Enver Aysever muhalif gazetecilik denilince akla ilk gelen isimlerden. Türkiye siyasetini konuşmak için biraraya geldiğimiz Aysever soL'a önemli açıklamalarda bulundu. Gericilikle mücadele ve laiklikliğin bugünün en önemli başlıkları haline geldiğinin altını çizen Aysever bu konuda kısa süre içinde önemli bir adım atacaklarını da söyledi. Bir çağrı metni üzerinde çalıştıklarını belirten Aysever şunları söyledi:
Türkiye’de sizce laiklik savunulması gereken bir mevzi miydi?
Laiklik bizim gibi bir ülke için ekmektir, sudur. Yakındoğu/Ortadoğu coğrafyası gözlendiğinde bunca yalın bir gerçeklik ortaya çıkar. Bugüne dek içeriği boşaltılmış, tam olarak tarif edilmemiş bir ‘laiklik’ anlayışıyla oyalandı Türkiye. Artık ‘laiklik’ üzerinden keskin bir tartışma sürmeli ve bir adım geri atılmamalı. Ne demek istiyorum? Şu, bugün kitle siyaseti yapan tüm partilerin dili selefi grupları, şeriat isteyenleri beslemiş, bir zemin yaratmıştır. İnsanca yaşamanın havası kirli, suyu zehirlidir. O halde, bizim coğrafyamızın en özgün yapısı diyebileceğimiz Türkiye’yi yeniden inşa etmemiz gerekir. İlk madde laikliktir. Eğer buradan ricat edersek, yaşama alanı kalmaz ve diğer tüm sorunları çözümsüzlüğe itmiş oluruz.
Ama laiklik genellikle ulusalcıların ve de Türkiye'de egemen sınıfın toplumu yönetmek için bulduğu bir formül olarak görülmedi mi? Bunda hiç gerçeklik payı yok mu?
‘Laiklik’ hangi toplum kesimi tarafından ve ne tür bir maksatla kullanılmıştır, bu önemli bir sorun değil artık. Nihayetinde cumhuriyet ve demokrasi kavramı da siyasal İslamcılar tarafından öğütüldü. Ne yapalım demokrasi, özgürlük demeyelim mi? Önemli olan toplumsal hayatın akışında, yeniden bir cumhuriyet kurma sürecinde laikliğin acil gereksinim olmasıdır. Laiklik otoriter yönetimlerce de kullanılabilir. Ya da demokrasi yoluyla faşizm yaratılabilir. Bu durumlar temel gereksinimi ortadan kaldırmaz. Demem o ki, biz tüm soluk alma olanakları tükenmiş bir toplumuz. İlkin yanı başımızda giderek güçlenen, içimizde işbirlikçileri olan siyasal İslam hareketlerini durdurmak zorunluluğu vardır. Bunun için laiklik temel kavramdır.
Bugün gericilik neden büyük bir tehlike?
Bugün değil öteden beri tehlike memleketimizde gericilik. Salgın ve yaygın bir hastalık! Yığınları uyuşturan ve konfor sağlayan bir hastalık bu… Düşünmeye, araştırmaya engel olduğu için tesirli. Bizim memlekette aydın pek sevilmez. Doğrusu hiç sevilmez. Aydın irkiltir toplumu. Yığınlar bu tür çabaya girmek istemez, görmezden gelir. Şimdi küresel sömürü aracı olarak iyiden iyiye körükleniyor gericilik. İşin püf noktası ilerici görünümlü gericiler. Liberaller bu iş için çok kullanışlı! Bu durum daha tehlikeli kılıyor gericiliği. Bunun da bir pazarı var elbet. İktidardan pay almak için gericilik tercih sebebi! Hem karmaşık, hem yalın bir olgu bu!
Yoksulları, emekçileri ilgilendirmediği söyleniyor aydınlanmacılığın. Bu doğru mu? Sorun bir orta sınıf duyarlılığı olarak ele alınabilir mi?
Yoksulları ve emekçileri doğrudan ilgilendiren bir sorun bu. Eğer işçi, emekçi, yoksul büyük kitle din soslu kapitalizmle uyuşturulmasa, hakikati görür. Bunu aydınlanma sağlayacaktır. Kolay mı? Değil. Dediğim gibi kadercilik ve meseleleri öte dünyaya bırakmak korunaklı bir yaşam sağlar insanlara. Oysa sorarak yola koyulmak, türlü engebelerle karşılaşma cesareti gerektirir. Neden bunu istesin kişi? Sanılanın tersine, çoğu zaman o korunak yıkılmasın diye susar, kör olur insan. Buna boyun eğecek miyiz peki? Kitlesel haykırış, direnç kolay olmaz. Demek ki bunun için de bir işaret fişeği gerekli.
Sizce ne yapmak gerek?
Aydınlanma belli bir an gelir ve tercih olmaktan çıkar, zorunluluktur. Dediğim gibi zehirli ortam yaşamı tüketmektedir. O halde, bugün memleketini seven, insanlığın çıkışsızlığını gören dünyanın her yanında çeşitli insanlar çağrı yapıp, dünyayı uyandırmaya çalışmalıdır. Biz de bir çağrı hazırlıyoruz. Salt imza metinlerinin anlamı yok. Bu çağrıyla birlikte yola koyulacak, insanlarımıza ulaşacağız. Tartışacağız, konuşacağız ve bu gidişi kabullenmeyeceğimizi duyuracağız. Güç bir eylem bu! Emek isteyen… Bizimle ortaklaşacak, katkı yapacak insanlarla yola koyulmalıyız. Durduğumuz yerden değil, hareketli olarak başaracağız bunu. Liberal savrulmaya, gericiliğe direneceğiz.
Bunu biraz daha açar mısınız? Bu yeni bir örgüt ya da cephe mi? Kimlerle görüşüyorsunuz?
Bir cephe, bir örgüt nasıl oluşur? Aynı yöne bakan insanların birbiriyle yan yana durmasıyla. Bu olanak bugün var mı? Bir yandan evet, bir yandan hayır… Toplum sıkıştı ve Mecliste temsil edilen siyasal partiler sorunları hem teşhis edemiyor, hem de görebildikleri kadarına bile çözüm üretemiyorlar. Ürkekler. Oysa yeni paylaşım savaşı yaşandığı şu günlerde cesur, ilericilik ilkelerinde ısrarlı olmak gerekir. Bir gözü liberal cephede, bir gözü dincilerde olan kimse sıçrama yapamaz. Bunu da anlatacağız halkımıza. Zaman dar ama bu yokluk günleri aydınlanma için başlangıçtır! Olanaktır!
Yarın / Kemal Okuyan: Gericiliğe karşı mücadele kazanılır
"Hiç tereddütsüz, aydınlanmacı bir kavganın içinde olacağız, bu bizim en temel değerlerimizden. Eğilip, bükülmeden. Eğilip, bükülmeyecek, emekten yana, yurtsever, milliyetçiliğe düşman aydınlanmacı bir mücadeleye katılacak çok kişi var. Biz de üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız."
Perşembe / Hüseyin Aygün soL'un sorularını yanıtladı.
solhaber