81 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri günümüzde halen tartışma konusu. Bu tartışmalar, Nilüfer Belediyesi'nin, Tarih Vakfı iş birliği ile düzenlediği Tarih Buluşmaları'nda ele alındı. İnternet üzerinden yapılan Tarih Buluşmaları'na konuk olan yazar ve çevirmen Tanıl Bora, Köy Enstitüleri ile ilgili farklı yaklaşımlara değindi. Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli eğitim bakanı olan ve Köy Enstitüleri projesini bizzat yürüten Hasan Âli Yücel'in biyografisini içeren Hasan Âli Yücel isimli kitabı da bulunan Tanıl Bora, bu kitap vesilesiyle Köy Estitüleri ile tanıştığını söyledi.
Köy Enstitüleri projesini temellendiren, fikrini oluşturan ve derinleştiren kişinin dönemin ilköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç olduğuna dikkat çeken Tanıl Bora, Hasan Âli Yücel'in de bu projeyi canla başla benimseyip, siyasi sorumluluğunu üstlendiğini, bunun uygulanmasına nezaret ettiğini ve sonrasında da onu çok özdeşleştirdiğini belirtti.
Köy Enstitüleri'ni konu eden, bunu olumlu veya olumsuz mesele eden üç odaktan bahsedilebileceğini ifade eden Tanıl Bora bu odaklardan birinin Köy Enstitüleri'ni son derece olumsuz bir iş olarak görenlerden oluştuğunu söyledi. Bora, “İkinci odakta yer alanlar Köy Enstitüleri'ni olağanüstü yüceltenlerdir. Üçüncü olarak nitelendirebileceğimiz odakta da Köy Enstitüleri'ni, aslında olumlu kabul gördüğü varsayılan çevrelerden eleştiren ve sorgulayanlardır” dedi.
Tanıl Bora Köy Enstitüleri'ni tehlikeli olarak görenlerin, buraları büyük bir yozlaşmanın yuvası olarak karaladıklarını belirterek şöyle devam etti: “Buna bağlı olarak da buraların komünizme zemin hazırlayan yerler olduğu savunuldu. Komünist kadrolaşmaya uygun devşirmeler çıkarılabilecek bir fesat yuvası olarak damgaladılar burayı. Bunu savunanlar bizzat komünistlerin bu projeyi geliştirdikleri, zaten bunun aslında bir komünist fikir olduğu düşüncesindeydiler. Hasan Ali Yücel de, kendisi komünist olamamakla birlikte komünistlere müsamaha gösterdiğinden ötürü bu fesat yuvalarının oluşmasına destek vermekle suçlandı.”
KÖY ENSTİTÜLERİ MİTOLOJİSİ
Köy Enstitüleri'ne karşı yönelen şiddetli kampanyaya karşın öbür uçta da bir Köy Enstitüleri mitolojisinin yer aldığını anlatan Tanıl Bora şöyle devam etti: “ Köy Enstitüleri, bir altın çağ olarak resmedilen Kemalist dönemin, erken cumhuriyet döneminin, altın projelerinden biri olarak görülür. Köy Enstitüleri'ni benimseyenlerle bu konuyu tartışmak zordur, çünkü gerçekten toz kondurmazlar. Köy Enstitüleri'ni savunanların kıyıcı bir şekilde tasfiye edilmesindeki bağnazlık karşısında da bir tür bağnazlık üretebilmiştir, bunu da teslim etmek gerekir.”
Tanıl Bora, Köy Enstitüleri ile ilgili üçüncü odağı oluşturanların ise Köy Enstitüleri ile ilgili olumlu anlatıyı sorgulayan kesim olduğunu söyledi. Bu odağın en meşhur temsilcilerinin Kemal Tahir ile Atilla İlhan olduğunu belirten Bora, “Aslında öyle veya böyle seküler diyebileceğimiz bir dünyadan çıkarak Köy Enstitüleri ile ilgili olumlu anlatıyı sorgulayan, yüceltilmesine karşı çıkmakla kalmayıp projenin kendisine de karşı çıkan üçüncü ses de vardır.
