Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, geçen AA mensuplarıyla konuşmasının bir yerinde aynen şöyle diyor:
- Demokratik hukuk devletlerinde istisnai mahkemeler olmaz.
Demokratik hukuk devletlerinde, bir başbakan yardımcısı böyle bir laf etti mi, arkasından da şu tümcenin gelmesini beklersiniz:
- Biz de demokrasinin gereği olarak bu uygulamaya son vermek amacıyla yasamaya başvuruyoruz.
Hemen belirteyim ki, özel yetkili yargıdan şikâyetçi olanlar, yalnız yürütme değil.
Devletin başı da bundan tedirgin. Nitekim, Orhan Birgit başkanlığındaki Basın Konseyi heyetini Köşk’e kabulünde Sayın Gül de aynı kaygıyı dile getirip eklemişti:
- Ancak şimdi adı lazım değil, bazı kuruluşlar, bunlar olmadığı takdirde, terörle mücadele edemeyiz dediler, onun için getirildi.
İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından Turgut Kazan, TBMM Başkanı’nın da, özel yetkili yargı konusundaki bu endişeyi paylaştığını belirtmişti.
Kısacası yürütme, yasama, Cumhurbaşkanlığı, özel yetkili yargıdan şikâyetçi ama kimse bir şey yapmıyor.
Gerekçe?
Gerekçe, terörle mücadele!
***
Bekir Bozdağ da, bu özel yetkili mahkemelerin terörle mücadelenin doğurduğu ihtiyaç çerçevesinde doğduğunu söylüyor ve ekliyor:
- Umuyoruz ki, Türkiye terörle mücadelede, artık bu mahkemelere ihtiyaç duymayacağı güven ortamına kısa sürede geçer de bunlara ihtiyaç kalmaz.
Özetle tercüme etmek gerekirse, bakan şunu söylüyor:
- Bu mahkemeler demokratik hukuk devletlerinde yoktur. Ama terör olduğu için biz demokratik hukuk devletinin gereğini yerine getirmiyoruz, terör geçince getiririz.
Bu ancak, “şu anda demokrasi tehlikede olduğu için, demokratik önlemleri bir süreliğine yürürlükten kaldırıyoruz, tehlike geçince zaten kışlamıza döneceğiz” diyen darbeci kafasının benimseyeceği bir zihniyettir.
Terörle mücadele gerekçesiyle önce DGM’ler, sonra da özel yetkili mahkemeler 1974’ten beri sürüyor. 38 yıla artık geçici değil, kalıcı denir.
Terörle mücadele bahanesi altında, özel yetkili mahkemeleri savunanlara şunları anımsatmak gerekir:
- Mahkemeler adalet dağıtma yeridir. Terör ile mücadele siyasal, ekonomik, politik yöntemlerle olur, adalet terörle mücadeleye alet edilmez.
- Terör ile mücadele etmek istiyorsan, terör suçlarıyla ilgili olarak ceza kanunundaki cezaların miktarını arttırırsın, ama hukukçuların “bunlar masumların haklarının güvencesidir” dedikleri ceza usul yasalarının getirdiği güvencelerden kimi sanıkları mahkûm etme yolunu tutamazsın. Tutarsan, hukuk darbe alır, adalet zedelenir.
***
Bekir Bozdağ, CMK 250, 251, 252. maddelerindeki hükümlerden kendilerinin sorumlu tutulamayacaklarını söylüyor ki, bu doğru değil. Özel yetkili mahkemeleri getiren AKP iktidarıdır. Evet bunlar daha önceki DGM’lerin yerine getirilmiştir. Ama getirilirken, DGM’ler ile aynı sonucu verecekleri, aynı sakıncaları taşıdıkları hep söylenmişti.
AKP uyarılmasına rağmen özel yetkili mahkeme uygulamasına başvurmuştur.
Bunların ihtisas mahkemeleri oldukları savı da doğru değildir; örgütlü suçları çözmekte herhangi bir etkinlikleri olmadığını ise, Hrant Dink davasına bakan mahkemenin bizzat kendisi, kararında ikrar etmiş bulunmaktadır.
Ayrıca, Grup Yorum konserine topluca bilet almak, parasız eğitim için gösteri yapmak eylemlerini terör kapsamı içine katarak mı terörle mücadele edilmektedir?
Salı günü, İstanbul Barosu eski başkanı ünlü savunma avukatı Turgut Kazan, Erzurum “Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi”nde yargılanacak.
Sayın Bekir Bozdağ bize, bunun terör ile mücadeleyle ne ilgisi olduğunu açıklayabilir mi acaba?
AKP hep sivilleşmeyi ve darbeye karşı olmayı savunuyor görünüyor, ama çok kez de darbeci kafasıyla aynı doğrultuda bir zihniyetin içinde olduğunu gösteriyor.
(Cumhuriyet)