İSTANBUL BAROSU SEÇİMLERİNE DAİR-1

~ 24.11.2022, Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU ~

 

Üye sayısı bakımından Dünyanın en kalabalık barolarından biri olan İstanbul Barosu, ‘seçmen’ sayısı bakımından Türkiye’deki pek çok ilçeyi geride bırakmaktadır.

Son yıllarda hızla gelişen bu niceliksel büyüklüğüne karşın, ne yazık ki İstanbul Barosu niteliksel olarak 150 yıla yaklaşan görkemli tarihine uygun bir konumda değildir. Bu sonucu doğuran pek çok iç ve dış etkenin varlığı yadsınamaz. Ancak bu etkenlerin en başında, bizzat İstanbul Barosu yönetimlerinin uygulamaları gelmektedir.

Bir dizi yazıyla, 22-23 Ekim 2022 tarihlerinde yapılan seçimli olağan genel kurulun ardından yaptığım çalışmaların rakamsal sonuçlarını, bundan önceki seçimlerde olup bitenlerle harmanlayıp ulaştığım kişisel çıkarımlarımı ve görüşlerimi genel olarak kamuoyuyla ve özel olarak da İstanbul Barosu mensubu meslektaşlarımla paylaşacağım. 

İstanbul Barosunun Seçim Tarihi

5 Nisan 1878 tarihinde 63 avukat tarafından kurulan İstanbul Barosu, üye sayısı bakımından 144 yılda neredeyse bin kat büyümüştür. Son yıllarda İstanbul Barosuna her yıl 3.000 civarında yeni avukat kaydolmaktadır. Üç büyük kent (İstanbul, Ankara, İzmir) barosu dışında, 3.000 ve daha fazla üyesi olan baro sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. (Adana, Antalya, Bursa ve Konya)

Son genel kurulda başkanlığa seçilen Av. Filiz Saraç, İstanbul Barosunun 33. Başkanı olarak, baronun 144 yıllık tarihindeki ilk kadın başkanıdır aynı zamanda.

1886 ile 1908 yılları arasında 22 yıl baro başkanlığı yapan Mehmet Reşit, baro tarihinin en uzun süre görev yapan başkanı olmanın yanı sıra, baronun ilk Türk ve Müslüman başkanıdır aynı zamanda. Cumhuriyet döneminde en uzun süre başkanlık yapanlar ise 8’er yıl görev yapan Ferruh Dereli (1964-1972) ve Turgut Kazan’dır. (1988-1996)

İstanbul Barosunun modern zamanlarda görev yapan en ünlü başkanı Orhan Adli Apaydın, 12 Eylül faşist yönetimi tarafından 1983 yılında görevden alındığında, görevinin 7. yılındaydı. Apaydın’ı İstanbul Barosunun görevden alınan tek başkanı yapan 12 Eylül faşizmi, böylece Osmanlı’nın en çalkantılı dönemleri olan II. Abdülhamit’in istibdat döneminde bile düşünülmeyen bu uygulamasıyla, Türkiye’de faşizmin karanlık tarihine adını yazdırmıştır. 

Çağdaş Avukatlar Grubu

114 yaşındaki İstanbul Barosunun son 50 yılının tarihi, Baroda seçim olgusunun öne çıktığı bir süreç olmanın yanı sıra, Çağdaş Avukatlar Grubunun (ÇAG) tarihi olarak da adlandırılabilir. 12 Mart koşullarında filizlenen ÇAG; insan haklarının savunulması bağlamında, avukatların üzerine düşen görevi yerine getirmek amacıyla, İstanbul Barosu avukatları tarafından oluşturulmuş bir yapıdır. Bu anlayışla oluşturulan grup, ülke genelinde egemen olan iktidar anlayışlarına çoğunlukla muhalif olmuştur. Av. Burhanettin Güngör’le kazanılan 1972 yılı seçimleri sonrasında olgunlaşan ÇAG, 1974 yılında yapılan seçimleri kaybettikten sonra, 1976 yılında Av. Orhan Adli Apaydın’la İstanbul Barosu seçimlerini kazanmıştır.

12 Eylül faşizminin 5 yıllık ara dönemi (Av. Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay 1983-1988) dışında, aralarında bazı farklılıklar olmasına karşın İstanbul Barosunu hep ÇAG veya onun içinden çıkan ÖİÇAG yönetmiştir. Ancak gelişen süreçte Önce İlke grubu ile ÇAG’nun hukuka, mesleğe ve olaylara yaklaşımı iyice farklılaşmıştır.  

