt yapılanması mevcuttur. DBP, Batı Kürdistan Halk Meclisi’ni ve diğer 16 siyasi parti ise Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi’ni kurmuşlardır13.
Bu iki meclis 2012 yılı içerisinde Erbil’de bir araya gelerek Kürt Yüksek Konseyi adı altında birleşmiştir14. Erbil’de gerçekleştirilen bu toplantı ile Suriye kuzeydoğusundaki Kürt gruplar arasındaki siyasi görüş ayrılıklarının ötelendiği ve (stratejik) önceliğin bu bölgede bir özerk/otonom yapılanmanın sağlanmasına verildiği düşünülmektedir.
Irak kuzeyindeki “Irak Kürdistan Bölgesi” gibi bir siyasi oluşumun, Suriye’nin kuzeydoğusunda da yapılandırılması ve uygun koşulların sağlanması bakımından çalışmalar devam etmektedir15.
Özerk/Otonom olan “Irak Kürdistan Bölgesi” başkanlığı tarafından Suriye’deki Kürtlerin gerektiğinde savunulacağı konusunda açıklama yapılmıştır16.
Suriye’nin kuzeydoğusu DBP’nin de içerisinde yer aldığı Kürt Ulusal Konseyi (KUK) tarafından yönetilmektedir. Irak’ın kuzeyi ile temasın kurulmasını sağlayan sınır kapısı Halk Savunma Kuvveti (HSK/YPG) unsurları tarafından kontrol edilmektedir. Pasaport kontrolleri yapılmaktadır. Sınırı oluşturan Dicle nehri üzerinde nehir vasıtaları çalışmaktadır, insan ve mal nakliyatı gerçekleştirilmektedir17.
DBP tarafından Avrupa’da temsilcilik açılmıştır. Bu temsilcilik Avrupa’daki Suriyeli Kürtler arasında iletişim ve dayanışma sağlamak ve daha da önemlisi Avrupa’daki (siyasal) kurum ve kuruluşlarla diplomatik bağlantılar tesis etmek suretiyle Suriye’deki “Kürt Sorunu” hakkında bir kamuoyu oluşturmak, destek verilmesini ve bilinirliğini/tanınmışlığını sağlamak maksadına yönelik olarak çalışmaktadır18.
Suriye’nin kuzeydoğusunda Kürt siyasal yapılanmasının emareleri artık açık şekilde teşhis edilebilmektedir.
DBP/PYD Varlığının Türkiye’ye Etkileri:
Kendileri tarafından olmadığı öne sürülmesine rağmen DBP’nin, Irak’taki Kürt (özerk/otonom) Bölgesi Yönetimi, PKK ve Suriye Hükümeti ile bağlantıları olduğu değişik kaynaklar tarafından ifade edilmektedir.
DBP’nin bu bağlantılarının Türkiye’nin bölge ve Suriye politikaları bakımından olumlu sonuçlar ortaya çıkardığını söylemek mümkün değildir.
Bölgedeki parçalanmış Kürt varlığının son noktada birleşerek bir devlet kurma arzusu bilinmeyen bir husus değildir19. Bu bağlamda Irak’taki Kürt Bölgesi Yönetimi ile PKK ve DBP arasında bir işbirliği zeminin oluştuğu hususu da mevcut şartlar bakımından göz ardı edilmemelidir20. Bu bir araya geliş, Türkiye’nin güneyinde neredeyse Akdeniz’den İran sınırına ve hatta İran’daki Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (KÖYP/PJAK) varlığını da dikkate alırsak İran kuzeyine kadar etkin bir Kürt kuşağının ortaya çıkmasına neden olmuştur/olacaktır.
Bu oluşum bölgedeki ülkelerin özellikle İran’ın ve Suriye’nin çıkarları bakımından da desteklenebilecektir. Konuya daha geniş çerçevede bakıldığında ise; Kürt varlığı Batı dünyasının ve İran’ın ve İran destekli Şii hareketinin aynı anda desteğini almış olacaktır21. Bu husus tarihsel süreç içerisinde bölgede Kürtlerin aldığı en güçlü destek anlamına gelmektedir.
Bu gelişmelere koşut olarak Türkiye bakımından ise; sorun alanının boyutları genişlemiş ve Ortadoğu ile güvenlikli kara bağlantısı da kesilmiş olacaktır. Bu sonuç Türkiye için arzu edilmeyen ve en kötü durum olarak dikkate alınmalıdır.
Diğer önemli bir nokta da; Suriye içerisindeki Türkiye’nin desteklediği muhalif unsurların iki cephede çatışmaları sürdürme gibi bir sıkıntı içerisine girmeleri olacaktır. Muhalif güçler bir yandan Esat güçlerine karşı ve diğer yandan da DBP güçlerine karşı iki ayrı istikamette çatışmak zorunda kalacaklardır ki; bu da Türkiye’nin kabul edebileceği bir durum olmamalıdır22.
Türkiye’nin bilgi almak için Türkiye’ye davet ettiği DBP/PYD Başkanı Türkiye’deki görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamalarda kendileri bakımından maksadın ne olduğunu açık şekilde ortaya koymuştur. DBP/PYD Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgede sivil ve askeri yapılanma içerisine girmiştir, ÖSO ve Jabhat al-Nusra gibi örgütler ile de çatışma içerisindedir23.
Türkiye konu hakkında bilgi almak için Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başbakanı Necirvan Barzaniyi de Türkiye’ye davet etmiştir. Yapılan görüşmelerin ana konusu Suriye’deki gelişmeler oluşturmuştur. Başbakan Barzani, 1991 yılında zor durumda olan Irak Kürtlerine kapısını açan Türkiye’nin aynı anlayışı şimdi de zor durumda olan Suriye Kürtlerine göstermesini beklediklerini ifade etmiştir24.
Türkiye, Suriye ve Irak Kürtlerinin temsilcileri Ağustos 2013 ayı içerisinde Erbil’de yapılacak Kürt Ulusal Konferansı’nda bir araya gelerek sorunlarını ele alacaklardır25. Bu konferans yine tarihsel süreç içerisinde bölgedeki bütün Kürtlerin temsil edileceği belki de en geniş katılımlı toplantı olacaktır. İran Kürtlerinin de temsil edilmesi şaşırtıcı olmamalıdır.
1984 yılından bu yana bu/bir önemli güvenlik sorununun anılan gelişmeler çerçevesinde Türkiye bakımından arzu edilmeyen bir istikamete doğru gelişme gösterdiği görülmektedir.
İkinci bölümün sonudur.
Av. Reha Taşkesen
Ankara, 25.08.2013
SOLUKLAŞAN DEVLET SURİYE (I)
Hits: 2408