Bu topraklarda, Efes’te Milattan önce 540 yıllarında yaşamış olan Herakleitos “Aynı nehirde iki kere yıkanılamaz” diyordu.
-Niye, nehir hep kendi yatağında, suları da aynı biçimde akıyor değil mi?
Değil tabii.
Nehir yine aynı nehir, suyu yine akıyor ama o su aynı su değil.
Belki giderek bulanıklaşıyor, belki öncekinden daha da berraklaşıyor.
Filozof, “zaman içinde her şey değişir, hiçbir şey aynı kalamaz” diyor aslında bu güzel benzetmeyle.
Toplumsal olaylar da aynen böyle yorumlanmalı değil mi?
Toprak aynı toprak, insan aynı insan olsa bile, belki de insanın aynı yoldan iki kere geçmesi bile mümkün değil.
Örneğin birincisinde yanınızda birileriyle birlikte giderken ikincisinde yalnız başınıza yürüyor olabilirsiniz; ya da tam tersi: İlkinde yalnızsınızdır, ikincisinde birileri olur yanınızda.
Hatta dar bir kaldırımda yürürken; birinde herkesle aynı yönde rahatça ilerlerken ikincisinde kenara çekilip yolu karşınızdan gelen birine vermek zorunda da kalabilirsiniz değil mi?
Filozof yaşamın bu kuralını çok güzel anlatmış doğrusu; çek çekebildiğin yere, ver verebildiğin kadar örneğini…
***
Bu kuralın en fazla göz önünde tutulması gerektiği yer herhalde insan davranışının neredeyse sular kadar oynak olduğu politika alanı olmalı.
Gerçi politika çok eski bir “zenaat”; toplumsal yaşamla birlikte var olmuş, insan ise ondan daha da öncesinden geliyor ama; o belki de yüz binlerce yıldır iç içe olan insanoğlu ile politikanın hep aynı kalacağı, hiç değişmeyeceği, her defasında aynı söylemler, her defasında aynı ilişkilerle sürdürülebileceği düşünülebilir mi?
Herakleitos’un dediğine bakılırsa asla böyle olmamalı.
Öyle ya, insan hep aynı insan; politika mesleği hep onu -yani insanı- idare etmek üzerine ama ne olursa olsun şurası gerçek ki; “dünya” bir fırıldak misali ha bire dönüyor ve üzerindeki yaşam koşulları günden güne değişiyor.
Dolayısıyla insanların koşullara göre aldığı “vaziyet”ler de.
Siz böyle bir dünyada politikacı olarak -her seferinde aynı insanlara da olsa-
aynı sözlerle umut verebilir misiniz?
Haydi birincisinde daha çok iş, daha çok aş, daha adil bir düzenden yanayız dediniz, iyi bir gelecek vaadettiniz ve onları tam da yüreklerinden vurdunuz...
İkincisinde ne diyeceksiniz?
Yine aynı sözler alıcı bulabilir mi?
Oysa karşınızdaki yine aynı insan, politika zenaatı yine aynı zenaat.
Söyleyemezsiniz.
Söylerim, çok da güzel olur deseniz de olmaz.
Siz söylersiniz ama ilki kadar kabul görmez.
Herakliatos’un dediği gibi; bu iş iki kere olmaz.
Neden mi?
Çünkü adama ilk söylediklerinizdeki koşullar ikincisinde yoktur, değişmiştir.
Örneğin ikisi arasında, söylediklerinizi yapamadığınız için örneğin, işin içine bir de “inandırıcılık meselesi” girmiştir.
İnsanların ilk seferinde “hadi yap bakalım dediklerini” diye verdikleri kredinin ikincisinde vadesi dolmuştur belki de.
Onların karşılarına ikinci defa gelindiğinde artık etkileyememe sorunu vardır.
Haydi ben onları bir kere daha inandırırım dediniz ve inandırdınız da; ama inansalar da o insanlar, gereksinimleri ve beklentileri daha da ertelendiği için öncekilerden daha başka insanlar, başka inananlar olmuşlardır.
Değer yargıları farklılaşmıştır.
Belki onlar için “doğru” ve “yanlış”, “haklı” ve haksız”, “ak “ ile “kara”nın anlamı bile artık daha önceki gibi değildir.
Ne yapacaksınız o zaman?
Yine aynı sözleri mi söyleyeceksiniz?
Haydi umursamadınız ve ısrarla aynısını söylediniz, o zaman da insanların koşullarla birlikte değişen ve muhtemelen karşılanmadığı için daha da şiddetlenen talepleriyle karşı karşıya kalacaksınız demektir.
Malum, hayat bir nehir gibi akıp gidiyor.
Herakleitos’un dediği gibi:
Aynı kişilere aynı şey iki kere söylenemez.
O öncekiler tamam.
Ama şimdi ya daha yeni bir şeyler söylemek; ya da yeni bir şeyler yapmak lazım.
İnsanlar değişiyor.
Tıpkı bu toprakların bir başka büyük insanı Mevlana’nın, yine bu toprakların insanlarına söylediği gibi:
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım