Utanma Duygusunun Yokluğu

~ 08.09.2012, Ataol BEHRAMOĞLU ~

Bir başkasının utanılacak bir davranışına tanık olup kendimizi onun yerine koyarak utandığımız çok olmuştur.

Bu başkasının yaptığı utanç verici davranıştan ötürü kendisinin utanmadığını gördüğümüzde, utanç duygumuza şaşkınlık ve küçümseme de eşlik eder. Utanma duygusu, insanı insan yapan duyguların başlıcalarındandır.

Utanabilme yeteneği bir erdemdir.

Utancımızı dile getirmek ve eğer nedeni kendimizin bir hatası, yanlışı, ayıbı ise bunu açıkça söyleyebilmek, gerekiyorsa özür dilemek bu erdemi daha da büyütür.

Utanma duygusunun yokluğu ise herhalde insana en az yakışacak bir özellik olmalı

Ben utanç duygusunu, sanırım birçoğumuz gibi, sadece insana özgü sanırdım.

Bazı gözlemlerim, örneğin köpeklerde güçlü bir utanma duygusu olduğunu gösterdi.

Bize belki en yakın bu canlılara çoğu kez haksızlık ettiğimizde kuşku yok.

Fakat bu bir başka konu

***

Şimdi söyleyeceklerimin bu giriş paragrafıyla ilgisini belki hemen kuramayacaksınız... Fakat ilerdeki satırlarda bu açıklık kazanacak.

Kim olduğu herkesçe bilinen bir siyasetçi, durup dururken, yine herkesçe bilinen ulusal bir marşı diline dolayarakOn yılda neyi ördün, hiçbir şey örmüş değilsin diye küçümsemeyle seslendi bu marşın ait olduğu döneme ve o dönemin kişiliklerine.

O dönemin kişiliklerinin başında da, bilindiği ve aynı marşta adı anıldığı gibi Bütün dünyanın saydığı Başkumandan geliyordu.

Küçümseyici sözlerin, meydan okuyuşun kime yönelik olduğu açıkça ortadaydı.

1933’te Cumhuriyetin kuruluşunun onuncu yılı kutlamaları nedeniyle düzenlenen yarışmada (herhalde Atatürkün bilgisiyle ve büyük olasılıkla onun seçimiyle) yarışmayı kazanan marş Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbelin tarafından yazılmış ve besteyi Cemal Reşit Rey yapmış.

Küçümseyici sözlerin hedefi olan giriş dizelerini anımsayalım:

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan

Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan

Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan

Söz konusu siyasetçi, bu dizelerde dile getirilen Cumhuriyet coşkusunu küçümsüyor, dolaylı olarak daBaşkumandan için o da kim oluyordemeye getiriyor Zaten, demir ağlarkonusunda da, ülkenin demir ağlarla asıl kendi dönemlerinde örüldüğünü ileri sürüyor

***

Söyleyiş tarzındaki iticilik, çirkin kibir (kibir zaten her zaman çirkindir) bir yana, denebilir ki bir siyasetçinin böyle konuşmaya, kendi dönemini övmeye hakkı vardır. Kendi dönemiyle bir başka dönemi karşılaştırması da doğaldır

Belki öyle ama, 17 Ağustosta bir metro açılışında söylenen bu sözlerin hemen ardından, herhalde bu siyasetçi de içlerinde olmak üzere kimsenin beklemediği bir şey oldu

Çığ gibi büyüyen bir tepki seli patladı

Görebildiğim ilk tepki Fatih Altaylıdan geldi: İlk On Yıla Laf Söyletmem(Haber Türk, 19 Ağustos).

22 Ağustos tarihli Cumhuriyette Yanıtı TCDD Arşivleri Veriyorbaşlığı ile verilen dökümde, Osmanlı devletinin döşediği 4 bin 559 kilometrelik demiryolu hattına Cumhuriyetin ilanından sonraki 17 yılda 4 bin 78 kilometre daha eklendiği, AKP iktidarının 10 yıl boyunca döşediği rayların ise 1085 kilometre uzunluğunda olduğu, yani Cumhuriyetin ilk dönemlerinde döşenenlerin üçte biri kadar olduğu belirtildi..

Bunu aynı tarihte Sözcüde Uğur Dündarın Turgut Özakmanla yaptığı, Şu Çılgın Türkten Başbakana Tarih Dersibaşlığı ile yayımlanan söyleşi...

Aydınlıkta Tanju Cılızoğlunun aynı konuda bir söyleşisi ile Mehmet Akkayanın Cumhuriyetin Demirağlarıbaşlıklı köşe yazısında verdiği çok ayrıntılı döküm, yine Aydınlıkta 23 Ağustosta Nazif Ekzenin Türk Kalkınmasının En Güzel Yıllarıbaşlığı ile yayımlanan ve belgelere dayanan son derece bilgilendirici yazısı izledi.

25 Ağustosta İlk Çelik Rayın Öyküsübaşlıklı köşe yazısında Necati Doğru yine belgesel bir döküm verirken ve konuyla ilgili olarak da Bilsay KuruçunMustafa Kemal Döneminde Ekonomi, Büyük Devletler ve Türkiyeadlı kitabının okunmasını önerirken, aynı tarihli Hürriyetteki köşe yazısında Yılmaz Özdil AKPnin övündüğü ulaşım yollarının nasıl başta sona yabancı sermayeye bağımlı olduğunu özetledi.

Bunlar, benim görebildiklerim

***

Denebilir ki, Cumhuriyetin ilk on yılını küçümseyen kişi, bu bilgilere sahip değildi

Buna, özrü kabahatinden büyük denir ama, geçelim

Böylece, bilmediğini varsaydığımız bilgileri öğrenmiş oluyor

Öyleyse?...

Buöyleysenin yanıtı yazımın başlığında ve ilk paragrafındadır

(Cumhuriyet)

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2489