Suriye Nereye?

~ 23.08.2011, Onur ÖYMEN ~

Türkiye’ye saldırılarda bulunan bir terör örgütünün Irak topraklarından çıkartılması için Bağdat Hükümeti’ne güçlü ve sonuç alıcı diplomatik girişim yapamayan Türkiye’nin bütün gücünü Suriye üzerinde kullanmaya kalkışmasını anlamak zordur.


Ortadoğu’daki özgürlük hareketleri Suriye’ye sıçradıktan sonra bu ülke dünyanın gündeminde ön sıraya çıktı. Türkiye bölgedeki konumundan yararlanarak Suriye liderine tehdit edici bir üslupla baskı yapmaya başladı. Ancak Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Şam ziyareti sonuç vermedi. Sivil halka silahlı saldırılar devam ediyor.


İşin özü şudur: 20 yıldan beri, Orta Avrupa’da başlayıp bütün dünyaya yayılan özgürlük ve demokrasi hareketleri sonunda Ortadoğu’ya da ulaşmış bulunuyor. Şimdiye kadar Ortadoğu ülkelerinin demokrasiye kavuşamamalarının sorumlusu bu bölgede yaşayan halklar değildir.


Ortadoğu’nun stratejik önemi, zengin petrol ve doğalgaz kaynakları yüzyıldan beri büyük devletlerin bölgedeki iç gelişmelere yön verme arzularını körüklüyordu. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Musul’un Türklere bırakılmaması için bazı devletlerin Lozan’da çaba sarf ettikleri, Güneydoğu’daki iç isyanları tahrik ettikleri ve bu yolla arzu ettikleri sonuca ulaştıkları unutulmamalıdır.


Musaddık ve Nâsır

Başbakan Musaddık’ın, İran petrollerini millileştirdiği için uluslararası bir komployla görevinden uzaklaştırıldığı, Nâsır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi üzerine bu ülkeye bazı devletlerin bir askeri harekât düzenledikleri de hatırlanmalıdır. Özetle, Ortadoğu ülkelerinin gerçek bir bağımsızlığa ve bunu sağlayacak gerçek bir demokrasiye kavuşmaları daima engellenmek istenmiştir.

Bölgede yaşayan halklar bu duruma daha fazla tahammül edemeyeceklerini gösteriyorlar. Büyük devletler de artık bu gelişmelere daha fazla direnemeyeceklerini görüyorlar. Şimdi izledikleri politika “zararı sınırlandırma” politikasıdır. Yani “iktidarda kalma şansı olmayan liderler gitsin ama yeni gelecekler de bizim amaçlarımıza uygun hareket etsinler” beklentisi hâkimdir. Örneğin Mısır’daki geçiş döneminde çağdaş düşünceli, demokrat ve özgürlükçü hareketlerin gücü azaltılmak istenmektedir.

Bazı Ortadoğu ülkelerindeki özgürlük hareketlerine de dünyadan yeterince destek gelmemiştir. Halkın henüz sokağa dökülmediği ülkelerdeki baskıcı rejimlere karşı ise hemen hemen hiç tepki gösterilmemektedir.

Türkiye’nin rolü

Türkiye de ne yazık ki, adeta büyük devletlerin bölgedeki uzantısı rolünü üstlenmektedir. Türkiye’den beklenen, bölgede özgürlüklerin, insan haklarının ve gerçek bir demokrasinin yerleşmesine destek olmasıdır. Bunun için çifte standart uygulamaktan vazgeçilerek ilkeli bir tutum sergilenmelidir.

“Suriye bizim iç işimizdir”, “Orası Osmanlı İmparatorluğu’nun bakiyesidir” demek ne kadar yanlışsa, “Suriye’de olup bitenler onların iç işidir, kimseyi ilgilendirmez” demek de o kadar yanlıştır. Birleşmiş Milletler’in kurulmasıyla geliştirilen uluslararası hukuk ve insan hakları anlayışının ışığında bir ülkenin, çoluk çocuk demeden binlerce vatandaşını öldürmesini o ülkenin iç işi saymak mümkün değildir. Suriye’de yaşanan olaylar uluslararası toplumun ortaklaşa çare aramasını gerektirecek boyuta ulaşmıştır. Bunun yolu bazılarının önerdiği gibi Türkiye’ye askeri müdahale görevi vermek değildir. Türkiye bu oyunlara gelmemelidir.

Türkiye’ye saldırılarda bulunan bir terör örgütünün Irak topraklarından çıkartılması için Bağdat hükümetine güçlü ve sonuç alıcı diplomatik girişim yapamayan Türkiye’nin bütün gücünü Suriye üzerinde kullanmaya kalkışmasını anlamak zordur.

Bugün siyasi ve ekonomik alanlarda Suriye’yi makul bir çizgiye getirecek olanaklar vardır. İslam Konferansı da dahil olmak üzere ilgili bütün ülkeler ve kuruluşlar birlikte hareket ettikleri takdirde sonuç alma ihtimali yüksektir.

Türkiye, halkı Müslüman olan bir ülkenin bağımsız, demokratik, laik ve çağdaş bir devlet olabileceğini kanıtlamıştır. Bu yönüyle bütün bölgeye örnek olabilir. Yeter ki, demokrasi, hukuk ve insan hakları alanlarındaki kendi eksikliklerini giderebilsin ve Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık içindeki yerini alabilsin.

(Cumhuriyet 23.08.2011)

Onur ÖYMEN | Tüm Yazıları
Hits: 30912