Tiyatrodan Sövgüler...

~ 16.05.2012, Mustafa ÇEBİ ~

Avusturyalı yazar Peter Handke; ‘izleyiciye sövgü’/ kendini suçlama; (Publikumsbeschimpfung ) oyununu 1966 da yazdı.
Olay örgüsünün yer almadığı dekorsuz konuşma metni olan oyun; ‘dilin kendisini’ içerik yapmayı dener.
Bu deneme, sahnede var edilemeyen gerçekliği dil aracılığıyla sahneye kazandırma çabasıdır. Metin çağdaş tiyatronun yanılsama özelliğini kırar: oyuncular gözlemci, izleyiciler oyunun konusu olurlar. Oyun sonlarına doğru izleyiciye sövülür. Oyun bitince de hoparlörden izleyiciye tezahürat yapılır.
Handke oyunda; olay örgüsüne, imgeye, duygusal ya da toplumsal tepkilere hiç yer vermez. Sürekli yinelemeler yoluyla kurduğu zıtlıklarla imgeselliği ve yanılsamayı yok ederek, toplumsal dizgeyi irdeleyip eleştirir. Böylece, bireyin yaratıcılığının toplumsal dizge aracılığıyla nasıl sınırlandığını gösterir. Dilin üzerimizdeki gücünü gözlem altına alır.

Tiyatro devlet çatışması
RTE, sanat alanını düzenlemekle yükümlü politik bir figür… O yaratıcı arayışlara; (ucube, kendinizi ne sanıyorsunuz memur sanatçılar, kirli yazar v.s.) müdahale ediyor. Sanat üretici ve izleyicisine ‘Meta Pazar ortamı’ yarış koşullarını işaret ediyor. Oysa sanatın ‘özerk’ zemin kullanması için desteklenmesi sıradan bir durum dünyada. Siyasetin başı sanatçılara nasıl balık tutacaklarını öğretme iddiasında. Neoliberal satıcı gücüne inanan bu sanat terecisi, ‘mağdur diktatör’; kendi dar politik çıkar ve ‘gerçeğini’ savunmayla sanat alanını taciz ediyor...

Yasak sever iktidar ve kitleler...
‘Sigara’ konusunda fırçalanmayı en azından ailemiz, dostlarımızdan işitmeye alışığızdır. Bu kuyruğa hükumet de katıldı; yakınımız oldu... 3 çocuk doğurması teklif edilen analara; ananı da al git ler…  Muhalif farklılıklara; hak ve mekanizmalarına; sövgü, jop, gaz ve tutuklama ile yakınlaşılıyor… Yargı, yasama, hükümet 3 taş oyunu kurmuş; tutukluluk bir yaşam türü. Tehditle tv kutularından sallanan parmaklarla dayatılan algı… Seyirci; aşağılansa, canı acısa da; takla atıyor; yakınlaşmasının tadını çıkarıyor… TSK çuvallaması ile USA’ya veremediğimiz müzik notası; füze kalkanı ve sıfır sorunsuz bomba ile İran semalarında. Sömürgecilerle uluslararası sahne tutan RTE’yi, TİME kapağında izliyoruz.

Hayat gereğinin ifade edilişi; “Sanat”…
“İlkeller için bir klube ile bir imge arasında yararlık açısından bir fark yoktur. Klube onları yağmur, rüzgar, güneşten ve imgeler ise kendilerini yaratmış olan ruhlardan korurlar.  Başka bir deyişle sanat büyüsel amaçlarla kullanılır ve yaşamın kendisidir bu!” E. Fischer/ Sanatın Gerekliği.

Hayatın sihirli alanlarını ‘meta pazarı’ ile sınırlandırmak; Sanat faaliyetlerini  siyasetin mülkü saymak bir diktatör tutumu kuşkusuz. Eleştiri kültürünün geliştiriciliğini seçemeyen; her şeyi bilen; birlikte yaşama ‘uzlaşma’ kültürünün akıllı ‘yararcı cini’; salt grubunun tektip çıkar ilişkilerin mağdur edilmiş saldırganı. İdeolojik sınırlı sanat hayalleri; tarih çöplüklerinde yerlerini ayırttı şimdiden…
‘Sanat’, alışkanlıkları aşma; algı dünyalarımızı sorgulamada; yaratıcı olma riski alarak, hayatı özgürleştirmeye odaklıdır. Kapitalist piyasa bu aracı kendine göre yorumlar; kullanmak ister… Sanatın ‘eleştiri ve algıları’ karşısında gücünü sınar; meşruiyeti hak eder; ya da mahkum olurlar v.s…   Sanat eylemi ile hayat ve devlet  ilişkisindeki çatışma ve uzlaşmalar;  güne ve geleceğe yansırlar.

Özgürlükler, sınıf çatışmaları, din
Eleştirel, yabancılaştırıcı; ‘oluşturu kültürlü’ tiyatro, tanrı inancı bağlamında ne söyleyebilir.
Dinler; nasıl bir özgürlüğü destekler ve ne beklerler sanattan. Ezilen sınıf mücadelesi, örgütlenmesi ve hayata direnmesinde; hakim sınıfların biçtiği ‘kader rol’e karşı din; neler söylemiştir. Kadere boyun eğmesini bilmesini. Kurtuluş için tek bir dünya yoktur din için. Öteki dünya için çile çekmesini öğretir… Ne için… Tanrısal boyun eğme; egemenin aracıdır ve terapiye de yarar hiç kuşkusuz. Köle terapisine…
Şükretmek ve nefret ile; tanrının şemsiyesi altında; onun sopasını birilerine sallayan dinler; modern dünyanın karmaşık sorunlarına uzak ve yabancı durur kuşkusuz. Eşitlik, barış, hak, adalet ve özgürlük izlerini  sanat ile sürmeye kuşkusuz devam edecek insanlık...

P.Handke / İzleyiciye sövgüler

Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 2980