Türk Ceza Yasası’nın 299’uncu maddesinin en çok kullanıldığı, polis fezlekelerinde, savcılık iddianamelerinde telaffuz edildiği, adliyelerin bu maddeden açılan dava dosyalarıyla dolup taştığı bir başka dönemi yaşamadı Türkiye…
299’uncu madde: Cumhurbaşkanına Hakaret…
Üç bentten oluşan bir yasa bu…
Yasanın metni şöyle:
- Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
- Verilecek ceza, suçun alenen işlenmesi halinde altıda biri oranında; basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, üçte biri oranında artırılır.
- Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
İnternetin arama motorlarına “Cumhurbaşkanı hakaret” yazıldığında binlerce sonuçla karşılaşmak mümkün. Çünkü Türkiye’nin “hakaret davası açma şampiyonu” Tayyip Erdoğan.
Açılan bu hakaret davalarından yılmayan, korkmayan, sinmeyen yurttaşlar geçtiğimiz günlerde bir kampanya başlattı: "Hırsıza hırsız, katile katil demeye devam edeceğiz", bir imza kampanyası başlatarak #GerçeklerErdoğandanGüçlüdür etiketiyle sosyal medyada bu kampanyayı büyütmeye karar verdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği iddiasıyla hemen her gün birçok yurttaş hakkında dava açılırken, "Hırsıza hırsız, katile katil" diyenlerin imzalaması için bir duyuru yayınlandı.
REKORTMEN ERDOĞAN!
Geçtiğimiz günlerde istatistiki rakamlar açıklandı: Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan dönemlerinin bir buçuk yılı karşılaştırıldığında, hakaret davası açma konusunda açık ara önde olan isim Tayyip Erdoğan.
Komik örnekler de var: Cumhurbaşkanına hakaret etti deyip eşini ihbar eden TIR şoförü de var, “Cumhurbaşkanına hakaret etmek suçtur, Alo 150’ye ihbar edin” diye sosyal medyada dolaşan afişler de…
Cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla açılan davaların pek çoğunda, suçlanan kişilerin sosyal medya hesaplarında yazdıkları her satır delil olarak kabul ediliyor. Facebook’ta, Twitter’da yapılan yorumlar, siyasal eleştiriler, otomatiğe bağlanmış bir şekilde “hakaret suçu” olarak değerlendiriliyor ve dava açılıyor.
Hatta terör, casusluk, organize suçlar gibi ağır cezalık suçlarda alışık olduğumuz “çok sayıda kentte eş zamanlı operasyon” uygulamaları, cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla da gerçekleştirilmeye başlandı. Geçen ay Isparta Emniyet Müdürlüğü, 20 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen operasyon sonucu 53 kişi hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla soruşturma başlattı. Yapılan teknik ve hukuki araştırma sonrası Isparta, İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Aydın, Afyonkarahisar, Ağrı, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Hatay, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Muğla, Ordu, Sivas ve Van’da bazı özel okullarda görevli öğretmen ve yöneticilerle, devlet kurumlarında çalışan memurlara operasyon düzenlendi.
Türk Ceza Yasası’nın 299’uncu maddesi, bir hukuki uygulama değil de, adeta muhalif olan herkesi ve her kesimi yıldırma, usandırma, bıktırma maddesi olarak kullanılmaya başlandı.
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı hakkında soruşturma başlatılan, dava açılan, yargılanan, cezalandırılanlar arasında kimler yok ki… Milletvekilinden işçiye, sendika başkanından gazeteciye, lise öğrencisinden radyo programcısına, devlet memurundan dernek başkanına kadar farklı kesimlerden çok sayıda yurttaş var.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, geçtiğimiz haftalarda cumhurbaşkanına hakaretten bin 845 dosya bulunduğunu, bu dosyalar hakkında kovuşturma kararı verdiklerini açıkladı.
Geçen ay Özel Bilkent Ortaokulu öğrencisi 14 yaşında iki çocuğa bile “cumhurbaşkanına hakaret” ettikleri iddiasıyla ceza verildi.
Haftalık mizah dergisi Leman, 2 Mart 2016’da yayımlanan sayısında “cumhurbaşkanına hakaret” konusunu kapağına taşıyor ve “Herkes bir gün Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklanacak" ifadelerini kullanıyordu. Bursa'da bir öğrencinin Cumhurbaşkanı'na hakaret iddiasıyla dersten çıkarılarak gözaltına alınmasını ve daha sonra tutuklanmasını gündemine alan derginin kapak çiziminde, 2 polis memuru Erdoğan'a hakaret şikayetiyle üniversite dersliğine geliyordu.
Kayseri'nin Bünyan ilçesinde 15 yaşındaki bir çocuk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle internet kafe önünde gözaltına alınıyor ve geceyi nezarette geçiriyordu. Ertesi gün de savcılığa çıkartılıyordu.