1996 yılında ilk kez İstanbul Barosu başkanlığına seçilen Av. Yücel Sayman’ın ilk yönetim kurulundan, Av. Kani Ekşioğlu, Av. Burçin Aybay, Av. Nuran Atahan ve Av. Filiz Saraç’ın istifasıyla başlayan laiklik odaklı tartışmaların sonunda, ÇAG’nun içinden Önce İlke grubu doğmuştur. Önce İlke grubu 1998 yılında Av. Müşir Kaya Canpolat ve 2000 yılında Av. Kazım Kolcuoğlu ile girdiği ilk iki seçimi, Av. Yücel Sayman başkanlığında seçime giren ÇAG karşısında kaybetmiştir. Ancak 2001 yılında Avukatlık Yasasının 3. Maddesinde değişiklik yapılarak baro başkanlarının iki yıllık görev sürelerinin iki dönemden fazla olamayacağı hükmü getirilmiştir. (Avukatlığa kabul için sınavda başarılı olma koşulu da aynı değişiklikle yeniden getirilmiştir.)

Yasa değişikliği dolayısıyla Av. Yücel Sayman’ın yeniden aday olamaması üzerine, ÇAG 2002 yılı seçimine, o dönem genç bir avukat olan Av. Mert Er Karagülle ile girmiş ve az bir oy farkıyla (314 oy) seçimi Önce İlke ÇAG grubunun 68’li adayı Av. Kazım Kolcuoğlu kazanmıştır.

 

 

Bu seçim, Çağdaş Avukatlar Grubunun kuruluş dönemi sayılan 1974 yılında Av. Burhanettin Güngör’le kaybettiği seçimden sonra, İstanbul Barosunda kaybettiği ilk seçimdir. ÇAG’nun kazandığı son seçimin üzerinden tam 22 yıl geçmiş ve bu 22 yılda yapılan tüm seçimleri birçok kez bölünmesine karşın, Önce İlke ÇAG grubu kazanmıştır.

 

 

Önce İlke grubunun ilk 3 döneminde başkanlık yapan Av. Kazım Kolcuoğlu’nun ikinci döneminin sona ermesine kısa bir süre kala (29.06.2006) ne olduysa, birdenbire 5 yıl önce (2.5.2001) yapılan değişikliklerden ikisi adeta bir sihirli el tarafından sessizce geri alındı. Avukatlık yapmak için zorunlu olan; “Avukatlık sınavını başarmış olmak.” koşulu kaldırılırken, başkanlık için sınırlama getiren; “…görev süresi iki dönemden fazla olamaz.” hükmü de ortadan kaldırıldı.

Böylece iki dönem önce, bu koşul sayesinde İstanbul Barosuna başkan olan Av. Kazım Kolcuoğlu, bu kez de koşulun ortadan kalkması sayesinde 3. kez İstanbul Barosuna başkan seçildi. (Av. Kazım Kolcuoğlu’nun sağlığı elvermediği için, üçüncü döneminde İstanbul Barosunun fiili başkanlığını başkan yardımcısı Av. Mehmet Durakoğlu sürdürmüştür.)

 

 

Ancak Av. Kazım Kolcuoğlu’nun yerine geçmesine neredeyse kesin gözüyle bakılan Durakoğlu, 2008 yılında yapılacak baro seçimleri öncesinde 2 bine yakın avukatın oy kullandığı Önce İlke ÇAG tarihinin (Yüksek olasılıkla İstanbul Barosu tarihinin de…) en çekişmeli ve yüksek katılımlı ön seçimi sonucunda, grubunun baro başkan adaylığını ve ardından da yapılan genel kurulda Baro Başkanlığını Av. Muammer Aydın kazanmıştır.

 

 

İki yıl sonra (2010) yapılan seçim öncesindeyse grup ortadan ikiye ayrılmış, baro yönetiminde ‘Fetöcüler’e yer verdiği ve onlarla birlikte hareket ettiği iddiasıyla, Aydın’ın yönetim kurulunda o ‘Fetöcüler’le 2 yıl görev yapan Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal başkanlığında başka bir Önce İlke daha seçime girerek, Av. Muammer Aydın’ın Önce İlkesi karşısında seçimi kazanmıştır. Bundan sonra gelen süreç Kocasakal ve Durakoğlu’nun baroyu tek başlarına yönettikleri bir dönem olarak İstanbul Barosu tarihine geçmiş, her iki başkan da 6’şar yıl (3 dönem) İstanbul Barosu başkanlığı yapmıştır. Özellikle Kocasakal’ın başkanlık yaptığı dönem (2010-2016) Önce İlke grubunun ulusalcı-muhafazakar bir yapıya dönüştüğünü söylemek yanlış olmaz. Önce İlke dönemlerinden birinde İstanbul Barosu yönetim kurulunda yer alan bir meslektaşımın deyimiyle; “İstanbul Barosu yönetim kurulunda aç kalarak cennete gitmeyi umanların” hep var olduğu gerçeğini de unutmamak gerek.

 

 

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun TBB başkanı olduğu 8 yıllık süreci de içinde barındıran bu dönemin, Türkiye’de Avukatlık örgütleri için çok özgün bir yeri olduğu kanısındayım. Başlangıcı, gelişimi, savrulmaları ve sonucu ile özel bir süreç olan 2010-2020 arasındaki 10 yıllık dönemin iyi irdelenmesi gerektiğini belirtmekle yetinerek, yazının konusuna geri dönelim.

