Trump, Erdoğan`ı överek sınır çizdi

~ 18.12.2024, Yaşar Aydın ~

Emevi Camisi’nde verilen poz, ABD’den alınan övgü işlerin iktidar için yolunda gittiğini düşündürebilir. Genişleme ve kalıcılaşma isteyen Erdoğan’ın bu süreçte sürprizlerle karşılaşma ihtimali yüksek. 

Donald Trump seçimi kazandıktan sonra yaptığı ilk basın toplantısında Erdoğan’ı överken aynı zamanda bir yol haritası da çizdi. 

Trump’un sözleri yandaş medyada “büyük iltifat” olarak sunulsa da konuşmanın tamamına bakınca durumun çok öyle olmadığı anlaşılıyor. 

Trump Türkiye için “Suriye’ye çöktü, Suriye’nin anahtarı onda Esad’ın devrilmesini sağladı, HTŞ, Türkiye tarafından kontrol ediliyor” tespitlerini arka arkaya sıraladı ve Erdoğan’ın akıllı bir lider olduğunu da ekledi. 

Yeni yılda ABD başkanı koltuğuna oturacak Trump belli ki Orta Doğu’da işini Türkiye’ye çözdürecek. Altı yıl önce “akıllı ol” diyerek uyardığı Erdoğan’ı şimdi “akıllı lider” olarak tanımlamasının arkasında bu var. 

ABD açıkça Erdoğan’ı, verilen reçete dışına çıkmaması konusunda uyardı. Belli ki bu uyarı daha öncede yapılmış ve Ankara hazırlığını buna göre yapmıştı. Anlaşılan o ki Bahçeli’nin tüm çağrılarının arkasında da izlenecek hatla ilgili belli bir yol temizliği ihtiyacıydı. 

Yol belli ise neden Bahçeli’nin çağrısı hala karşılık bulmadı? Sorusu aynı zamanda meselenin bolca çapağının olduğunu da gösteriyor. 

ANKARA’DAKİ ROL DAĞILIMI

Suriye konusunda dört isim öne çıkıyor. Erdoğan, Hakan Fidan, İbrahim Kalın ve Öcalan’la bağlantılı şekilde MHP lideri Devlet Bahçeli. Bunların arasında da belli bir iş bölümü olduğu çok açık. 

ABD Dış İşleri Bakanı’nın Türkiye’ye gelişi, Hakan Fidan’ın temasları, Doha toplantısı, HTŞ ve YPG’den gelen açıklamalar ve diğer gelişmelere bakınca her şeyiyle netleşmiş bir mutabakat metninin oluşmadığını söyleyebiliriz. 

Ankara Suriye’nin geleceğinde artık Kürtlerin de olacağını kabul etmiş durumda. Sorun Fırat’ın doğusunda PYD-YPG merkezli bir Kürt oluşumunun olup olmayacağı. 

Buradan gelelim tekrar Trump’un “Suriye’nin anahtarı Türkiye’de” sözlerine. Trump için Suriye topraklarında olmanın çok bir önemi olmadığını ilk başkanlığı döneminde görmüştük. Bu anlamıyla anahtarı Türkiye’ye teslim etmekte sorun görmeyebilir. Ama şartları da olduğu çok açık. Bunların birincisi İsrail’in güvenliği ise ikincisi de enerji hatlarıyla birlikte müttefik gördüğü Suriye’deki Kürtlerin güvenliğidir. 

SADECE SURİYE’DEN OKUMAK DOĞRU MU?

Türkiye ve ABD arasında bir pazarlık varsa o da budur. Ama Türkiye’nin masada eli söylenenin aksine çok fazla güçlü değil. Özellikle bölgede Rusya’nın etkisinin kırılması ve bunda Türkiye’nin de rolü olması Ankara’yı zorunlu bir tercihe itmiş durumda. Fidan, Kalın, Bahçeli ve Erdoğan girdikleri bu “mecburi istikametten” en az zararla, mümkünse karlı şekilde çıkmak istiyor. 

Bugünlerde Suriye’de yaşananları Türkiye’nin “Devlet aklı” üzerinden okumak moda oldu. Meseleyi bin 500 yıl öncesine götürenler bile oldu. Kuşkusuz Bahçeli’nin ekim ayında yaptığı hamlenin Suriye’de olası gelişmelerle ilgisi var. Tıpkı Erdoğan’ın yaz ortasından başlayarak sürekli iç cephe ihtiyacını telaffuz etmesi gibi. 

Cumhur İttifakı, sahada yaşanan gelişmeler üzerine artık durumun eskisi gibi devam etmeyeceğini fark etti ve müdahale etti. Bu anlamıyla kuşkusuz tetikleyici Suriye’de yaşanan gelişmeler oldu. Ama bu başlığa Ankara’nın verdiği yanıt en az Suriye’deki kadar ülke içinde konumunu da güçlendirmeye yönelikti. 

İster Orta Doğu merkezli bir okuma yapın ister ülke içinde bir değerlendirmede bulunun, en sonunda Cumhur İttifakının, iktidarını tahkim etmeye yönelik girişimleri olduğunu görüyoruz. 

Başta Hakan Fidan olmak üzere başkanın bütün adamları ABD-İsrail hattını esas alan siyasal çizginin içeride hasara yol açmadan ilerlemesi konusunda çaba içerisinde. Aynı anda hem İslamcıları, hem Kürtleri hem de milliyetçileri bir şekilde ortak bir projeye ikna etmeye çabalıyor. Bunu bugün herkesin aynı anda kazanacağı “Türkiye yüzyılı” diyerek anlatmaya çalışıyor. Emevi camiinde verilen poz, ABD’den alınan övgü işerin iktidar için yolunda gittiğini düşündürebilir. Ama genişleme, güçlenme ve kalıcılaşma isteyen Erdoğan’ın bu süreç içerisinde birçok sürprizle karşılaşma ihtimali çok yüksek. 

Akılda tutulması gereken birkaç noktanın altını çizerek bitirelim: 

• Cumhur İttifakı ekonomik ve siyasal olarak en zayıf olduğu dönemde bu hamleye mecbur kaldı. 

• Sahadan da anlaşılacağı gibi Esad sonrasına dair çok fazla soru işareti var ve her biri Türkiye için büyük sorun yaratabilme potansiyeline sahip. 

• Erdoğan, ülke için neden ABD-İsrail sınırları içinde hareket etiğini açıklamakta zorlanacak. Geniş ittifak içinde bu durum kırılmalara yol açabilir.


https://www.birgun.net

Yaşar Aydın | Tüm Yazıları
Hits: 22249