Köylüye zorla angarya yükleyen, bir takım yükümlülükler getiren dayatmacı bir proje olarak görürler Köy Enstitülerini. Aynı zamanda da köylüyü tamamen yoğrulacak bir hamur olarak görerek ona bir dizi angarya yüklemekten de geri kalmadığını söylerler” dedi.
KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN BİR TOPLUM HEDEFİ
Tanıl Bora, Köy Enstitüleri projesi ile rejimin, kendisine sadık bir kadro yaratma hedefinin açık olduğunu ifade ederek “Burada vesayetçi bir saikle Cumhuriyete uygun, etkin, reşit vatandaş yetiştirme hedefinin gerilim halinde olduğunu söyleyebiliriz. Bir uçta topluma istenen doğrultuda bir şekli verme amacı vardır öbür uçta da o amacın bir nihai hedefi olarak kendi ayakları üzerinde duran okuyup yazan dünyayı izleyen girişimci toplum önderleri yaratma hedefi vardır. Cumhuriyetçi heyecana uygun bir yönelimdir bu. Bu ikisi arasında gerilim vardır. Tek parti iktidarı olan CHP'nin de bu konuda tek bir tutum içinde olduğu söylenemez. Hasan Ali Yücel'in bu projeyle tasfiye edilmesi bunu gösterir” diye konuştu.
Köy Enstitüleri projesinin temel fikirlerinden birinin de, köy çocuklarını öğretmen olarak yetiştirmek ve onların köylerde öğretmen olarak çalışmalarını sağlamak olduğunu ifade eden Tanıl Bora, “Köyü kendi içinde kalkındırmanın, köylüyü köyde tutmaya yarayacağı da umulmuştu. Köylüyü köylü ile kalkındırma, köylüyü köylü ile eğitme hedefi vardı. Kaynağı da yerel kaynaklardan karşılama gibi bir durum ortaya konulmuştu bu da enstitüler için angarya tartışmasını gündeme taşıdı. Okulların yapılmasında yöre köylülerinden kaynak sağlanması, bizzat okullarda okuyacak olan öğrencilerin çalışması, köylüye eziyet olarak görüldü birçok kesim tarafından. Köy Enstitüleri'nin katıksız savunucuları asla öyle olmadığını söylese de Köy Enstitüleri'nin katıksız hasımları da bütün Köy Enstitüleri'nin baştan aşağı bir angarya projesi olduğunu savundu. Ama ikisi de doğru değil. Böyle durumlar olduğu baki ama insanların gönüllü çalıştığı neticesini de görerek helal ettiği birçok durum olduğu da biliniyor” diyerek farklı değerlendirmelere dikkat çekti.
Köy Enstitüleri'ne gösterilen tepkilerin nedenlerine de değinen Tanıl Bora, bu projeye ilkesel olarak karşı çıkmayanlar olduğu gibi, bu projenin köylüyü köye mahkum ettiği, ebediyen köylü kalmaya mahkum ettiği eleştirilerini yöneltenler de olduğunu söyledi. Bora, “Aslında gerçek böyle olmadı. Burdan çıkanların önemli bir bölümünün şehirlerde yaşadığını gördük. Esas olarak büyük kısmı köylerde çalıştı ama köye sığmama gibi bir durumun da oluştuğunu söylemek yanlış olmaz” dedi. Bu tartışmaların günümüzde de eğitimle ilgili ilham verebileceğini söyleyen Tanıl Bora, Köy Enstitüleri projesinin günümüze uyarlanmasının da tartışıldığını belirterek, “Romantik bir ideal olmaktan öte ‘Bir eğitim projesi olarak nasıl bir ilham kaynağı olabilir' bunu tartışmak anlamlı” diye konuştu. Tanıl Bora, buluşmanın sonunda katılımcıların Köy Enstitüleri ile ilgili sorularını da yanıtladı.