Av. Muammer Aydın, 2010 yılında 1.500 oy farkla seçimi kaybettikten sonra, 2012 yılında da aday olmuş, ancak bu kez sadece 1.000 oy alabilmiştir.

 

 

2014 yılında yapılan seçimde 3. kez Kocasakal başkanlığında seçime giren Önce İlke grubu, seçime katılan her üç avukattan ikisinin oyunu alarak seçimi kazanmıştır.   

 

Kocasakal’ın baskın karakteri ve içinden geçilen çalkantılı sürecin de etkisiyle, Muammer Aydın etkisinden tamamen uzaklaşarak, yüksek katılımlı seçimleri %50’den fazla oy alarak kazanan Önce İlke grubu, baronun murada eren ilk ‘bekleyen dervişi’ Av. Mehmet Durakoğlu’nun başkanlığında girdiği seçimi (2016) de büyük bir oy farkıyla kazanmıştır.

 

 

Ancak Durakoğlu’nun ikinci kez seçime girdiği 2018’de, genç bir avukat olarak 2010 yılındaki bölünme sırasında baro yönetim kuruluna girerek, üç dönem Kocasakal, bir dönem de Durakoğlu ile çalışan bir başka ‘bekleyen derviş’ Av. Hasan Kılıç, Durakoğlu kadar (12 yıl) sabırlı olamamış, 8 yılın sonunda artık sırasının geldiğine inanarak, başkan adaylığını açıklamıştır. Böylece İstanbul Barosu tarihinin 3 numaralı Önce İlke grubu ortaya çıkmış ve kendisini Yükseliş olarak adlandırmıştır. Yeni Önce İlke girdiği ilk seçimi (2018) az bir oy farkla kaybetmiştir.

 

 

2018 seçimi İstanbul Barosu’nun tek parça olduğu son seçim olması bakımından da özel bir öneme sahiptir. Bu dönemde, kendisi dışındaki tüm toplumsal örgütlülükleri düşman sayan AKP ve ortağı MHP tarafından, İstanbul ve Ankara’da numaralı baroların kurulmasıyla sonuçlanan çoklu baro dayatması yasalaşmış, pandemi bahanesi ve örgütlü yapıların pek de örgütlü olmamaları dolayısıyla, barolarda 2020 olağan seçimleri 2021 yılında yapılabilmiştir. Oysa aynı pandemi koşulları numaralı baroların genel kurul yapmasına engel olamamıştır.

İstanbul’da Cumhur ittifakı destekli 2 numaralı baroya kaydını yaptıran 2000 civarında avukatın artık yer almadığı, İstanbul Barosunun 2020 yılı olağan genel kurulu, bir yıllık gecikmeyle 2021 yılında düşük bir katılımla gerçekleşmiş ve Durakoğlu 3. Kez İstanbul Barosu Başkanı seçilmiştir. 

 

Bu seçimin en sıra dışı sonucu ise, 3. kez seçime katılan Avukat Hakları Grubunun, Av. Gökhan Ahi başkanlığında girdiği 2. seçimde oylarını ikiye katlaması olmuştur. Bu grup, İstanbul Barosunun geleneksel gruplarından doğmayan ve o gruplardan farklı bir tabana dayanan, kendine özgü bir grup olarak yakından irdelenmesi gereken bir oluşumdur kanımca. Grup yapılarını ve dayandıkları tabanları analiz etmeye çalışacağım bir sonraki yazıda, AHG hakkında görüşlerimi de paylaşacağım.

Nihayet İstanbul Barosu, sonuçları hakkında önceden tahmin yapmanın en zor olduğu ve birçok nedenle son 20 yılın en düşük (%43) katılımlı seçimi olan 2022 seçimleri sonunda tarihinin ilk kadın başkanını göreve getirmiştir.

 

 

Bu tarihi seçimin pek çok açıdan irdelenmesi gerekmektedir. Bunu sonraki yazılarda yapmaya çalışacağım. Ancak ilk yazıyı bitirirken, İstanbul Barosunun 144 yıllık tarihinin ilk kadın başkanı olan, İstanbul Barosunun belki de en kadim (25 yıl) ‘bekleyen dervişi’ Av. Filiz Saraç’ı kutlar, başarılı olmasını dilerim. Önce İlke grubunun doğumuna öncülük edenlerden biri olan Saraç’ın, içinde yer aldığı grup bakımından, hak edilmiş bir konuma gelmiş olduğunu kabul etmek gerek. Beklerken başkanlık için hazırlanmış olduğunu umarım.

Bir sonraki yazıda son seçimden geriye doğru bir bakışla Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) ve türevleri, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖİÇAG) ve türevleri ile bu yapıların dışında kalan oluşumların yapısal analizleri ve dayandıkları tabanlara ilişkin analizlerim ile elde ettikleri sonuçlar hakkındaki sayısal değerlendirmemi sunacağım.

 

Av. Abdurrahman Bayramoğlu

 

 

 

 

 

Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 5911