Aynı başlık altında daha önce yazmış olabilir miyim, tam olarak anımsamıyorum. Ola da bilir... Fakat konu zaten hep gündemimizde. Solcu olduğunu düşünen biri aynı zamanda yurtsever olabilir mi? Solculukla yurtseverlik arasında ilişkiler, yakınlıklar ya da karşıtlıklar nelerdir? Zihin bulanıklığına yol açan pek çok soru…
***
Solculuktan başlayalım... Çok yazıldı ama yineleyelim... Fransız devrimi öncesinde Fransa Ulusal Meclisi’nde varlıklı sınıfların temsilcileri başkanlık kürsüsüne göre sağda, emekçilerin temsilcileri solda otururlarmış. Deyim buradan geliyor. Yani kelimenin kendisinin, ona “atfedilen” (onunla ilişkilendirilen) siyasal anlamla ilgisi yok. Emekçi temsilcileri başkanlık kürsüsünün sağında sağda oturmuş olsalar bugün solcu dediklerimize sağcı denilecekti...
Buna karşılık, dilimize Fransızca “patriotisme” sözcüğünden (sanırım Tanzimat döneminde) “vatanperverlik” diye çevrilen, bugün yurtseverlik dediğimiz kavram, onu adlandıran sözcükle örtüşüyor.
“Vatan” sözcüğünü ilk kez Namık Kemal’in, bugün kullandığımız anlamıyla kullanmış olduğu söyleniyor.
Namık Kemal solcu değildi kuşkusuz. O dönemin Osmanlı toplumunda bugünlerdeki anlamıyla solculuk ve sağcılık kavramlarının toplumsal ve düşünsel karşılıkları yoktu.
Böyle de olsa, kendi döneminin feodal, dinci gericilerine karşı Tanzimat’ın büyük düşünürü ve edebiyatçısı kuşkusuz “sol” değerleri temsil etmekteydi.
***
Günümüz Türkiyesi’nde (ve herhalde bütün ülkelerde) solcu olarak, emekten yana değerleri temsil eden kişiler ve kurumlar adlandırılıyor. Daha da genelleştirerek söylersek solculuk, her türlü tutuculuğun karşısında, ileriden, değişimden yana olmaktır. Daha çok sınıfsal temele sahip böyle bir kavramla; “yurtseverlik” gibi ister istemez ulus, ulusçuluk kavramlarını çağrıştıran bir kavram arasında nasıl bir yakınlık bağıntısı kurulabilir? Solcu olmayan, sol değerleri benimsemeyen kişiler de kendilerini pekâlâ yurtsever sayabileceklerine göre…
***
Burada karşımıza “Nasıl bir yurtseverlik” sorusunun çıkması kaçınılmazlaşır...
Başka ulusları, başka ulusların insanlarını küçümseyen, onları düşman olarak gören bir yurtseverliğin; emek değerlerini savunan ve böylece de evrensel bir anlama sahip solculukla ilgisi olamaz.
Böyle olmasa bile, sevdiğini düşündüğü ülkesi içindeki haksızlıklara karşı çıkmayan, göz yuman ya da bu haksızlıkların zaten nedeni olan bir yurtseverin de, ne çeşit bir yurtsever olduğu zaten kuşkuludur.
Bir başka deyişle, sol değerlerle bağdaşmayan bir yurtseverlik, boşluktadır.
Boş bir kavramdır. Başlangıcında olmasa bile eninde sonunda şovenizme, başka uluslara düşmanlığa, evrensel değerleri temsil eden sol karşıtlığına ve böylece de emek ve emekçi düşmanlığına dönüşecektir...
***
Bunun ardından, “Nasıl bir sol” sorusunu yanıtlamak gerekir...
Kendi ülkesinin gerçekliğinden habersiz, böyle bir gerçekliğe ilgisiz, kendi ülkesinin insanına ve kültürüne sevgisiz bir solcu olabilir mi?
Olursa, bu nasıl bir solcudur?
Üstelik ulus düşmanı emperyalizm gerçeği karşısında, yurtseverlik duygusundan güç almayan bir solculuk, kendinde bütün ülke adına konuşma hakkını bulabilir mi?
Sözünde ve eyleminde inandırıcı olabilir mi?
***
Özetle ve özellikle de bizimki gibi ülkelerde, solculuk ve yurtseverlik değerleri bir bütünü oluşturur.
Yakın tarihimizde görüp yaşadığımız gibi, sol karşıtı bir ulusçuluk (milliyetçilik), eninde sonunda egemen sınıfların, emperyalizmin vurucu gücü, paralı askeri olacaktır.
Yurt sevgisini küçümseyen, bunu şoven ulusçulukla bir tutan, modası geçmiş sayan, bir zamanların kimi sol kimlikli aydınlarının ise zaman içinde solcu olmaktan da nasıl uzaklaştıklarına, sol düşmanı bir iktidarın buyruğuna girdiklerine en yakın zamanlarda tanık olduk...
Önümüzdeki Cumartesi yazım, büyük olasılıkla, bu gibilere ilişkin bir şiir olacak...
(Cumhuriyet)