Hayata dönüş

~ 06.02.2012, Mustafa ÇEBİ ~

Kariyerleri parlak ve uzun olur hayallerin...
Kültür nezarethanelerindedir eğitimleri.
Önce 'duyguları' terk eder insanı. Akıl, hız ve tekniğin, sosyal kabinli rekabetçi mesailerinde, hayat başarıyla akar!
Kimse kendini bu sarhoşluk dışında ayıltamaz...
Gönüllü; pozitif olmanız ile ancak bu ‘Aşk’ı yaşayabilirsiniz…

Karşı da olsanız değerlerin sizi değiştirmesine engel olamazsınız; polis jopu ve biber gazı, acılar, ölümler, doğa ve çevre gine sizin vergilerinizle tahrip edilmek istenir. Yolsuzluk ve yoksulluklarla tasarlanmış sistem alanında, halklar üzerine atılan bombalara katkı sunar; herkes ve hiç kimsenin katına yüceltilir; oluşursunuz...
Sadece tüketmeyi hayal etmeniz yeterlidir bunlar için. Tüketmeniz bile gerekmez!

‘Erişebilme duygusu’; hayatı ıskalamaz
Düşlerin gücü, kurucusunu değiştirir. Düş kurucuyu, kendi yolu üzerindeki riskleri almaktan, sayısız eziyeti çekmekten mutlu kılar! Tasarlanan ürünün, hizmetin kullanımından doğacak sosyal kimliğin üzerinizde bıraktığı etki ve size olan ilgisi dünyayı ve sizin yaklaşımınızı değiştirir. Bilinçaltlarına ürünleştirilek akan haber ve filmler; siz hiç farkında olmadan yolunuzu aydınlatır!.. Düşlerin bu kardeşliği ‘herşeyi yoluna sokar’. Piyango bileti almak, bahis oynamak, sudan ucuza beklentilerindeki gücün ‘teaser’ ini gösterebilir herkese.. Rastlantı, şans ve bu düş okyanusunda; sizden yayılanlar, size geri dönerler!

Baz istasyon sayısı, Kentin ağaç sayısı ile yarışmakta. Bilim; enerji santrali, bomba üretimi, radyasyonla da olsa gine bize ulaşır. FAO, dünya bankası, tacirler ve polis destekli, hes’ler ve gdo’larla topraklarımız zorunlu kısırlaştırılmakta. Bedenlerimizdeki zararı; laser teknolojili ‘çok kolüy’ ameliyatlarla çözen ‘bilim’ sosyal güvence mesafenizde size gülümser! Birleşmiş milletlerin halkla ilişkiler gücü ile meşrulaştırdığı katil orduları Nato, bombalar yağdırır insanlığa, üzerlerimize!... Öldüren asker ne kadar ‘insan’ kalabilirse, nükleer fizikçi, doktor ya da bizlerin 'o kadar 'insan' şansımız vardır... 

Küresel köleleştiriciler ‘bizim’ düşlerimizde pinekliyorlar işte.  Beklentilerimizle oluşuyorlar… Bu illüzyonlarla; istenen tip insan üretilebiliyor, kontrol edilebiliyorlar. Doyumsuz bir düş ve borçlanmışlık baskısında geleceklerimiz… Ötekine ve kendimize yabancıyız! Duygularımız bizim değil. Düşüncelerimiz bizim değil. Düşlerimiz bize ait değil. Duygularımızın her uyarısında; içerisinde var olmaya çalıştığımız mekanizmalar onları susturur; bizler körleşmeye ve köleleşmeye ‘gönüllü’ razı olmaya devam ederiz…

Değişmesi gereken;  ‘tüketim hayal ve isteği ile’ bu tutsak kültürdür. Bizleri azaltan, küçülten bu ‘özgür köle roller’; kirlenmiş hayaller ve geleceği olmayan duygularımız olarak üzerlerimizde yaşarlar. Ötekileştirdiğimiz korkuları kutsamadan değiştirmeliyiz. Kendimizi aşmayı öğrenerek, birbirimize güvenerek bu mücadeleyi kazanmak zorundayız… 

Mavi gezegeni, ‘para cazibeli’ gruplar yönetiyor. Bizlere karşı değiller. Bizlerle birlikte yapıyorlar bunu.  Bu cehennemi onlarla birlikte çekici kılmak için geçerli nedenimiz yok! 

Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 2330