‘Demokrasi, insan hakları’ söylemli küresel sömürge savaşlarına karşı isyan dalgaları, dünyada hayatı durdurmuş olsun... Patronlar piyasasının çökmesi; dünya halklarının nasıl yararına olabileceğini düşünelim…
Saçmalığa bulaşmış; burjuva özgürlük arayışlı hayatlar kalktı!.. Ne iyi. Eski iyi güzel gün ve düzenlerin peşinde kimse koşmuyor demek artık…
Hak, adalet, refah beklentilerinin ve kurumlarının içi boşaldı… Mutlu, sevindirik hayatları işleten hayaller bitti. Kapitalle biçimlenen; haber, dizi, reklam tüketimi düş sarhoşlukları anlamsızlaştı…
Gıda, su ve sağlık ilişkileri dışında kapitalizmin ‘eski kaval sesinin nostaljisine’ hasret kaldık demek… Ne iyi!
karşılıksız yardımlaşma, dayanışma belirsiz ve korkutucu mu; heyecan verici maceralı bir yolculuk mu… Mülk peşinde koşmayan sıradan, paylaşımcı insan nitelikleri üzerine bir yaşam kurmak heyecan verici!…
30 yıl böyle tatil yapsa insanoğlu!
Çevrenize bakın. Gördüğünüz, ‘Sömürü günlerinize’ son veren yaşamı hayal edin!..
Küresel söylemin nesnesi: Yerel
Ulus devlet ve yurttaş kimlikleri üzerinde sömürgeci güç ortadan kalktığında halklara ne olur. Irak ya da eski Yugoslavya gibi kanlı çatışmalarla bölünür ya da Mübarek sonrası Mısır, Nato sonrası Libya gibi 'eşkiya' kontrolüne mi girer! Halklar, yerel eşkiyaya gelecek tanımaz ise! Eşkiya; küresel iradeden beslenemez ise örgütlenemez ve biter… Sömürgecinin sonsuza kadar yok edilmesinin şartları var bugün dünyada! Tahrir’de, Wall Street’de, Diyarbakır’da, dünyanın her yerinde sivil itaatsizler sahnede…
Küresel, demokrasi ve insan hakları söylemli; merkeze göbekten bağlanmayı dayatıyor yerele ve halklarına. Gdo ile kısırlaştırdığı toprak, hidroelektrik santrali boruları içine aldığı sular ile; kuşu, böceği, çiçeği; tüm doğa ve insanı dönüştüreceği yeni alanları kontrol etmek istiyor. Alış veriş merkezleriyle tahkim ettiği kent devletler içinde; iradeleri ellerinden alınmış kredi kartı mahkumu tüketicileri coşkuyla selamlıyor!.. Afrika örnekli ‘demokratik sömürü’ ilişkisini; Holywood yardımsever çekiciliğinde dünya düşlerinin arasına katmakistiyor! Sömürgecilerin hedefleri kendi egemenlikleridir.
Daha iyi, daha yeni Mübarekler beklerken
Kültür düzenine inanmak zorundadır halklar. Nasıl büyüklerin dünyasına inanırlarsa çocuklar tıpkı öyle. Saf ve iyi bir kalp edinerek. Annelerinin, babalarının dizinde başlayan sömürgeci kültüre inanılır. Okulda, askerlikte, fabrikada pekişir. Bu durum zorunludur ama ve kamptan kimse çıkamaz. Pozitif inanç ve beklenti üretmek zorundasınız da üstüne üstlük. Bu psikolojik ihtiyacınızdır! Ekonomik, kültürel hayat insanı biçimlerken; teslim de alır. İnsanoğlu, doğalının içini boşaltan sömürgeci kültüre henüz alternatif üretememiştir. O egemen güce eklemlenerek var olabilmiştir ancak. Kendi varoluş çıkışlı duygularına işlev ve ortam bulamaz; ‘oluşturamaz’; kimlik edinemez... Kendine yabancılaşmayı ‘gönüllülükle’ kabullenir. Umut ve hayallerini yüklediği küçük hayatına ve kurumlara teslim olur; esir düşer. Kısacıktır insan ömrü…
Kitlesel çoğunluğun gücünü ve izini sürer. Timsahlara, köpek balıklarına yem olma pahasına olsa da; bir liderin, kanaat önderinin arkasından; sürü ahengindeki tılsıma kapılır… Varoluşun topluluk ritüeli; düzenidir bu!
Sürüde liderlik önemlidir… Sürekli sınanır ve kendini sürekli kanıtlamak zorundadır liderler. İnsan demokrasi kültürü içinde ürettiği liderlerine yabancılaşmış, lider de rekabeti ve piyasayı topluluğa tercih etmiştir. ‘Piyasa algısı ve değerleri’; liderleri ürünleştirmiş; yarıştırmıştır…
Eleştirmek ve muhalif, ya da taraf olmak; egemenliğe boyun eğmeye; acıları azaltmaya yarar!.. Direnen, yeniyi de oluşturmak zorundadır… Eleştiri yöntemi nihayetinde; patronlar piyasasının üretim ilişkileri ve para ölçümlü tektip hayatına mahkudur … Eleştiri; gerçeği kabul etmemizi, ona katlanmamızı; dayanmamızı sağlar. Eleştirimizin zevkini çıkarırken mahkumiyetini süreriz. Aslolan oluşturudur!
Doğadaki tüm organik canlı türlerde; ‘yardımlaşma kültürü’; toplu yaşama gereğidir; karşılık beklemez… insan aklı, çıkar ve egemenlik değerlerini piyasalaştırmış; bu doğal durumu değiştirmiştir. Gücü ele geçiren ve yöneten çevreler sömürü kültürü üretip, denetleyerek örgütlenerek ve talep ettirerek dünyayı ve insanlığı teslim almıştır… Bu durum hayatı ve insanı tehdit eder ve korumaz. Bu güce boyun eğmeme iradesi önemlidir… Paylaşmak; azla yetinmek; egemen olmayan eşit ilişkileri destekleyen vicdan yaygınlığı önemlidir… Sömürücünün yerleşemeyeceği, ele geçiremeyeceği karşı kültürü üreterek desteklemek; en temel yol ayrımıdır… Dünyayı kana bulayan küresel çapulculara karşı insani ilişkiler önemli… Mahalleyi korumada, ahlak çıtasını yükseltmeye tüm insanlık katılmalı ve evrensel kılmalıdır.
Patronaj sonu, insanlık başlangıcı…
Patronlar sırtlarını dönse halklara intihar mı eder. Boğaz boğaza mı olur… Düzensizliğe kapılır, kayıp mı olur… Karanlık ortaçağlara; inanç çağlarına geri döner…. İnsani vicdan, ahlak, irade uçar; özgür ortak değerler kuramaz, bir kaos ortamında terörist mi oluruz… Korunmamızı sömürgeci kültür hapishanesi mi sağlamaktadır!
Sömürgeci tuzakları insanın dışında tutan, evrensel yaşam kültürü kurmak zorunda insan. İçinde yaşadığımız sömürgeci düzenin insan kıyımını sona erdirmek zorunda… işlerin açılması umuduyla emperyalist savaşlar beklememeli. Ortadoğu halklarının kanlarına karşı tüm insanlık sorumludur…
İnsanın sömürülmesine ve öldürülmesine daha ne kadar göz yumabilir ‘bizim çocuklar’…