Hakim karşısında savunma yapan bir avukat, savunma sırasında kullandığı “Gittikçe otoriterleşen Erdoğan rejimi” cümlesinden 1 yıl 9 ay hapse mahkum edildi. Bir avukatın hakim karşısında göz göre göre suç işlemeyeceği düşünülürse, belli ki o avukat o cümleyi “siyasal bir eleştiri” amacıyla kullanmıştı. Ama ceza almaktan kurtulamadı.
ERDOĞAN NASIL BİR CUMHURBAŞKANI?
Bunca gözaltı, yargılama, cezalandırma olayının şikayetçisi olan Erdoğan’ın nasıl bir cumhurbaşkanı olduğuna dair soruya ise bizim yanıt vermemize gerek yok. Çünkü Erdoğan, “Ben sizin bildiğiniz cumhurbaşkanlarından değilim” anlamına gelen pek çok ifade kullandı bugüne dek.
Gerçekten de alışılmış cumhurbaşkanı olmadığını, son olarak “Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymuyorum, bu karara uymuyorum” cümlesiyle gösterdi.
KANUNSUZLUĞU TAVSİYE DEN BİR CUMHURBAŞKANI
Gerçekten de Türkiye’nin şirket gibi yönetilmesini savunan, işadamlarına “Mevzuat amcaya takılmayın” diye öğüt veren, kaymakamlara “mevzuatı bir kenara bırakın” diye tavsiyede bulunan bir cumhurbaşkanı portresi çizen Erdoğan, kendisini eleştiren herkese de dava açmayı ihmal etmiyor.
Yüksek mahkemenin kararlarına saygı duymadığını açıkça söyleyen bir cumhurbaşkanının, binlerce yurttaşa 299’uncu maddeden dava açması da dikkat çekici bir durum olarak değerlendiriliyor.
Erdoğan’ın avukatları herkese dava açıyor ama mahkemelerden Erdoğan’ı haksız bulan kararlar da çıkmıyor değil.
MAHKEME: ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI GİBİ DEĞİL PARTİ BAŞKANI GİBİ
Bunun son örneği Yalova Asliye Ceza Mahkemesi’nden geldi. 13 Mayıs 2015'te Soma için yapılan yürüyüşte attıkları sloganlar nedeniyle Cumhurbaşkanı'na hakaretten yargılanan 15 sanık hakkında verdiği beraat kararının gerekçesini açıkladı: Cumhurbaşkanı değil siyasi parti başkanı gibi.
Mahkemenin gerekçeli kararında ise ders niteliğinde ifadeler yer aldı. "Hırsız katil Erdoğan" sloganını değerlendiren mahkeme, “hırsız” ifadesi için “17-25 Aralık operasyonlarıyla ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddialarına protesto mahiyetinde görüşlerin ve eleştirilerin dile getirilmesi” ifadelerini kullandı. “Katil” ifadesi için ise Soma katliamı ve Haziran Direnişi’nde gerçekleşen ölümlere atıf yapılarak Erdoğan'ın o dönemlerde iktidar partisinin başında yer aldığı vurgulandı.
HUKUK DERSİ GİBİ GEREKÇELİ KARAR
Yürüyüş sırasında atılan sloganların eleştiri ve ifade özgürlüğü temelinde olduğunu belirten mahkeme, şu ifadelerle hüküm getirdi:
“Cumhurbaşkanı hakaret suçu TCK'da özel olarak düzenlenmiş ve müeyyidelendirilmiş ise de mevcut anayasal düzenlemeden devletin başı olan Cumhurbaşkanının tarafsız ve toplum kesimlerine aynı mesafede olduğunun kabul edildiği ve temsil ettiği maddi ve manevi değerler açısından bu sıfatı taşıyan kişilerin özel korunması yoluna gidilerek onlara yönelik hakaret suçunun ayrı bir maddede düzenlendiği mağdurun Cumhurbaşkanı olduktan sonraki bir takım davranışları ve sözlerinin toplumun bazı kesimlerinde hala iktidarda bulunan partinin genel başkanı gibi hareket ettiği, eski partisi ile bağlarını kopartmadığı algısını oluşturduğu algısını oluşturduğu ve halen siyasal kişilik taşıdığı düşünülerek mevcut olaydaki gibi protestolara konu olduğu, bununla birlikte bahsi geçen sloganları sanıkla birlikte atan ve toplantıya katılan diğer şahıslar hakkında herhangi bir işlem yapılmamasında anayasa ve eşitlik ilkesi yönünden aykırılık oluşturduğu, tüm bu açıklanan nedenlerle sanıkların atılı suçtan ayrı ayrı beraatlerine karar verilerek hüküm tahsis edilmiştir."